SiyasetHaber Girişi : 22 Ekim 2018 12:45

'Ortak aday kaybettirebilir'

'Ortak aday kaybettirebilir'
AK Partili Bülent Turan MHP ile ittifak hesaplarını değelendirdi: Masa başında iki parti anlaşıp ‘ortak aday çıkaracak’ dendiğinde iki partinin tüm seçmeni aynı adaya oy vermeyebilir.
Erzurumajans-Çanakkale Milletvekili ve AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, sıcak siyaset gündemindeki gelişmelerin yanı sıra, yolunun 12 yaşında kesiştiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaşadığı ilginç diyaloglardan, çocukları ile olan ilişkisine kadar siyaset dışındaki hayatına ilişkin samimi açıklamalar yaptı. Turan'ın Türkiye Gazetesi'nin sorularına verdiği cevaplar şöyle:

NEŞET ERTAŞ ÖRNEĞİ

Siyasetçilerin, siyaset dışında bir hayatları var mı? Siyasete girmek bir anlamda, özel hayattan da fedakârlık anlamına geliyor…

Siyasette hep şu örneği veririm. Neşet Ertaş'a ‘Yeni türküler neden sizinki kadar kalıcı değil' diye soruyorlar. O da, ‘Biz çekmediğimiz derdin türküsünü söylemeyiz' cevabını veriyor. Siyaset fedakârlık gerektirir. Ayrıca hasbi olacaksın. Çünkü hesabi yaklaşımlar, bu partiye de Cumhurbaşkanına da zarar verir.

BABAMIN İŞİ TOPLANTI YAPMAK

Aile hayatınız bu tempodan nasıl etkileniyor. İkizleriniz var. Çocuklar bu yoğunluğa tepki göstermiyor mu?

Ben üç erkek çocuk babasıyım. İkizler büyüdü artık. Üçüncüsü bir buçuk yaşında. Zamanımızdan, sağlığımızdan, hayatımızdan, ailemizden kaybediyoruz. Ama siyasetçilerin en büyük bedeli, ailesine yeteri kadar zaman ayıramamasıdır. Gün geliyor, çocuklar telefon açıp ağlıyor ‘Özledik baba' diye. Bir gün öğretmeni anlatmıştı. Okulda baba meslekleri konuşulurken, benim oğlum ‘Babamın mesleği toplantı yapmak' cevabını vermiş.

İKİZ BABASI OLMAK

İkizleri birbirine karıştırmıyor musunuz?

Çocukken daha çok karıştırıyordum. Aslında hâlen karıştırdığım zamanlar oluyor. Hepsinin bir zorluğu var ama ikiz babası olmak ayrı bir bereket. Hatta, Sayın Cumhurbaşkanımız, kongreden sonra MKYK toplantısında üyelere kaç çocuğunuz var diye sorunca, bana sıra geldiğinde ( 3 çocuk konusunda) ‘Sen ikizlerle arayı kapattın' demişti.

Cumhurbaşkanı ile yolunuz nasıl kesişti?

12 yaşında Millî Gençlik Vakfının okul başkanıyken, Cumhurbaşkanımızı tanıdım. O günden beri de aynı yolda yürüyorum.

BABA-OĞUL İLİŞKİSİ

Aranızda bir baba-oğul ilişkisi varmış gibi duruyorsunuz, size takılıyor, size kızıyor…

Biz Cumhurbaşkanımızı, genel başkanın ötesinde, bir lider olarak görüyoruz. Seviyoruz ve sayıyoruz. Cumhurbaşkanı da bizi uzun yıllardan beri tanıdığından olsa gerek takıldığı oluyor. Mesela, bir keresinde MYK'da, o dönem Binali Bey de Başbakan. Yapı olarak da hızlı konuşurum ben. Biraz hızlı ve uzun konuşunca hemen araya girip Cumhurbaşkanımız, ‘Ya bi dur biraz slowly slowly (Yavaş)' dedi. Bunun üzerine ben ‘İşimiz çok o sebeple hızlı konuşuyorum' deyince, bu sefer, yapısı itibarıyla yavaş konuşan Binali Bey araya girdi ve “Ne yani, bizim işimiz yok mu” diye espri yapmıştı. Herkes kahkahaya boğulmuştu. Bir başka örnek, bu hafta Biga teşkilatı gelmişti, bir çerçeve yaptırmışlar, Cumhurbaşkanımıza hediye etmek için. Ama çerçeve düşmüş ve çatlamış kalabalıkta. Benim hiç günahım yok. Ama Sayın Cumhurbaşkanı döndü bana, ‘Niye kırdın bunu' diye fırça attı. Sever böyle takılmaları.

