Ankara Meteoroloji Mühendisleri Odasının 10 yıl önce düzenlediği Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye konulu sempozyumundan çıkan sonuç neydi biliyor musunuz?
2050-2100 yılına kadar kış sıcaklıkları 2,5-3 derece artacak, kar kalınlıklarında 20 santimetreye varan azalmalar görülecek
İsviçre kar örtüsünün yarısını, Avrupa ülkeleri neredeyse tamamını kaybedecek
Ülkemizdeki kayak merkezleri iklim değişikliği nedeniyle risk altında olmasına rağmen büyük çoğunluğu rakiplerine göre avantajlı durumdadır. Bu noktada özellikle Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Palandöken ve Sarıkamış gibi merkezlerin rakiplerine oranla daha avantajlı konumda olduğu düşünülmektedir
Ama
Ama!
Aması şu: İklim değişikliği, kar sezonunu ve kar kalınlıklarını azaltacağı için kış turizmini ciddi şekilde tehdit etmektedir. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltabilmek için yapılması gerekenler sera gazı emisyonlarının azaltılması (mitigation) ve değişecek olan yeni koşullara sektörün adapte edilmesidir. Turizm sektöründeki emisyonlar, tesislerden ve özellikle de ulaşımdan kaynaklıdır. Kayak tesislerindeki enerji tasarrufunun sağlanması, alternatif enerji kaynaklarının kullanımı, ısı izolasyonunun yapılması ve toplu taşımacılığı kullanılmayı gibi önlemler sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olacaktır.
Biz ne yapıyoruz? Daha şimdiden ayağımıza sıkıyoruz, Palandökeni ellerimizle yok ediyoruz.
Neden mi?
Bakın şu fotoğrafa
Tam bir keşmekeşlik. Yapı desen biz de, trafik desen biz de!
Bırakın eteklerini villalarla doldurmayı, pistlere bile yayılır olduk.
Hadi şuraya bir karakol, hadi şuraya bir otel, hadi şuraya kafeterya, hadi şuraya bunu, hadi şuraya şunu
Mahvetmediğimiz yeri kalmadı Palandökenin!
Ha bir yer kalmıştı Ejder Pisti. Onu da herşeyin en iyisini bilen (!) Hasan Sağlam katletti. Katliamını gözlerimizin içine baka baka anlattığı toplantıda Vali Bey son noktayı koydu: Artık olan olmuş
Evet, olan oldu Ejderi unuttuk gitti!
Peki, KUDAKAnın hazırladığı Palandöken Kış Turizm Merkezi Yaşam Alanı projesine ne diyelim? Elime geçen 6 sayfalık taslak planı bir çırpıda okudum. Alelacele hazırlandığı her halinden belli olan taslak planda aynen şu yazıyor: Yaşam merkezinin Palandöken Dağında yaklaşık 500 dönüm alanda yapılması tasarlanmaktadır
Unutmadan yaşam merkezinde olanları özetle sıralayayım: 4 Otel, 5 Butik Otel, plaza ve sergin kompleksi, ticari birimler, amfi tiyatro
Ve daha bir sürü şey.
Şaka gibi!
Ancak şaka değil! Adamlar projeyi bile çizmiş, göz göre Palandökenin dibine bu yaşam merkezini kurma derdine düşmüşler.
Bakın yukarıdaki satırlara uzmanların ortaya koyduğu iklim değişikliğinden bahsettik. Avrupalılar son birkaç yıldır kayak merkezlerindeki tüm yapılaşmayı ortadan kaldırıyorlar ki süreci uzatsınlar.
Biz ne yapıyoruz? Dibine dibine, içine içine dalıyoruz Palandökenin.
El insaf
Bu projeyi hazırlayan hiç mi meteorolojik verilerden yararlanmadı? Hiç mi merak edip, Arkadaş biz bunu yapıyoruz ama bundan 30 yıl sonra bu dağın durumu ne olur? diye düşünmedi.
Düşünmemiş!
Zaten bazı düşünemeyenler yüzünden Palandöken bu hale gelmedi mi?
Bugün de düşünemeyenlerin eline mi kalsın Palandöken, geleceğinden mi olsun bu şehir?
Şimdi birileri hoplayıp, zıplayacak yazının altına, Vatan haini, yatırıma karşı mesajları gönderecek. Tabi zahmet edip iki satır rapor okumadığınız için bu yorumları daha şimdiden o kıt aklınızdan geçiriyor olabilirsiniz.
O birilerinin anlayacağı dilden yazayım.
Belediyesi, acentacısı, turizimcisi, DAPı, KUDAKAsı umurumda değil! Kim ne yapıyorsa yapsın ama Palandökenden uzağa yapsın.
O doğallığa dokunmasın, el sürmesin.
Karın içine girip pistlere bulaşmasın. Bugün var olan trafik rezaletini daha da artırmasın.
Yaşam alanı diye katliam yapmasın, Palandökeni ısıtmasın.
Anladınız mı?
Hala anlamadıysanız, bir zahmet şu sizler için özetlediğim uzman görüşüne bir göz atın.
-İklim değişikliğine bağlı olarak gelecekte ortalama sıcaklıkların artması ve kış yağışlarının azalması kış turizm faaliyetlerini olumsuz etkileyecektir.
-Kış yağışlarının azalması ile kar sezonu kısalacak ve kar kalınlıkları da azalacaktır. Böylelikle düşük rakımlı kayak
tesisleri er ya da geç sektörden çekilmek durumunda kalacaklardır.
-Daha yüksekte kalan turizm merkezleri ise ancak uygun adaptasyon yöntemleri ile varlıklarını sürdürebileceklerdir. -Yapay kar üretilmesi, pist eğimlerinin yeniden tasarlanması, kayak merkezlerinin daha yüksek yerlere taşınması veya kar bağımlılığı olmayan diğer aktivitelerin geliştirilmesi uygun adaptasyon yöntemleri arasında sayılabilir.
-Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri gözlenmeden turizm sektörünün yapması gerekenin sera gazı emisyonlarını azaltmak olduğudur.