Dün akşam kara yolu ile Antalya'ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manavgat İlçesi Sueno Otel'de partisinin 'Belediye Başkanları Toplantısı'na katıldı.
Erzurumajans-Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet
Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetin suçun tüm unsurlarına alenen
bulandığını savunarak, "Bize göre, birlikte yaşamamızı kemiren, millet
varlığını kazıyan, Türkiye'yi kökünden çürüten her beyan, her açıklama,
her girişim suçun daniskasıdır. PKK'ya sınırlarda refakat etme
hazırlıkları suça hazırlık aşamasıdır" ifadelerini kullandı.
Dün
akşam kara yolu ile Antalya'ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
Manavgat İlçesi Sueno Otel'de partisinin 'Belediye Başkanları
Toplantısı'na katıldı. Toplantıya belediye başkanlarının alkışları
eşliğinde giren Bahçeli, 29 Mart 2009 Mahalli İdareler Seçimlerinin
üzerinden 4 yıl geçtiğini hatırlatarak, "Milletimizin vazifelendirdiği
değerli belediye başkanlarımız çok başarılı çalışmalara imza attı.
Ülkemiz genelinde 8'i il, 96'sı ilçe 264'ü belde olmak üzere toplam 368
belediye yönetiminde MHP farklılığını sizlerin sayesinde ortaya koyduk"
dedi.
Geride kalan 4 yılda MHP'li belediyelerin baskı, suçlama ve
mesnetsiz şikayetleri boşa çıkardığını savunan Bahçeli, "Tüm
zorlamalara rağmen sizler hizmet sevdası ile yanıp tutuştunuz. Baskılara
ve itibarsızlaştırmalara milliyetçi duruşunuzla karşı durdunuz. İktidar
şirretliğinden, oyunlarından korkmadınız geriye çekilmediniz. MHP
dürüstlüğün yolundan ayrılmamıştır. Millet vicdanında tertemiz şekilde
yerini bulmuştur. Yerel yönetimlerde gösterilen başarı milletin
nazarında karşılıksız kalmayacaktır. Millet, iktidara getireceği
yönetimi yerel yönetimlerde sınavdan geçirmektedir. Çalışma temposu,
icraatların niteliğini ve kapsayıcılığını en başta yerel ölçekte
değerlendirmektedir. Buna göre millet siyasi tutum takınmaktadır.
İktidar vizesi her şeyden önemlisi yerel yönetimlerdeki canlılığa ve
fedakarlığa bağlıdır. Gelecek seçimlerde en büyük kozumuzun yerel
seçimlerde elde ettiğimiz başarıdır" diye konuştu.
"YAŞANANLAR KARŞISINDA KARAMSAR OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL"
Konuşmasına
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu değerlendirerek devam eden Bahçeli,yaşanan son olaylarla ülkede güzel şeylerden bahsedemediğini söyledi.
Yaşananlar karşısında karamsarlılığa düşmemenin mümkün olmadığını
savunan Bahçeli, "30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler
Seçimleri için 24 Ocak 2013 günü Söğüt'ten millet huzuruna çıktık ve
belediye başkan adaylarımızı da coşku ve heyecan dalgası eşliğinde bir
bir açıklamaya başladık. Karşılaştığımız muazzam ilgi, gördüğümüz
muhteşem yakınlık bizi oldukça heveslendirmiş ve çalışmalarımızda teşvik
edici olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi 44 yıllık şerefli mazisi, 44
yıllık deneyimi ve 44 yılın emanetleriyle milletinin hizmetinden bir an
olsun ayrılmamış, bundan sonra da ayrılmayacaktır. Açık yüreklilikle
söyleyebilirim ki, partimizin 44 yıllık tarihinde fedakarlığın ve
inanmışlığın muhterem izleri vardır. Sabrın, sağduyunun ve asaletin
muazzez sonuçları görülmektedir. Türklüğü ve İslam'ı zirveye çıkarmaya
adanmış milliyetçi-ülkücü ömürler bulunmaktadır" şeklinde konuştu.
