Türkiye genelinde olduğu gibi Erzurum'da da kaymakamlıklar, tarım ve
hayvancılığın gelişmesi için köylülere kooperatif aracılığıyla hibe
kredileri veriyor.
Bu kapsamda Pasinler Kaymakamlığı da ilçeye
bağlı 15 köydeki tarım kooperatifine SYDV aracılığı ile hibe kredisi
verdi. Buraya kadar her şey normal; ancak kredi tarihinden neredeyse
iki yıl sonra Pasinler'e atanan Kaymakam Ali Ada yaptığı incelemede,
normal olmayan bir durum saptıyor.
Uyanık bir kooperatif başkanı,geçersiz bir evrakla kaymakamlığın hesabından tam 35 bin lira fazla
para çekmiş. Normal koşullarda o geçersiz evrakla bankanın para ödeme
ihtimali sıfır... Fakat nasıl oluyorsa oluyor, banka görevlileri her
defasında geçersiz olduğunu bildikleri evrakla ödeme yapıyor. Zaten
kaymakamı da hayrete düşüren durum bu oluyor. Kaymakam meseleyi iyice
kurcalamaya başlıyor, bir kamu bankası nasıl oluyor da ıslak imzalı
belge olmadığı halde, uyanık kooperatif başkanına 35 bin lira
ödeyebiliyor?
SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU
Yapılan işlemin
hukuka aykırı olduğunu saptayan Kaymakam Ali Ada, hem ilgili kooperatif
başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, hem de ödeme yapan banka görevlileri
hakkında ilçe savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Çünkü evrakta
sahtekârlık yapılarak devlet açıkça dolandırılmış. Bu durumda,
savcılığın taraflar hakkında sahtekârlıktan soruşturma açması ve ilgili
kamu bankasından da kaymakamlığın uğradığı zararın telafi edilmesi
gerekiyordu. Ancak Pasinler Adliyesi'nde tam tersi bir durum oldu.
SAVCILIK TAKİPSİZLİK VERDİ
İlgili
kamu bankasının genel müdürlüğünün "...suç bizde bu evrakla öyle bir
ödeme yapmamamız gerekirken, ne yazık ki o paraları ödemişiz.
Dolayısıyla Pasinler Kaymakamlığı'nın zararı tarafımızca karşılanacak,
ayrıca ilgili memurlar hakkında görevlerini kötüye kullanmaktan
soruşturma başlatılacaktır" mealinde bir açıklaması olmasına rağmen,
Pasinler savcısı dosyaya takipsizlik kararı veriyor. Yani diyor ki,
ortada iddia ettiğiniz gibi bir suça rastlanılmamıştır.
BU KARARIN VERİLMESİNDE KÖYÜN ADI MI ETKİLİ OLDU?
Geçersiz
bir evrakla, kamunun ya da özel sektörün hesabından tam üç defa para
çekmek, en hafif şekliyle görevi kötüye kullanmak ya da güveni suistimal
etmek olmasına karşın, savcı "ortada bir suç yok" deyip takipsizlik
kararı verince, bu kez herkesin ilgisi o olaya odaklanıyor:
"Bu denli aleni bir suç karşısında, savcı o kooperatif yönetimini niye korudu?"
Banka
genel müdürlüğü diyor ki, "evet ortada bir suç var, bizim memurlarımız
ödememeleri gereken bir parayı usulsüz bir şekilde ödemişler."
Kaymakamlık
ise zaten başından beri kendisinin dolandırıldığını iddia ediyor ve
bunu ispatlamak adına da adliyeye belge sunuyor. Bu arada kooperatif
başkanı da tam üç defa farklı tarihlerde para aldığını kabul ediyor. O
günlerde ilçede herkesin fikir birliği ederek, bu meseleyle ilgili
yaptığı yorum şu:
"Evrakta o köyün ve faturada o ismin yazılı olduğu sürece, savcı dava açamaz."
PASİNLER SAVCISININ TAKİPSİZLİK VERDİĞİ AYNI DOSYA İÇİN ERZURUM ADLİYESİ'NDE DAVA AÇILDI
Kaymakam
Ali Ada, gelişmelere ilgisiz kalmıyor. Savcılığın takipsizlik kararı
karşısında yasal süreci işletiyor ve kaymakamlık hesabından haksız yere
35 bin lira çeken kooperatif başkanı için Erzurum Adliyesi'nin kapısını
çalıyor. Ve sonunda halen devam etmekte olan bir dava açılıyor. Yargı
süreci nasıl sonuçlanır bilinmez ancak ilgili kamu bankasının
usulsüzlüğü kabul etmesi ve ödeme yapılan evrakın da tamamen geçersiz
bir kâğıt parçası olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, çıkacak
karar konusunda az çok bir fikir sahibi olabiliriz.
GELELİM ESAS MESELEYE
Pasinler
Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Müdürlüğü'nün hesabından
haksız yere 35 bin lira çeken o kooperatif başkanı hangi köylü ve
faturadaki isim ne?
Bugünkü konjöktüre göre, o köyün de şirketin de adı hayli sansasyon yaratacak türden.
Zira köyün adı: Korucuk, faturadaki şirketin unvanı da Gülen...
Kooperatif Başkanının ismi ise, Mükremin Avcı...
Savcının
takipsizlik kararının arkasında, nasıl bir ölçü olduğunu bilemeyiz.
Ancak şu kadarını peşinen söylemek gerekir: Bu meselenin cemaatle bir
bağı yoktur. Kişisel kanaatime göre savcı, paralel yapıya yakın bir
isimdi ve önüne gelen o suç duyurusunda, Korucuk ve Gülen isimlerini
görünce, adeta durumdan vazife çıkardı. Kendince bu isimlerin, böyle
kötü bir davayla yan yana gelmesini istemedi. Bu sebeple de altına
üstüne bakmadan takipsizlik kararı verdi.
Yani isimler, hukukun önüne geçmiş oldu.
Bu da Türkiye için hiç de yadırganacak bir durum değildir.
Zira bu şehirde daha geçen hafta, paralelci polisler yüzünden savcı, hakimi tehdit etmişti.
Korucuk
ve Gülen isimlerinin geçtiği bir suç duyurusunun peşinen takipsizlikle
sonuçlanması, aslında hukuk sisteminin nasıl bir hal aldığını göstermesi
bakımından çok manidardır.