PİSA, LGS ve YKS'de çakıldık. PİSA'da 70 ülke arasında 50.sırada, OECD ülkeleri arasında ise, ancak son sırada yer bulabildik. Her geçen yıl sıralama daha aşağılara inmekte...Sorunun bir çözümü mutlaka olmalı ve çocuklarımıza batı dünyası çoçuklarıyla yarışabilir ortam ve zemin mutlaka hazırlanmalı. Şüphesiz bunun da yolu, daha önceleri söylenenleri ezber ve tekrardan vaz geçen, şüpheci- sorgulayıci bir eğitim felsefesi ve anlayışından geçer. Öğrenci merkezli öğrenmeyi öğrenen, analizci ve analitik düşünmenin sağlandığı bir eğitim bakışından geçer. Kendi Anadilini bile anlâmada ve ifâde etmede bir zorluk ve sorun varsa ve yaşanıyorsa, hatayı nerde yapıyoruz diyerek, oturup düşünmekten geçer...Eğitimi siyâset ve hesâplaşma alanı olmanın dışında ve üstünde tutmaktan ve görmekten geçer.
Sınavlar kaldırılacak denilmesine rağmen, bir önceki sınavları aratır hale gelen ve bir gecede getirilen bir başka sınav şekli olan LGS'de, binlerce öğrenci, nitelikli okul aymazlığıyla, anadolu liselerinin sınırlandırılması ve genel liselerin kaldırılmış olmaları karşısında, tüm zorlama ve yönlendirilmelere rağmen, imam-hatip okullarını ve meslek liselerini tercih etmediklerinden açıkta kaldılar ve hiçbir okula yerleşemediler. Bakanlık, oluşan bu kaotik durum nedeniyle, başa dönerek yeniden anadolu liselerinin sayılarını arttırarak ve mevcut nitelikli okul kontenjanlarını artırma zorunluluğu ile karşı karşıya kaldı. Yaşanılan bu kaos ve mağduriyet sonucu,, sakat sistemden sorumlu ve yetkili bazı üst düzey yöneticilerinin, haklı olarak görevlerinden alındığı söylenilmekte...
Yüksek Ögretim Kurumları Sınavları denilen YKS'de ise, durum daha vahim...Toplamda, 40.bin öğrenci sınavlarda sıfır çekmiş...500 binlere varan öğrenci, 150 puan barajını geçemeyerek elenmiş...100 binlerce öğrenci, 180 puan barajına takılarak, herhangi bir fakülteye tercih imkânı elde edememiş... Türkçe'de 40 soruya verilen cevap 16 küsürlerde kalmış...Temel Matematikten 40 soruya verilen ortalama cevap 3.9'larda... Fen Blimlerinde, 40 soruya verilen cevap 2.8'lerde. Sosyal Bilimlerde verilen cevap sayısı 6'larda ve Türk Dili Edebiyatında, 24 soruya verilen cevap sayısı 4.7 seviyesine inmiş...100 bini aşkın öğrencinin sınavı iptal edilmiş. Ve yine 100 binlerce öğrenci fen ve matematik sorularında sıfır çekmiş....İşte acınacak ibretlik hal-i perişânımız
İmam hatip liselerinin YKS' deki puan ortalaması birçok okul türünün altında kalmış...İlk 100 ve ilk 200 okul arasında, başarıyı yakalayan hiçbir imam hatip okulu olmamış.... Öyle ise, imam-hatipler ülkemizin gerçek ihtiyacı olan makul sayıda tutulmalı ve dayatma yerine, arzulu ve istekli olan öğrenciler bu okullara yönlendirilmeli...Fırsat eşitliği açısından öğrencilere daha makul ve daha nitelikli sayıda imam-hatip okulları dahil, daha farklı okul tür ve çeşitlerinde geniş tercih alanları ve yeni imkânları sunulmalı. Hatalı ve aksak bir sistem uğruna tek- bir öğrenci dahi heder edilmemeli. Öğrenciler "kırk katır mı, kırk satır mı" misâli, açıköğretim ile özel okul ve imam-hatip ile meslek liselerinden birini tercihe zorlanmamalı.
Hülâsa, eğitimimizde manzara-ı umumiye işte böyle... Böylesine üzücü ve vahim bir tablo karşısında, oturup düşünmek ve bir yol aralamak ve çıkar bir yol bulmak zorunluluğunun ve sorumluluğunun, tarihì bir yük ve görev olduğu unutulmamalı. Önümüzde, eğitimde alabildiğine yol alan ve başarı çıtasını oldukça yükseklerde yakalayan onlarca örnek ülke var; izledikleri yol ve yöntemler var...Eğitimdeki bu ürkütücü ve düşündürücü sonuç, ilgili- yetkili ve sorumlu kurum ve kuruluşlarca, mutlaka irdelenmeli ve ivedilikle sorgulanmalı...Vakit geçirilmeden, her kesimden geniş katılımlı Milli Eğitim Şurası toplanmal ve izlenecek yeni yol haritaları belirlenmeli...
Sonuç olarak, müsteşarı işletmeci olan, yöneticilerinin pek çoğunun alandan gelmediği ve Talim Terbiye Kurulu'nun işlevsiz kılındığı bir millı eğitimde, geldiğimiz yer ve hâzın manzara işte bu...Olumlu beklentilerle karşılanan eğitim kökenli sayın Bakanın, çözmesi gereken acı bir tablo var önümüzde... Bilmem ki, sayın Bakan, biriken bu devâsa sorunlara neşter vurup, sorunları çözebilir mi? Karamsar olmak istemiyoruz ama, bilimsellikten ve pedegojik olmaktan çok uzak, ezberi ve tekrarı eğitim sanan sığ ve geleneksel anlayışlardan ve peşin hükümlerden eğitimi kurtarabilir mi?
Alandan gelen eğitimci kişiliği ve donanımıyla, Bakan yardımcılığına atanan ilköğretim eski genel müdürü sayın İbrahim Er, Bakan sayın Ziya Selçuk'la birlikte, eğitim camiasında iyimser bir iklim oluşturmuş ve gelecek için toplumda olumlu beklentilerin yanısıra, bir nebze de olsa toplumu ümitvar kılmış denilebilir.
Daha çağdaş, daha bilimsel, daha pedegojik ve hükümetten hükümete, bakandan bakana sıklıkla değiştirilmeyen, kalıcı ve uzun yıllar sürdürelebiliir, ideolojik ve dayatmacı olmayan bir sistem ve millî, çağdaş müfredât proğramları otuşturmaktan başka çıkar yol yok..