“Dünya borsası diye bir şey olsaydı, hiç düşünmeden Türkiye’nin hisse senetlerini satın alırdım” Bu sözler, ne bir politikacıya ne de hükümete yakın duran bir işadamına ait
“Dünya borsası diye bir şey olsaydı, hiç düşünmeden Türkiye’nin hisse senetlerini satın alırdım”
Bu sözler, ne bir politikacıya ne de hükümete yakın duran bir işadamına ait…
Bu iddialı ve bir o kadar da çarpıcı sözlerin sahibine, rekabet stratejisinin sihirbazı” diyorlar…
Adı Michael E. Porter…
Yazdığı kitapları, makaleleri ve çeşitli ülkelere verdiği danışmanlık hizmetleri ile tüm dünya çapında büyük bir üne sahip; aynı zamanda Harvard’ta ekonomi profesörü…
Michael E. Porter, Turkcell’in çok özel davetlisi olarak İstanbul’a gelmişti.
“İştcell Liderler Konferansı serisinin bu yıl ki konuğu Prof. Porter’di…
Daha önce Bay Porter’in adını çok duymuş hatta, rekabet dünyası ile ilgili bir iki makalesini de okumuştum. Ama ilk defa bu ekonomi dehasını yakında dinleme fırsatı buldum; hatta tanıştırıldım da…
İstanbul Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen konferansa davetli olan kişiler arasında bendeniz de vardım. En seçkin işadamları ve dev şirketlerin birinci derecedeki yöneticileri, Michael E. Porter’i dinlemek için, sabah dokuzda salonu hınca hınç doldurmuşlardı.
Çünkü Bay Porter’in Türkiye’ye gelmiş olmasını çok büyük bir imkan olarak görüyorlardı.
Turkcell Genel Müdürü Sayın Süreyya Ciliv, açış konuşmasında Porter’i takdim ederken, “Ben Harvard’a okurken, kendisinden ders alabilmiş çok şanslı birkaç öğrenciden biriydim” dedi ve ekledi:
“Geçen Yıl Davos’ta karşılaştık, bu fırsatı kaçıramazdım. Hemen kıymetli hocamı Türkiye’ye davet ettim. O da çok büyük bir fedakarlıkta bulunarak, bugün aramızda oldu.”
Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinin çok şöhretli genel müdürü yani Sayın Ciliv, bir profesörü bu kadar çok övdü diye, o profesör ondan ötürü önemli değil; gerçekten dünya çapında bir marka adam…
Avrupa’da bir çok ülkeye ve dünya çapındaki dev şirketlere rekabet ve strateji konularında yol gösteriyor, danışmanlık hizmeti sunuyor.
Böyle bir isim iki saati aşkın süren konferansının ilk bölümünde büyük işadamlarına ve markalaşmış şirketlere hitap etti. Misal onlara şöyle seslendi:
“Büyük olmak, pazarda payın çoğuna sahip olmak anlamına gelmez. Büyük olmak strateji sahibi olmaktır ve uzun vadeli istikrarın yanı sıra sağlam bir karlılıktır.”
Prof. Porter, konuşmasının ikinci bölümünü ise, belli ki aylar süren titiz bir çalışmanın ürünü olan Türkiye üzerine ayırmıştı. Türkiye’nin yakın, orta ve uzun vadede radikal değişikliklere gitmesi gerektiğini birkaç defa vurguladıktan sonra, “Türkiye gelecek vaat eden bir ülkedir. Ve bir çok ülke var ki, Türkiye’nin yerinde olmak için neler vermezdi. Şayet dünya borsası diye bir şey olsaydı ben orada Türkiye’nin hisse senetlerini gözümü kırpmadan alırdım. Çünkü bu ülkenin yarınları aydınlık görünüyor. Üstelik ekonominiz bazı açmazlara rağmen fena durumda değil. İstikrar var, güven var, samimiyet var… Fakat daha çok çalışmanız ve yeni stratejiler üretmeniz lazım. Siz işadamları devletinize çok yardımcı olmanız gerekir” dedi.
Prof. Dr. Michael E. Porter’in bendeniz için, konuşmasının en can alıcı noktası ise, Erzurum’dan söz etmesi oldu. Turkcell’in doğru hedeflere koştuğunu örneklerle anlatırken, “Bakınız Turkcell çok cesurca davrandı ve rakiplerinin aklına dahi gelmeyen bir yatırımı Doğu’da Erzurum’a yaptı. Yüzlerce çalışanı olan bir çağrı merkezi kurdu Erzurum’a… Öğrencim Ciliv’i bu akıllıca atağından ötürü kutluyorum. Strateji ve vizyon budur işte… Başkasının yapmaya cesaret edemediği bir şeyi yapmak ve başarmaktır. Erzurum, bu manada ders kitaplarına geçecek son derece güzel bir örnektir” şeklinde konuştu.
Biz bilmesine biliyorduk da, bu doğru yatırımın dünya çapında bir isim tarafından onaylanıp, örnek gösterilmesi son derece anlamlıdır.
Biliyorsunuz Bay Porter’in ne kimseye şirin gözükmek gibi bir derdi var, ne de gerçek olmayan şeyleri söyler… Adamın birkaç yıllık programı dolu…
Türkiye’ye geliyor, önce Türkiye’nin doğru yolda olduğunu söylüyor, ardından da Turkcell’in Erzurum’a yaptığı çağrı merkezinin ne denli isabetli olduğunu anlatıyor.
İnanın ki, Prof. Michael E. Porter’e bu sözleri kimse parayla söyletemez…