HALK HESABİ İŞLERE İZİN VERMEZ

Yerel seçimlerde MHP ile nasıl bir iş birliği olacak?

Bunun zorlukları var. Çünkü, bazı illerde yerel seçimlerde MHP ili almış ama genelde 5'inci parti olmuş. Ya da AK Parti belediyeyi almış ama genel seçimlerde daha az oy almış. Dolayısıyla burada hangi partinin önde olacağı, hangi kriterin dikkate alınacağı gibi çok farklı konular var. Aynı şekilde halk, siyasette hesabi işlere izin vermez. Masa başında iki parti anlaşıp ‘ortak aday çıkaracak' dendiğinde iki partinin tüm seçmeni aynı adaya oy vermeyebilir. Aksine daha da olumsuz bir sonuç çıkabilir ve seçmenin kaçma ihtimali gündeme gelir. O nedenle masa başı hesaplar yerine toplumsal ilişki ve tabansal bir yolun daha kıymetli olduğu kanaatindeyiz. Toplum irfanı ve toplum vicdanı bu ittifakı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

'ERDOĞAN TEK KARAR VERİCİ' YORUMU HAKSIZLIK!

17 yılı geride bıraktık. Eğer genel başkanımız istişare yapmazsa, ekibine güvenmezse biz bugünlere gelemezdik. Ben MYK üyesiyim. Genel başkanımızın MYK'daki tavrına, tarzına, saatlerce bizleri nasıl sabırla dinlediğine en yakın şahitlik eden insanlardan biriyim. O nedenle bu yorumlar büyük bir haksızlık genel başkanımıza. Yapılan tartışmalar ile birlikte karar değiştirdiğine yönelik bir sürü örnek verebilirim size. Genel Başkanımız iletişime çok açık bir insan. Her şeye onun karar verdiği ithamı çok haksızdır. Hiçbir zaman kendi fikrinde ısrarcı olmaz. MYK'da tartışılır. Hatta çoğu zaman gayriresmî oylama bile yapar. Farklı görüşler ortaya çıktığı zaman hemen oylamaya başvurur ve çıkan sonuç alınan karar olur.

YERELDE BÜYÜK DEĞİŞİM OLACAK

Belediye başkanlarının büyük bölümünün değişeceği iddiaları var…

AK Parti'yi kıymetli kılan en temel özelliklerinden biri kurulduğu günden beri, bu dönüşümü ve değişimi sağlamasıdır. Hemen hemen her seçimde milletvekillerinin yüzde 50-60'ının değişmesi söz konusu. Tabii ki belediye başkanlarımızda da değişiklik olacaktır. Ancak, bu seçimlerde çok daha fazla olacaktır. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi halkımızın değişik gerekçelerle değişim beklentisi var. İkincisi ise 3 dönemlik belediye başkanlarımız var. Ben üç dönem belediye başkanlarımızın mutlaka genel merkezle görüşerek aday olmamalarını tavsiye ederim. AK Parti hiç kimsenin babasının malı değil, hiç kimse olmazsa olmaz değil. Bizim bir tane olmazsa olmazımız var o da genel başkanımız.

Milletvekillerinden belediye başkanı adayı çıkar mı?

AK Parti kurulduğundan bu yana, Meclis'te ve komisyonlarda sayısal sıkıntı yaşamadı. Ama komisyonlarda ve Meclis'te şimdi salt çoğunluğu sağlayamadığımızdan dolayı muhtemel riskler olabilir. O yüzden mevcut milletvekillerinin adaylık konusu, eskiden olduğu gibi çok kolay olmayacaktır. Dünyanın sonu da değil, ama bir iki istisna olabilir.

BABA SEN ÖLMEDİN Mİ?

15 Temmuz yaşandığında ben çocuklarla Çanakkale'deydim. Sonrasında gündüz Ankara'ya gelip, akşam da demokrasi nöbetleri için Çanakkale'ye dönüyordum ve çocukları göremiyordum. Bir hafta sürdü bu durum. Bir haftanın bitiminde, sabaha karşı çocukların yanına gittim ve ikizlerin yanına uzandım. Ömer, gözünü açtığında, boynuma sarılmasını bekledim ama yüzüme boş boş bakıp ‘Baba sen ölmedin mi' dedi. (Gözleri dolarak anlatıyor) Bu tepkisini hiç unutmayacağım. Hâlen çok ağır yaşıyorum bu duyguyu aklıma geldikçe.  
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.