Bahçeli, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Ancak
şu günkü ülke manzarasına baktığımızda kaygılanmamak, yeise kapılmamak
ve karamsar olmamak mümkün değildir. Duyarlı her insanımız Türkiye'nin
nereye gittiğini sormakta ve buna da cevap beklemektedir. Vicdan sahibi,milli kimliğini kaybetmemiş, insafını yitirmemiş kim varsa bugünkü
gidişattan rahatsızdır. Türkiye Cumhuriyet'i maalesef bir terör
örgütünün, 29 yıldır kan döken, can alan bir cinayet çetesinin eline
bakar hale getirilmiştir. İmralı canisinin ne söylediği, Kandil'deki
katillerin neyi ima ettikleri, BDP'li aracıların nelerden bahsettikleri
herkesin dilinde olup gündem oluşturmakta ve manşetlerden kamuoyuna
yansımaktadır. AKP hükümeti benimsediği bölücü stratejiyle PKK'yı
toplumsal yapıda meşruiyet dairesine sokmaya, militanları da siyasal bir
aktör haline getirmeye çalışmaktadır."
MEDYAYA ELEŞTİRİ
Medyayı
da eleştiren Bahçeli, "Medyanın önemli bir bölümü, yandaş yönetim
altında bulunan üniversiteler, bazı sivil toplum kuruluşları, niyetleri
hepimizin malumu olan uluslararası çevreler, kalemşorlar hep bir ağızdan
çözüm şakşakçısı kesilmişlerdir. Türk milletinin milli ve manevi
değerlerine ne kadar aykırı tutum, tavır, emel varsa AKP'nin
yönlendirmesi altında harekete geçmiştir. Bugünkü ortamda, süreç isimli
birliğimizi, beraberliğimizi ve bütünlüğümüzü süpürme gaddarlığı, olan
biten gücüyle ilerletilmektedir. Görülmektedir ki Türkiye sorunlar
yumağına dönmüştür. Türkiye korku kuşağına girmiştir. AKP hükümeti,
ülkemizi bölücülüğün, bölünmenin ve terörün kapkara ve düşmanlık kokan
sularına müzakere dümeniyle taşımış, burada varlığımızı, birliğimizi
torpillemeye başlamıştır. Türk milletinin bin yıllık anıları, bin yıllık
emanetleri ve bin yıllık kardeşlik hukuku hedefe konulmuş, ateş altına
alınmıştır. Türkiye'nin kuruluşunda hiçbir dahili, hiçbir katkısı ve
hiçbir desteği olmayan işgal müdavimlerinin şimdilerde izinde ve yolunda
gidenler, birlikte yapmadıklarını beraberce yıkmaya yüzsüzce
koyulmuşlardır. Türk milletinin bağımsızlığında payı olmayan köhnemiş
esir zihinliler dört bir yandan milli ve manevi değerlerimize hançer
sallamaya başlamışlardır" şeklinde konuştu.
"KARDEŞLİĞİMİZ SULANDIRILMAKTA"
Türkiye'nin
enerjisinin tüketildiğini, milletin sırtından vurulduğunu söyleyen
Bahçeli, "Kardeşliğimiz sulandırılmakta, birlikte yaşama idealimiz
tahrik edilmektedir. Çözüm sözleriyle Türk milleti çözülmenin
bataklığına çekilmek istenmektedir. Hükümet niyeti bozmuştur. Hükümet
yoldan çıkmıştır. Hükümet milli ilke ve kurallarla yolunu çoktan
ayırmıştır. AKP zihniyeti, iktidar gücünü kötüye kullanmış, yıkımın ve
çöküşün hizmetine koşmuştur. Aldığı milli emanete hıyanetlik etmiş,
bundan da hiç gocunmamıştır. Bunların yanı sıra şehitlerimizin aziz
hatıralarını çiğnemiş, gazilerimizin haklarını heba etmiştir. İmralı
canisi pazarlıklarla, verilen tavizlerle diriltilmiş ve Türk devletine
muhatap haline getirilmiştir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, şöyle konuştu:
"Başbakan
Erdoğan'ın mantığına göre, müzakere etmek pazarlık değildir. Başbakan
Erdoğan için PKK'ya yanaşmak, İmralı canisiyle bölücülük kampanyasında
buluşmak sorun olarak görülmemektedir. Bu kafa yapısı istismar ve
yalanın dibine kadar gömülerek amaçlarının terörle mücadele olduğunu
iddia etmektedir. Etnik temelli bölücü terörün dayatmalarını
karşılayarak aklınca anaların ağlamasına engel olacaklarını
söylemektedir. Şurası nettir ki, Başbakan Erdoğan katille maktulü
birbirine karıştırmaktadır. Yine Başbakan yanlışın içinde doğrunun izini
sürmekte; kandan, cinayetten ve ölümden başka geçim kapısı olmayan
teröristlerle Türkiye'nin geleceğini masaya yatırmaktadır. İktidar
partisi tüm gücüyle, tüm imkanlarıyla çözüm süreci denilen ihanetin
kabullendirilmesi için uğraşmaktadır."
