Yıllar öncesinden tanırdım. Evliliğimin ilk yıllarında o semtte oturduğum zamanlar kahvehanede filan sohbet etmişliğim vardı. Uzun zamandır görmediğim biriydi.. Cana yakın, yürekli ve de serbest meslek sahibi, dar gelirli bir ağabeyimdi. Onunla karşılaştım bayrama bir kaç gün kala.. Önünde ağaçların olduğu ve işyerlerinin bulunduğu, oldukça da işlek bir yerde. Oradaki işyerilerinin önüne konulan taburelerden birisine ben,diğerine de o oturmuştu. Doğru dürüst bir iki kelam etmeden, bana 'güveç'için et alıp almadığımı sordu. Ben de zahmetli iştir diye o tür şeylerle uğraşamayacağımı belirttim ama bunu niye sorduğunu da doğrusu merak ettim. Satmayı arzuladığı etini övmeyi de ihmal etmiyordu.. ''Hayırdır?'' dedim. O da, çok iyi güveçlik eti bulunduğunu, son derece de uygun bir fiyata bir-iki kilo verebileceğini belirtti. Şaşırmıştım! Çünkü bu kişi bildiğim kadarıyla kasap filan değildi! Sonrasında bana satmak istediği eti gösterince şaşkınlığım bir kat daha artmıştı! Hatta ne şaşkınlığı, resmen şok olmuştum, şok!
***
Eliyle işaret ettiği yer bir ağaçtı! Ve ağacın dalına asılan yerde dev bir kesilmiş koyun gövdesi vardı! Yüzlerce insanın yaya veya araçla gelip geçtiği yerdi burası ve açıktan kaçak et satışı yapılıyordu! Hani biz genelde Mahallebaşı civarında filan satılır sanırdık ama gördüm ki şehrin hem de göbeğinde bu işler yapılıyor! En küçük bir zabıta, Gıda Kontrol görevlisi korkusu olmaksızın, korkusuzca ve de pervasızca!..
***
Heyhat! Bayramın hemen öncesi yaşadığım bu manzarayla bugün de karşılaşıyorum! Bu da yine bir Yakutiye bölgesinde, insan yoğunluğunun olduğu bir yer.. Bir arkadaşımı bayram ziyaretine gittiğimde bu manzarayla rastlaşıyorum. Koca bir kesilmiş hayvan gövdesi, açıktan satılıyor.. Sağlıklı mı, sağlıksız mı kimsenin umrunda değil! Umrunda değil diyorum, çünkü o koca gövde göz açıp kapayıncaya kadar satılıyor! Bir nevi tipik 'alan razı, satan razı' durumu yani! Ne yalan söyleyeyim. Resim çekmek istiyorum ama sonra vazgeçiyorum. Eli baltalı, satırlı adamlardan tırsıyorum! Kaldı ki,değmez de zaten! İyiki de tırsıyorum!
***
Son sözüm şu: Parti bitti artık beyler! Bir Ramazan boyunca işinizi gücünüzü bırakıp, Ramazan etkinliklerinize ve yeniden adaylık için ilçe gezilerine konsantre oldunuz! Titreyin ve kendinize gelin! Elemanlarınızın oruçlarını uykuya tutturmuş olabilirsiniz, ama bu işleri akışına bırakmamasınız! Artık asli işinize dönün! Biraz da bu işlere baksanız hiç fena olmayacak!
***
NOT: Bayramın üçüncü günü olduğu halde dolaştığım fırınları kapalı olduğunu, millete bu fırıncı esnafın 3 gün bayat ekmeğe zorladığını konu alan yazıma lehte, aleyhte çok yorum geldiğini görüyorum. Aleyhte yorumları genelde ard niyetli, belden aşağılı ve de biraz 'küstahça'bulduğumu söylemeliyim. Ben, sıcak ekmek veya karnımın doyması olarak bakmadım olaya! Çok severim zaten, makarna ile idare ettim, çıktım o işin içinden! Ama asıl dediğim bu şehir Büyükşehir ise o şehirde üç gün fırınların kapalı olmaması gerektiğiydi! Anladım ki Büyükşehir olmak kadar Büyükşehirli olmak da bayağı bir zor zenaatmış! Ben o yorumlardan genelde bunu anladım.