Bir kaç günden beri medya avazı çıktığı kadar bağırıyor, "Ramazandan önce katmerli zamlar geliyor" diye...
Ankara'da bu feryadı duyan oldu mu bilinmez ama ülkemizde ne kadar fırsatçı, karaborsacı ve de üçkağıtçı varsa anında harekete geçti.
Şimdi üçe alıp ona satma zamanı!
Bizim halkımız gerekirse üstünden başından kısar fakat Ramazan'da yiyeceğinden kısmaz.
Bunu bilen spekülatörler boş durmamış, Ramazana daha günler kala, bulgurdan makarnaya, etten zeytine kadar, gıda namına aklınıza ne geliyorsa her ürüne, en katmerlisinden zam yapmışlar.
Gazeteler zam oranlarını ortalama yüzde otuz olarak yazdı.
Uzmanlar ise, bu oranların Ramazanın ilk günlerinde en az yüzde yirmi daha artacağına işaret ediyor.
Ahali mübarek Ramazanı karşılamaya hazırlanırken aslında iktisadi bir yıkım yaşayacak.
Hükümet ne diyor peki?
Efendim ne diyecek, cevap belli:
Türkiye serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen bir ülke... Kimseye şu ürünü şu fiyattan satacaksın diye, devlet bir dayatmada bulunamaz. Yani arz talep meselesi...
Ala!
Zaten yıllardır da böyle sürüp gitmekte...
Fakat bu doğru bir yaklaşım değil.
Aynı devlet değil mi ki, vatandaşının en küçük protesto hakkına bile tahammül edemiyor...
Aynı devlet değil mi ki, istediği zaman istediğini cezalandırıyor, istediğini affediyor hatta taltif ediyor...
Aynı devlet değil mi ki, nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyor...
Vatandaşın vaziyeti ortada:
Zengin olan zaten ne pazardaki fiyat yaftasından haberdar, ne de yapılan zamları duyuyor...
Büsbütün yoksul olan ise, sosyal devlet politikası icabı, ekmek elden su gölden yaşayıp gidiyor. Nasılsa devlet aşını da veriyor, yakacağını da...
Ya orta sınıf?
Yani rahmetli Turgut Özal'ın döneminde oluşan "orta direk sınıf"
Ki, Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde yetmişine tekabül eden bir kesim...
Kimi asgari ücretle çalışıyor, (işi var diye hiç bir sosyal destekten yararlanamıyor) kimi de dünya standartlarına göre, aslında açlık sınırında olmasına rağmen kendini iş güç sahibi zannediyor...
Yani Türkiye'nin ana iskeleti olan sınıf...
Ramazan zamları da işte asıl onları vuracak!
Bedava kömür alamıyorlar, koli koli gıda yardımından yoksunlar...
Çünkü kayıtlara göre onların "iyi bir gelir"i ve düzenli ödenen sigortaları var!
Yani onların bir eli yağda bir eli balda!
Halbuki gerçek hiç de öyle değil; hem de hiç değil...
Onlar ne devletin ikide bir çıkardığı kamu alacağı affından yararlanabiliyorlar, ne de ödemedikleri vergilerin üstüne yatıyorlar...
Onlar bu ülkenin bel kemiği...
Ama her Ramazan öncesi işte o bel kemiğine vuran vurana...
Bu yıl da değişmedi...
Spekülatörler daha ramazan gelmeden gazdan tuza akıllarına ne geldiyse her nimete zam üstüne zam bindirdiler...
Ankara hala işin gırgırında!
Malumunuz yakında çıkacak bir kanuna göre, yeniden ve kim bilir kaç yüzüncü kez bir af geliyor.
Yani bir kez daha kurunun yanında yaş yanacak.
Amandır vergimi zamanında ödeyeyim, devletime milletime karşı bu ulvi vazifemi bi hakkın yerine getireyim diye, gerekirse kredi kullanıp vatandaşlık görevini yerine getirenlere karşı... Nasılsa devlet, bugün yarın yeni bir af çıkarır deyip, ödemesi gereken vergiyi yata kata yatıran hovardaların aynı kefeye konulduğu bir dönem...
Hal böyle olunca Ramazan spekülatörleri niye boş dursun ki?
Onlar da bakıyorlar ki dere ıssız tilki bey...
Zam üstüne zam!
Ha, bir de bahaneleri var beyzadelerin: İklim!
Yani mevsim normallerinin ötesinde bir iklim yaşıyoruz diye, bu zamlar o yüzden oluyormuş.
Yerseniz eğer...
Yemeseniz de yapacağınız bi şey yok...
Aha Ramazan geldi geliyor.
Sofranızda ayran çorbası, yumurtalı kıyma, pide ve de kadayıf dolması istiyorsanız (pastırmayı, sucuğu, cevizi, balı, kaymağı, gül şerbetini ve de kuş sütünü feda ederek) bedelini ödemeye hazır olun.