"TARİHLER UYUŞMUYOR"
PKK'nın
sınır dışına çıkması konusunda her kafadan bir ses çıktığını dile
getiren Bahçeli, "Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes terör
örgütünün nasıl, hangi yollarla ve ne zaman ülkemizi terk edeceğini
konuşmaktadır. PKK bilirkişileri ekranlarda ahkam kesmekte, gazete
sayfalarında yorumlar yapmaktadır. Ne var ki, militanların sınır dışına
çıkmaları konusunda ortaya atılan değişik tarihler bir türlü birbiriyle
uyuşmamaktadır. Kimisi Haziran'ı, kimisi Temmuz'u, kimisi Eylül'ü işaret
etmekte ama her şart altında bu yılın Kasım ayına kadar bu işin
biteceği ifade edilmektedir. Hükümet kaynaklı haberlere göre PKK terör
örgütü ilan ettiği eylemsizlik kararından sonra, Temmuz ayının sonuna
kadar sözde çekilme işlemini tamamlayacaktır. Bu evrede yasal
düzenlemeler yapılacak, akil adamlar devreye girecek, Meclis'te komisyon
kurulacak ve yeni anayasa süreci hızla tamamlanacaktır. Normalleşme adı
verilen 3'ncü etapta ise, silah bırakan PKK'lı militanlar bir şey
olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak Türkiye'ye döneceklerdir"
ifadelerini kullandı.
Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
"Tüm
bu gelişmelerin bütçe görüşmelerine veya yıl sonuna kadar gerçekleşmesi
sağlanacaktır. Hatta Kasım ayında, yeni bir Türkiye'nin müjdesini veren
maksadı şaibeli manşetlere dahi şahit olunmaktadır. AKP, PKK ve İmralı
canisinin şevkle yürüttüğü rezil pazarlıklar, karşılıklı almaya-vermeye
dayalı olarak kurgulanan süreç ihaneti, öz ve özet olarak bu sacayak
üzerinde gidecektir. Anlaşılan AKP'nin gözü kararmış, şuuru kapanmış,
vicdanı rehin alınmıştır. Bir avuç eşkıya hükümeti köşeye sıkıştırmış,
ensesinden yakalamıştır. Bu aşamada sormak lazımdır ki, PKK terör örgütü
nizami ve kanuni bir güç müdür ki, çekilmesinden bahsedilmektedir?
Sayıları bin 500'ü bulduğu iddia edilen eşkıyaların ülkemizi terk etmesi
bu kadar alengirli, bu kadar netameli midir? PKK, nereden gelmiş ve
nereye gidecektir? Sınırlarımız kalbura ve yol geçen hanına dönmüşken,
silahı alan vatanımıza ölüm saçmak için koşmuşken, bugüne değin hükümet
nerededir, neyle meşgul olmuştur? Madem bu kadar terörist ülkemiz
sınırlarındadır, o halde düne kadar terörle mücadeleden nasıl ve hangi
yüzle bahsedilebilmiştir? TBMM'den alınan 'sınır ötesi tezkere' izni
niçin çarçur edilmiş? Niçin gereği tam olarak yapılamamıştır? AKP
hükümeti Türk milletinin kutlu iradesine saygısızlık yaptığını, aldığı
yetkiyi kasten kullanmadığından suça battığını hangi şartlarda
anlayacaktır? Vatan topraklarımızın bir bölümü bölücü terör örgütü
tarafından işgal edilmiştir de, def olup gitmesi için yalvar yakar mı
olunmaktadır? PKK terör örgütü nelerin karşılığında sözüm ona
sınırlarımızdan çıkıp gidecek, gittiği yerde de ne yapacak, mümkün
olursa silahlarını neyin karşılığında ve kimlere teslim edecektir? 21
Mart Nevruz Bayramı'nda, İmralı canisinin mektubundan sonra
teröristlerin sınırlarımız dışına hemen çıkacağını söyleyenler şimdi ne
yapacaklar, bahane olarak neyi ileri süreceklerdir?"
