Özer Ayık iyi ki konuştu...

Konaklı'daki talihsiz kazadan sonra gördük ki, bu ülkede nasıl ki sabahtan erken uyanan herkes futbol yorumcusu oluyorsa, "medya ahkamcıları"nın tamamı da aynı zamanda kayak otoritesiymiş!

Ve ne yazık ki bu vesileyle başka bir gerçekle daha yüzleştik: Medya bülbüllerinin bir kısmı şuur altlarında Erzurum düşmanlığı besliyor.

Adamlar elim kazaya dair zerre kadar bilgi sahibi olmadan, anında fikir sahibi oldular ve vur abalıya gitsin yaptılar.Kayak Federasyonu ise zaten en baş günah keçisi oldu!

Kimileri fırsat bu fırsat diyerek, Erzurum'a bindirirken, bazıları da kurdun dumanlı havayı sevmesi misali Kayak Federasyonu'nu linç etmeye kalktı.

Oysa gerçek bambaşka...…

Evet; 17 yaşında gelecek vadeden milli sporcumuz Aslı Nemutlu, hepimizi derinden üzen bir kaza sonucu öldü.

Bu değişmez bir yazgı.

Fakat bu kızımızın ölümü üzerinden, hesap görülmek istenmesi, en az olayın kendisi kadar acı oldu.

Dün bütün gerçekler ortaya çıktı.

Meraklısı isterse, hem kazanın nasıl meydana geldiğini, hem de bu kazada illa da bir sorumlu aramak gerekirse kimin sorumlu olup olmadığını artık öğrenebilir.

Kayak Federasyonu Başkanı Dr. Özer Ayık, bir yanına Erzurum Kayak Kulübü Başkanı Mustafa Efendioğlu'nu, diğer yanına da dünya çapında bir kayak otoritesi olan Kayak Federasyonu Genel Sekreteri Muhtar Kurt'u ve önde gelen bir kayak hocası Ahmet Demir'i alarak, basının karşısına çıktı.

Son derece üzgündü; konuşurken kelimeler boğazına düğümleniyordu ve hayatının en çetin basın toplantısını yapıyordu. Buna rağmen büyük bir soğukkanlılık içinde, önce olayın seyrini ve evrensel ölçülerde kayak sporunun ana ilkelerini anlattı.

Ne kimseyi suçladı, ne de popülizm yaptı.

Basının karşısına öyle donanımlı çıkmıştı ki, elinde dünyanın en önde gelen kayak merkezlerindeki kaza istatistikleri de vardı, teknik donatıyı anlatan görseller de...…

Ve medyada ahkam kesenlerin ısrarla tekrarladıkları bir yanlışı düzeltti:

Aslı Nemutlu, o gün Konaklı'da ne Kayak Federasyonu'nun düzenlediği bir yarış için bulunuyordu, ne de kayak milli takımının antramanı için oradaydı. Talihsiz Aslı, münferit olarak idman yapmak için Konaklı'daydı. Dolayısıyla bu durum, kurumları otomatikman devre dışı bırakıyor.

Olay gününden itibaren etrafta öyle bir bilgi kirliliği var ki, sapla saman birbirine karışmış durumda.

Elbette ki böyle bir kazanın yaşanmasını istemezdi ama neylersiniz ki, kayak sporunun yapıldığı her yerde, hem de şöhreti Erzurum'u yüze katlayacak çok daha gelişmiş merkezlerde bile, ölümle sonuçlanan kazalar oluyor. Özer Ayık'ın verdiği bilgiye göre, alp disiplininde yani Aslı kızımızın antraman yaptığı branşta, her 100 sporcudan 28'i kazara sonucu yaralanıyor veya ölüyor.

Geçen yıl Kanada'da kış olimpiyatları sırasında kızak sporu yapan bir sporcu, yarışma sırasında kaza geçirdi ve öldü. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün; lakin mesele bu değil...…

Sporun her branşında belli bir risk var. Bütün mesele, her hangi bir sporcu kaza geçirdiğinde, ilgili birimlerin gerekli önlemleri önceden alıp almadığıdır.

