Yıllar önce TRT’nin koroları lağvedildiğinde de aynı nakaratı duymuştuk; bugün de duyuyoruz:
“Her işimiz tamam kaldı kültür sanat işi”
Evet;ne yazık ki bu düşünce, sadece sokakta kabul görmüyor, aynı zamanda
şehri yönetenlerin düşünce yapısını da biçimlendiriyor.
Dikkat
edin Erzurum’un yarı nüfusuna sahip il’lerde hatta kimi büyük ilçelerde,belediyelerin himayelerinde şehir tiyatroları ve belediye
konservatuarları vardır.
Erzurum’da ise bırakın konservatuarı, devletten destek gören amatör korolar bile yok.
Çünkü bu şehirde kültür-sanat ve turizm işlerine bakan kamu yöneticisinin görüşünü artık herkes biliyor:
“Lüzumsuz, gereksiz şeyler”
Aynen böyle düşünen ve bu düşüncesini de uluorta söyleyen o kamu yöneticisi, bugüne kadar hep korundu kollandı.
Kime ait olduğunu hatırlayamadım ama güzel bir tespittir:
“İlim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder”
Tıpkı önceki gün Erzurum’dan Ankara’ya göç eden tablolar gibi…
Erzurum’un yüzde kaçı farkındaydı bilmiyorum lakin bu şehirde, “Cumhurbaşkanlığı Resim ve Heykel Galeri Müzesi” vardı.
Artık yok!
Yok…Çünkü, tamamen beceriksiz yöneticiler yüzünden, birbirinden kıymetli
onlarca resim, “Erzurum’da muhafaza edilemez” gerekçesiyle, Ankara’ya
götürüldü.
Güya, günün birinde şayet yeni bir müze yapılırsa eserler geri gelecekmiş.
Oysa o resimlerin bir daha geri gelmeyeceğini, en iyi o yöneticiler biliyor.
Yani giden gitmiştir.
Tamamına
yakını şehir dışından olmak kaydıyla, yılda elli bin sanatseverin
ziyaret ettiği o galeri, yapılacak şehir meydanı için yıkılacak.
Koskoca
Kültür Bakanlığı, topu topu yetmiş dolayındaki resmi, yeni bina
yapılana kadar, Erzurum’da muhafaza edeceği bir yer bulamamış!
Hiç de inandırıcı değil.
Diyelim
ki çalınmalarından korkulduysa, ya emniyet ya da silahlı kuvvetler
bünyesinde güvenli bir yerde korunabilirdi.Hatta üniversite de sahip
çıkabilirdi.
Şehirden bir itiraz sesi yükselmeyince, bakanlığın da canına minnet…
Nasılsa o çok değerli eserleri seve seve kabul edecek onlarca yer bulunabilir.
Görün bakın kısa bir süre sonra o resimler kimbilir hangi bakanlığın makam odalarını süsleyecek.
Bu tür meseleleri gündeme getirince malum çevreler hep bir ağızdan bağırıyor:
“Bize fabrika lazım, fabrika”
Şimdi de bağıracaklar:
“Bize ne resimden, tablodan”
Hal böyle olunca, Erzurum hızla “şehir” olmaktan uzaklaşıyor.
Adam inanmış bir kere; “Müzik de haramdır, turizm de. Resim de haramdır, tiyatro da.”
Bu gidişle bugün yarın Erzurum’daki Devlet Tiyatroları da kapatılır.
Nasılsa sahip çıkan yok.
“Niye kapattınız?” diye bir avuç insan feryat ettiğinde de ilgili genel müdürlük cevap verecektir:
“”Sahip çıkmadınız, biz de değerini bilecek bir yere götürüyoruz.”
Yetmiş adet resme sahip çıkamayan bir şehir, tiyatroya mı sahip çıkacak.
Merak ettiğim husus şudur:
Erzurum’da neden kültür ve turizm müdürlüğü adı altında bir müdürlük var ki?
Başındaki zat, sanata inanmıyor; turizme, müziğe ve tiyatroya ise “haram” diyor.
Üstüne üstelik o zat, öyle dediği için de bugüne kadar hep siyasi destek gördü ve ödüllendirildi.
Öyle
ki, sökülecek olan lojmanı yerine, belediyeden müzenin bahçesinde
prefabrik ev isteyecek kadar, gemi azıya almış bir arkadaş…
Erzurum halkı farkında olmamış olsa bile bu şehirde bir resim müzesi vardı ama artık yok.
Az yukarısında ise bir müze daha var.
Bakın bakalım ki, fiko kardeşimiz o müzenin başına ne zaman bir çorap örecek.
Gülmeyin…
TRT koroları lağvedilirken de, bazılarımız “olmaz, gitmez” diyordu.
Bal gibi oldu, yağ gibi de gitti.
Korkarım ki bugün resimler, yarın da müzedeki taşlar, takılar, giysiler ve yazıtlar kuş olup uçar.
Bizler duyduğumuzda zaten iş işten geçmiş olur.
Manzaraya bakar mısınız:
Fiko, tek tek “haram”ları yok ediyor!
Biri durdurmaz ise, hızını alamayıp Havuzbaşı’na da dalacaktır.
Öyle ya, o anlayışa göre, heykel de “put” değil mi?
Nasılsa riyakarlık menzil tanımıyor, koş koşabildiğin kadar…