"KEPAZELİĞİN KARŞILIĞI OLACAKTIR"
"Anlaşılmaktadır
ki, PKK, AKP'nin kendisine verdiği tavizleri almadan, yüze yüze
kuyruğuna getirdiği taleplerini elde etmeden herhangi bir yere
kımıldamaya ne isteği ne de niyeti vardır" diyen Bahçeli, "Başbakan
Erdoğan ve hükümeti havanda su dövmektedir. Türk milletinin onurunu,
itibarını ve varlık haklarını müzakerelerle lekeletmekte ve
ezdirmektedir. Bunun vebali büyüktür. Bu sorumsuzluğun, bu art niyetin
ve bu kepazeliğin karşılığı mutlaka ağır olacaktır. Başbakan ve hükümeti
anayasa suçu işlemekte, ihanete tam teşebbüs etmektedir. Kaldı ki
Adalet Bakanı pervasızca, meydan okurcasına, 'Barışı getirmek suçsa ben
bu suçu işliyorum' diyebilmektedir. Hukuk devletini savunma ve haklarını
koruma makamında bulunan birisi, açıkça adaleti umursamamaktadır.
İmralı canisiyle görüşmeleri barış olarak yutturmaya çalışmakta, PKK'yla
görüşmeleri çözüm diyerek tevil etmeye çabalamaktadır. Adalet Bakanlığı
görevini uhdesinde bulunduran bir şahsın, hukuku ciddiye almadığı,
zımnen savcılara gözdağı verdiği bir ülkenin ayakta kalması, kamu
düzenini sağlaması ve milli güvenliğini sağlama alması şüphesiz imkansız
olacaktır.Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devlet olma vasfı bizzat siyasi
sorumluluk taşıyanlar tarafından yerle bir edilmekte, azami derecede
hırpalanmaktadır. Şu kadarını söylemeliyim ki, bir devletin varlığını
devam ettirmesi hukukun gücüne ve herkese eşit ölçüde uygulanmasına
bağlıdır. Ancak AKP hükümeti talan ve yağmayı hukuka da sıçratmış,
siyasal müdahalelerle adaleti linç etmiştir. Diyebilirim ki, Türkiye
beka düzeyinde tehdit altındadır. Rejim çökmenin sınırında, devlet
tükenmenin arifesindedir. AKP zihniyeti Habur hukukunu genelleştirmiş,
her tarafa yaygınlaştırmış ve Türkiye'yi can evinden vurmuştur. Hiç
kimsenin hukuken ayrıcalığı, hukukun üstünde bir konumu, hukuku
görmezden gelecek özelliği yoktur ve olamayacaktır" ifadelerini
kullandı.
Bahçeli şöyle devam etti:
"Anayasa'nın 6'ncı
maddesine göre; hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan
bir devlet yetkisini kullanamayacaktır. Aksini yapanlar, aksine cüret
edenler tümüyle suç işlemiş olacaklardır. Bu itibarla Anayasa ve
yasalara göre İmralı canisiyle, kanlı terör örgütüyle görüşmek,
teröristlere gayri meşru sözler vermek suçtur. Türk milletinin
bölünmesine dönük her adım suçtur. Türkiye'nin toprak ve idari
bütünlüğünü parçalama girişimleri suçtur. Milli değerlerimizi sabote
etmek, milli kimliğimizi yıkmak suçtur. Terör örgütüne barış ve çözüm
sözleriyle Türk vatanını devretme teşebbüsleri; özerklik, eyalet
yönetimi, federasyon özlemlerine kucak açmak hem suç hem de günahtır.
Başbakan Erdoğan ve hükümeti suçun tüm unsurlarına alenen bulanmıştır.
Bize göre, birlikte yaşamamızı kemiren, millet varlığını kazıyan,
Türkiye'yi kökünden çürüten her beyan, her açıklama, her girişim suçun
daniskasıdır. PKK'ya sınırlarda refakat etme hazırlıkları suça hazırlık
aşamasıdır. Mehmetçiğimizi, polisimizi, korucumuzu ve masum
vatandaşlarımızı katleden teröristlere uğurlama törenleri düşünülmesi
bile büyük densizlik ve kifayetsizliktir. Bununla birlikte TBMM'yi
ihanet ortak etme niyetleri bedbahtlık, sakil ve seviyesiz adamlar
heyetiyle Türk milletine psikolojik hareket yapma sinsiliği
haramzadelikten başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan bize kandan
beslendiğimiz iftirasını hayasızca atacağına, kendisinin ve
zihniyetinin, elinde ve vicdanında şehit kanını taşıyan canilerden nasıl
nemalandığını itiraf etmelidir. AKP, değil terörü bitirmek, her tarafa
yaymak için mücadele vermektedir. Analarımızın gözünden damlayan tek bir
damlanın sorumluluğu dahi bölücü terör örgütüyle tokalaşan, edepsizce
pazarlıklara tutuşan AKP'nin üzerindedir. Bu nedenle çözüm çöküştür. Bu
nedenle çözüm çözülüştür. Barış sözleri bitişi, süreç ifadeleri sürgünü
ifade etmektedir."