Dünkü toplantı sırasında öğreniyoruz ki, Konaklı'daki elim kazada kimsenin bir ihmali veya kusuru yok.

Aynı anda yüzlerce sporcu ve kayak severin kullandığı bir pistte bir kaza oluyor ve Aslı, kayağının ayağından fırlaması sonucu, dengesini yitirip başının üstüne düşüyor. Ve ne yazık ki o sırada boynu kırılıyor. Sonra sürüklenerek, kar perdesi diye tabir edilen tahta bariyerlere çarpıyor.

Dr. Özer Ayık dün o tahta bariyerleri veya gerçek adıyla kar perdelerini de anlattı. Hani bazıları ekranlarda ahkam kesiyordu ya, "Niçin o bariyer plastikten değil" diye...…

Meğerse dünyanın her yerinde, yani kayak yapılan her merkezde o kar perdeleri ağaçtan olurmuş. Ve kar perdelerinin görevi de güvenlik önlemi almak değil. Çünkü pistlerde, tordan yapılan bir de güvenlik ağları var.

Konaklı'da olması gerektiği gibi hem kar perdeleri var, hem de güvenlik ağı...…

Kar perdesinin görevi, kar tanelerinin rüzgar marifetiyle kayak yapılan piste dolmasını engellemek. Güvenlik ağının amacı ise, sporcunun pisten kayıp çıkması halinde her hangi bir yere çarpmasını engellemektir.

Hiçbir gerekçe, Aslı Nemutlu'nun kaza sonucu ölmesini sevimli veya haklı kılmıyor.

Bu işin başka bir cephesidir.

Fakat bir kazadan hareketle, bir şehre haksız yere hücum edip, bir federasyonu da linç etmeye çalışmak ne ahlakidir, ne de akla uygundur.

Zaten olayla ilgili olarak hem savcılık, hem de ilgili bakanlık soruşturma başlatmış durumda.

Kim ne anlatırsa anlatsın bu saatten sonra hikaye...… Neyin nasıl olduğunu bu soruşturmaların neticesinde göreceğiz.

Şimdi eldeki bilgiler ve yapılan teknik açıklamalardan yola çıkarak, şunu söylüyoruz:

Ortada vahim bir kaza var ve bu kazanın sonunda genç bir sporcu hayatını kaybetti. Ancak bu kaza, yer yüzünde ilk kez Erzurum'da meydana gelmiş değil.

Özer Ayık'ın da verdiği örnekte olduğu gibi, insanlar denizde yüzerken de boğuluyor, dağa tırmanırken de düşüp ölüyor. Bu da öyle bir şey...…

Pist, tescilli bir pist...…Aslı ise adı üstünde milli bir kayakçı...…

Yani kayak yapılması yasak bir yerde, aceminin biri kayarken ölmüş değil.

Kaldı ki yüzlerce milyon harcanarak yeniden kurulan Konaklı gibi taptaze bir kayak merkezinde, kim niçin gerekli önlemleri almamış olsun ki?

Daha birkaç ay evvel aynı yerde uluslararası yarışmalar yapılmış ve kimse şurası eksik, burası yetersiz diye, bir tespitte bulunmamış. Ve o büyük müsabakadan sonra da, yine aynı yerde onlarca yarış ve yüzlerce antrenman yapıldı.

Kayak öyle bir spor ki, misal; bir tenis gibi değil. Tehlike oranı çok daha yüksek...…

Aslı'nın başına gelen de, bu sporun içindeki muhtemel bir gerçekti.

O gün Aslı değil de, orada kayak yapan başka sporcular veya bir turist de aynı akıbete uğrayabilirdi.

Çünkü "ayaktan kayak fırlaması" diye tabir edilen bir durum, bu sporun içinde her zaman olabilecek bir kaza türü...…

Birileri sırf Erzurum'a bindirmek için Aslı'nın ölümünü fırsat olarak kullandı. Fakat öyle bir çağda yaşıyoruz ki, günümüz yalanları anında ortaya çıkıyor.

D
ün Özer Ayık yaptığı basın toplantısıyla bunu gösterdi. 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.