Roma döneminden kalma bir şehir olan Portoya geldiğimizde ilk işimiz panoramik şehir turu yapmak oldu.
Portoda ,Douro Nehri geçiyordu ve bu nehrin üzerinde altı tane köprü bulunuyordu bu köprülerden en önemlisi Dom Luis Köprüsüydü.
Parlamento Binası ve istasyon meydanı ile buradaki Se Katedralini gördük. Nehrin ilerisinde ki meşhur Porto Stadyumu gruptaki futbol meraklılarını bir hayli heyecanlandırdı.
Yürüyerek Batalha Meydanına geldik burada Misericordia Kilisesini gördük.
Yolumuz üzerindeki bir mağazanın Reis yazılı levhası hepimizin dikkatini çektik. Rehberimiz bu kelimenin Krallar Mağazası manasına geldiğini söyledi.
Catherina Caddesindeki tarihi Majestik Cafe son derece şık bir mekandı.
Akşam karanlığında bu mekanları detayıyla görmesek bile bu panoramik gezi en azından ertesi gün yapacağımız şehir ziyaretimiz için öncü bir bilgi olmuştu.
Bu arada Bolhao isimli sebze pazarına geldik. Kapalı olan bu pazarı ertesi gün ancak gezebildik.
Porto futbol takımının forma ve eşofmanlarının satıldığı mağazalar çok renkliydi. Etrafta çılgınca dans eden gençler özgürlüğün tadını çıkarıyorlardı.
Devam eden yürüyüşümüz bizi Aliados Meydanına getirdi. Burada belediye meclis binası ve bankalar vardı.
Aklımızda kolay kalsın diye bu alana bankalar caddesi ismini verdik. At üstündeki IV. Do Pedronun heykeli muhteşem görünüyordu.
Biraz ilerledikten sonra Sao Bento Tren İstasyonuna geldik. içeride seramiklerin üzerine çizilmiş savaş ve dini içerikli resimleri vardı. Bu resimler içerisinde şarap yapımını anlatan ve denizci Henriquenin fetihlerini gösteren resimlerde bulunuyordu.
İstasyonun solunda Se Katedralini bir kez daha gördük. Parayla girişi olan Lellok isimli kitapçı dükkanı çok ilginçti.
Vakit epeyce geçmiş grupta yorgunluk alametleri başlamıştı ki ünlü Borsa Binasına geldik. 19 yy yapılmış olan bu bina kırmızı bir yapıydı.
Borsa binasının batısında denizci Henrique nin denizi gösteren heykeli sanat şaheseriydi.
Dar bir sokaktan yürüyüp sahile indik .Douro Nehri muhteşem güzellikteydi. Bir banka oturup bu doyumsuz manzarayı izledik. Arkamız da Roma devrinden kalma sur kalıntıları vardı. Işıklandırılmış üzerinden yayaları yürüdüğü, tramvayların geçtiği Demir aksamlı Dom Luis Köprüsü harika görünüyordu
Karşımızda ki teleferik ,mutlu yolcularıyla ortama farklı bir görüntü veriyordu.
Bu manzaraları sabah daha yakından görmek düşüncesiyle otelimize gitmek üzere aracımıza yöneldik .Yolumuzun üzerindeki Porto Stadyumunda maç vardı .Stadın içini otobüsten görüyorduk. Tribünler doluydu ve skor levhasında Portonun 1-0 galip olduğu yazıyordu.
02.11.2017 Sabah 09 00 da Bragaya gitmek için yola çıktık. Havanın yağmurlu olması moralimizi bozmuş olsa son gününün keyfini çıkarmakta kararlıydık.
09.45 de ,kiliselerinin çokluğu ile bilinen 170 000 nüfuslu Bragaya geldik. Evler iki katlı ve bahçeliydi. Manzara sayfiye yerlerini hatırlatıyordu.
Meydan da fıskiyeli büyük bir havuz vardı. Bu arada bir seyyar satıcıdan aldığım şemsiye epeyce işimize yaradı. Yağmur altında biraz yürüdükten sonra aracımıza binip Hz.İsanın çarmıha gerilme sürecinin anlatıldığı heykelleri ile meşhur Bom Jesus Kilisesine doğru yol aldık.
Yolumuz üzerinde orman yangınından dolayı kömür haline gelmiş ağaçları gördüğümüzde içimiz sızladı.
650 basamakla çıkılan Kiliseye bazı dindar Hristiyanların dizleri üzerinde tırmanmaları çok ilgimizi çekti. Su basıncıyla çalışan teleferik sistemi ise harikaydı. Kilisenin içerisine girdiğimizde karşımızda Hz.İsanın çarmıha gerilmiş bir resmi vardı. Sağ tarafta Portekizli azizlerin heykelleri ile Aziz Clementin mumyası bulunuyordu. Sol tarafta günah çıkarma odası yer alıyordu
BOM JESUS KİLİSESİ
Yağmurun etkisiyle burada fazla kalmadık ve Portekizin eski başkenti Guimaraese doğru yola çıktık.
Unesco tarafından koruma altına alınan Guimaraesin güzel bir kalesi vardı .Eski yapılar, hobi bahçeleri ve katedral dikkat çekiciydi.
12 yyden kalma eski şehir meydanına geldik. Modern sanatın yansımaları olan heykeller çok güzeldi. Sur duvarlarının üstünde Portekizin doğduğu yer yazılıydı.
Surların ilerisinde Kraliyet Sarayına geldik. Çatısında yüksek bacalar vardı ve arkasında ise anayasa mahkemesi bulunuyordu.
Eski şehrin meydanına doğru yürürken dar sokaklardan geçtik ve karşımıza kümbet biçiminde anıtsal bir yapı çıktı. Meydan da ellerinde içki şişeleri ile kendilerinden geçmiş fanatik Marsilya taraftarları çılgınca eğleniyorlardı. Katedrali gezdikten sonra Portoya geri döndük.
Rehberimizin verdiği serbest zamanı değerlendirmek için bir gün önce Portoda akşam karanlığında gördüğümüz yerleri gündüz gezmeye karar verdik. Yolumuzun üzerinde gördüğümüz İstanbul Lokantasında karnımızı doyurup Douro Nehrinin kıyısına geldik.
Sahil çok renkliydi. Eşimle birlikte meşhur Dom Luis köprüsünden yürüyüp karşı sahile geçtik. Bu tarafta içki imalathaneleri ve restoranlar vardı. Turistler, küçük sandallar ile karşı sahile gidip geliyorlardı.
Teleferik yolcularını taşıyordu. Kısa bir müddet gezdikten sonra tekrar sahile döndük, hediyelik eşya satan dükkânları gezdikten sonra buluşma yerimize gidip otelimize döndük.
Ertesi gün ülkemize döneceğimizden eşyalarımızı topladık ve sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra aracımıza binip tekrar sahile geldik. Uçağımız öğleden sonra kalkacağı için biraz zamanımız vardı ve bu kısa süreyi değerlendirmek için Atlas Okyanusu sahillerini son kez görmek için güzel bir gezi yaptık.
Vakit gelmişti. Arkamızda güzel hatıralar bırakarak uçağımıza bindik ve gece geç vakitlerde vatanımıza döndük. SON.