"ÇÖZÜM SÜRECİ MELANET BİR PROJEDİR"
PKK'nın
silah bırakmasının, emellerinden vazgeçmesinin, terörü durdurmasının,
bölücülükten caymasının söz konusu olmadığını iddia eden Bahçeli,
"Başbakan Türk milletini kandırmaktadır. Başbakan Türk milletini
dağılmaya sürüklemektedir. Başbakan Türk devletini imhaya götürmektedir.
Çözüm süreci PKK'nın siyasallaşması ve statü elde etmesine ayarlı
melanet bir projedir. İmralı canisiyle birlikte militanların genel afla
salıverilmesi, Türkiye'nin parçalanması süreç denilen kabusun bariz
amaçlarındandır. Başbakan Erdoğan başkan olabilmek, ilk başta eyalet
sistemini kurmak, Türklüğü Anayasa'dan elemek ve milliyetçiliği
anlamsızlaştırmak için yapmayacağı kötülülüğün olmadığını iyice
göstermiştir. Ne gaflettir ki, PKK AKP'ye anayasa siparişi vermiştir.
PKK,Türk milletinin yeniden tanımlanması, milli kimliğin yeniden
belirlenmesi, vatandaşlık tarifinin bölücü perspektifle yeni baştan
tarifi için AKP'ye mühlet tanımıştır" ifadelerine yer verdi.
"KİMSE HAYAL PEŞİNDE KOŞMAMALI"
Bahçeli, sözlerine şöyle sürdürdü:
"Nereden
gelirse gelsin, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, Cumhuriyet'in
kuruluş ilkelerini ve yapısını tartışmaya açmak, etnik köken
farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak veya bunlara seyirci
kalmak, bilinmelidir ki devletin ve milletin varlığına kastetmekle eş
değerdir. Bunun da adı bize göre ihanettir. Milliyetçi Hareket, bu
düşünceleri besleyenlere hiçbir şart altında izin vermemek üzere Türk
milletinden destek ve yetki almıştır. Bu bakımdan kimse hayal peşinde
koşmamalı, Türk milletinin gücü ve Milliyetçi Hareket'in sabrı üzerinde
yanlış hesap yapmamalıdır. Bugün yaşadığımız nazik ortamda hükümetin
aklını başına alması vazgeçilmez bir önemdedir. Türkiye sevdalılarının
ihanet girişimlerine karşı milli bir duruş sergilemeleri, toplumsal
huzurun tesisi ve korunması konusunda tarihi bir görev ve sorumluluk
içinde hareket etmeleri elzemdir. Milliyetçi Hareket'in bir mensubu
olarak, buradan bir kez daha ilan ediyorum ki; Türkiye Cumhuriyeti;
ülkesi, milleti ve egemenlik unsurları ile tektir ve üniter bir
devlettir. Türk milleti tarihi ve kültürel kökleri itibariyle ayrılık
kabul etmeyen bir bütündür. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, istiklal
ve bağımsızlık mücadelemizin taçlandırılmasıdır. Türk milliyetçiliği hem
devlet kuran, hem Türk milletini mensubiyet temelinde yücelten, hem de
ebediyete taşıma hedefinde olan muazzam bir fikir sistemi olarak
birlikteliğimizin teminatı ve güvencesidir. Ay yıldızlı al bayrağımız
milli şerefimizin, milli egemenliğimizin, milli birliğimizin ve
beraberliğimizin sembolüdür."
BAYRAK AÇIKLAMASIBahçeli, Türk
bayrağının isminin değiştirilmesinin gündeme getirilmesiyle ilgili
olarak, "Türk bayrağının ismini değiştirme teklifleri getirebilecek
kadar küstahlaşanlara, bayrağın itibarını zedeleyecek kadar
köhnemişliğin içine çakılanlara Allah'ın izniyle hiçbir ortamda fırsat
verilmeyecek ve de göz açtırılmayacaktır. İstiklal Marşı'mız, milli
mücadelenin kahramanlık destanıdır ve o günlerin mukaddes bir
hatırasıdır. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller
tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil ülküsüdür.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu kutlu değerleri ve kutsal emanetleri
yüksek fedakarlık, kararlılık, milli şuur ve millet sevgisi ile korumaya
hiç kimsenin kestiremeyeceği, tahmin edemeyeceği kadar azimli ve
isteklidir. Bunlar, Milliyetçi Hareket'in varlık ve yaşama nedenleridir,bu kutlu siyasi hareketin aşılamayacak kırmızı çizgileridir. Bizim
uzlaşma ve diyalog zeminimiz ancak bunlara saygı ve riayetle mümkündür.
