Çöktü...
Çünkü dağ'ın kaymaya başladığı ta bir yıl önceden görülüyordu ve bu
gerçeği de, el kadar sporcu çocuklar dahi biliyordu.
Heyelandan
önce sporcular tarafından çekilen fotoğraflarda, dün yerle bir olan o
pistlerin nasıl patladığı ve yer yer çöktüğü ayan beyan görülüyor.
Hatta facianın geleceği o kadar belli ki, orada barınan sporcuların misafirhaneyi boşaltmaları istenmiş.
Bir
bekçi genç sporculara, "aklınız varsa eğer hemen burayı boşaltın ve
tesislerden uzak durun. Baksanıza dağ kalkmış geliyor, bugün yarın büyük
bir heyelan olacak" diye uyarmış.
Bu ikaz üzerine çok sayıda genç sporcu barındıkları tesisi hemen boşaltmışlar.
Bereket böyle olmuş...
Yoksa Allah esirgesin belki de can kaybıyla sonuçlanacak bir facia da olabilirdi.
Fakat burada asıl üzerinde durulması gereken çok önemli bir husus var.
O da şudur:
Dağda
her an bir heyelan olabileceğini oradaki uzman olmayan bir bekçi
görüyor ve sporcuları uyarıyor da... Ama nasıl oluyorsa oluyor,
tehlikenin ayak seslerini bir tek kendine, müdür, şef, uzman, antrenör
ya da yetkili diyen dangalaklar göremiyor...
Tabii ki görmüşlerdir, biliyorlardır da... Ve dolayısıyla onlar için dünkü heyelan asla bir sürpriz değildir de...
Çökerse, çöksün...
Nitekim öyle de oldu.
Göz göre göre o muhteşem tesis yerle bir oldu.
Yerle bir olan sadece kuleler değil, olimpiyat hayalimiz de çöktü dün...
Hani
Türkiye'de bir örneği daha olmadığı için her fırsatta, bu tesisleri
bize çok gören Kayseri Belediye Başkanı'nın nazarı değdi diyeceğiz ama
üzerinden üç yıl geçti, etkisi şimdi mi çıktı!
Neyse ne işte...
Vaka
o ki, Erzurum'un simgesi haline gelen ve akşam uzaktan bakıldığında
gökyüzünden asılmış iki fener gibi duran kulelerimiz artık ağır yaralı;
hatta komada...
Hükümet, Palandöken kayak merkezini iyileştirmek
ve ardından da ihaleye çıkarmak üzere, kule dahil tüm tesisleri
Özelleştirme İdaresi'ne devretmişti.
O Özelleştirme İdaresi ki, aylardan beri Erzurum'da ve ne iş yaptıklarını kimse bilmiyor!
Beyzadelerimiz, burunlarından kıl aldırmayan tipler.
Astığım astık, kestiğim kestik.
Varsa
yoksa yaptıkları tek iş; milletvekili Cengiz Yavilioğlu'nun adamlarını
yüksek maaşla el altından işe alıp, bir yandan da senelerden beri o
dağda asgari ücretle çalışan zavallıların işine son vermek...
Yaptıkları tam olarak budur ve tabii ki bir de saltanat sürmek!
Eğer
punduna düşürebilseler devletin kasasından milyonları harcatacaklar ve
sonra da dağ'ı birilerine (kimler olduğunu herkes biliyor) okutacaklar!
Adama
sormazlar mı, içinizde bir tane mühendis veya teknik kimse yok muydu ki
bir yıldan beri usul usul gelmekte olan bu heyelanı göremedi?
Bekçinin gördüğünü göremeyen uzmanlar!
Başkaları da yazıp çizdi ama en çok da bizim gazete bu muhtemel faciayı defalarca dile getirip durdu.
Soruyorduk: Neden o pistlerde antrenman yapılmıyor?
Yetkililer, daha gazetenin mürekkebi kurumadan cevabı patlatıyorlardı:
"Ciddi
bir sorun yok. Yalnızca elektrik aksamında ufak tefek sorunlar vardı
onlar da tamir edilmek üzere. Tesisimiz her an müsabakalara hazır
durumda."
Dün "hiç bir sorun yok" dedikleri o güzelim eserin çöktüğünü görünce içim yandı ve öfkemi bastırmakta zorlandım.
Bunun hesabı kimden sorulacak?
Bir kaç saniye içinde onlarca milyon yok olup gitti. Şükür ki can kaybı olmadı.
Görün bakın kimse "kusur bende" demeyecek.
Varsa yoksa tek suçlu: Müteahhit!
O
işi kontrol edip, "tamamdır" diyerek teslim alan ve üç yıldan beri o
tesisleri işleten (daha doğrusu işletmeyen) idare sütten çıkmış ak kaşık
gibi masum!
Müteahhidin arkası kalın değilse bütün fatura ona
kesilecek! Şayet müteahhit dişli çıkarsa, idare, suçluyu bulup
çıkarmakta hiç zorlanmayacaktır:
Çünkü suçlu; bekçi!
Hep böyle olmuyor mu?
Bu
tesislerin arkasındaki imza bizzat Başbakan Erdoğan'a aittir. O
olmasaydı, ne Erzurum kış oyunlarına ev sahipliği edebilirdi ne de bir
milyara yakın parayı kimse Erzurum'a harcardı.
Dün Başbakan'ın o büyük eseri, birilerinin ihmali, alçaklığı ve şerefsizliği yüzünden büyük bir ihanete uğradı.
Başbakan'ın
yerinde olsaydım eğer bugün, hemen Erzurum'a gelirdim ve bu katliamda
parmağı olan herkesten kanun önünde hesap sorardım.
O tesis
yeniden ve daha güzel bir şekilde inşa olunmaz ise, Erzurum için biten
sadece olimpiyat olmayacak, bütün irili ufaklı yarışmaları artık
unutacağız.
Bu geliyorum diyerek gelen bir kazadır. Bu yüzden kimse sakın faturayı Allah'a kesmeye kalkmasın.
Sıradan
bir bekçi heyelanın geldiğini bir yıl önce görüyor, ama o tesis
sayesinde türlü saltanatlar sürdüren dangozlar ve alçaklar göremiyor.
Yazıklar olsun, yazıklar olsun...