Bunun dışında her yol bize uzaktır, her öneri bize yabancıdır.
Milliyetçi Hareket'in ayrılıkta, bölünmede, çözülmede, dağılmada
mutabakat araması asla ve asla mümkün değildir. Şimdi bunu iktidarla
taçlandırmak, iktidarla buluşturmak hepimizin boynunun borcudur. Bunun
için ilk durak 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler
Seçimleridir" açıklamasında bulundu.
EYALET AÇIKLAMASI
"AKP,
365 gün sonra yapılacak demokratik imtihanda uyarılmalı ve yenilgiyle
tanışmalıdır" diyen Bahçeli, "Bu siyaset anlayışı Türkiye'yi tasfiye
etmeden, siyasi mevtaya çevrilmelidir. Önümüzdeki yıl yapılacak Mahalli
İdareler Seçimlerine giderken, her dava arkadaşım, bilhassa Yeni
Büyükşehir Kanunu da iyi şekilde anlatmalı ve izah etmelidir. Parti
olarak, büyükşehir statüsü kazanan illerimiz bizi elbette sevindirmekte
ve memnun etmektedir. Şayet yeni kanun, sosyo-ekonomik gelişmeye kapı
aralayacaksa, insanımızın huzuruna katkı verecekse diyeceğimiz bir şey
yoktur ancak bunun böyle olmadığı tümüyle sabittir. Yeni Büyükşehir
Kanunu'yla neyin amaçlandığı, nereye varmak istendiği çoktan anlaşılmış
ve somutlaşmıştır. Başbakan Erdoğan sonunda ağzındaki baklayı
çıkarmıştır. Gizli gündeminde eyalet sisteminin olduğunu ifşa etmiştir.
İmralı canisinin beklentisi de kuşkusuz buna yöneliktir. Maksat
Türkiye'nin üniter devlet yapısının bozulmasıdır. Maksat eyalet
yönetiminin önünü açmaktır" ifadelerini kullandı.
"VERGİ VE ZAMLAR ARTACAK"
Bahçeli konuşmasını şöyle tamamladı:
"AKP
hükümeti hiçbir kaygıyı dikkate almadan, yangından mal kaçırırcasına
kendi ikbal ve siyasi emelleri doğrultusunda eyaletleşmenin ve
federalleşmenin parke taşlarını döşemiştir. Türkiye'nin idari bütünlüğü
bu kanunla sakatlanmıştır. AKP hükümeti, sınırları il mülki sınırlar
olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyeleri kurmuş ve tehlikeli bir
yola sapmıştır. Aceleyle çıkarıldığı baştan beri belli olan bu Kanunun,
ekonomik ve sosyal ölçekte de birçok açmazı ortaya çıkacağı kesine
yakındır. Köylerin tüzel kişiliği bitecek, belde belediyeleri
kapatılacak, hatıralar heba olacaktır. Bunun yanı sıra belde
belediyelerimizin kaldırılması da demokratik katılıma, hizmetlerin
mahallinde sunulmasına ve doğrudan temsile son derece aykırı olduğundan
buna her zaman karşı çıktığımız bilinen bir husustur. Büyükşehir
belediyesi sınırları içinde yeni zamlar, yeni vergiler ve artan katılım
payları vatandaşlarımızı canından bezdirecektir. Hepiniz bunları
anlatmalı, AKP'nin gerçek amaçlarını gözler önüne sermelisiniz.
Türkiye'nin istikrar kazanması, Türk milletinin uyanışa geçmesi için 30
Mart 2014 tarihi bir milattır. Ülke kaderinin önümüzdeki yıl yapılacak
seçimlere bağlı olduğunu unutmayınız."
Bahçeli, ardından partisine
yeni katılan başkan ve üyelere rozetlerini taktı. Basına kapalı devam
eden toplantının ardından Bahçeli, Gazipaşa ilçesindeki programı için
otelden ayrıldı.