İlk tanıdığımda daha farketmiştim farklılığını. Bir çoğunda görmediğim şey vardı onda. Herşeyden önce bizden büyüktü ama bizim emsal gibi davranıyordu. İnsana yakındı bir kere. Hem dinleyen, hem de dinleten özelliklere sahipti. İyi bir dinleyici olduğu kadar, iyi de bir hatipti. İnsanı sıkmazdı hiç. En kötü anında bile gülmeyi, güldürmeyi bilirdi. Hem eğiten, hem de öğreten bir yapısı vardı. Giyimi de, kuşamı da pek yerindeydi. Temsil yeteneği üst düzeydeydi. Olması gereken yerde olmayan biriydi de aslında. Onu sakallı gördüğümü hiç hatırlamam mesela. Erzurum beyefendilerindendi ve nezaket sahibiydi. Kimseyi kırmamaya özen gösterirdi. Buram buram Erzurum kokardı. Dost adamdı. Üstelik büyükle büyük, küçükle küçüktü.. Etrafına genelde pozitif elektrik verirdi. O, Erzurum'un az olan adamlarından biriydi..
***
Hep derler ya, insan öldükten sonra kıymeti anlaşılıyor diye. Sanırım Zinnur hoca da daha çok sonraları kıymeti anlaşılacak ağabeylerimizden biriydi. Şehrin sosyal ve kültürel hayatına renk dahil eden bir güzel ağabeyimizdi. Erzurum şivesi ile yazıp söylediği şiirler, halen daha kulaklarımdadır. Zaten onunla biraraya ne zaman gelsem mutlaka yeni bir şey öğrenmişimdir. Mesajını şiirle verirken, onun bu alanda ne denli önemli bir kıymet olduğunu en azından yakından tanıyanları olarak biz bilirdik. Erzurum'un yürüyen hafızasıydı da aynı zamanda. Onu dinlerken sadece öğrenmezdik, eğitilirdik de... O, Erzurum'un hem eğiten hem de öğreten adamlarından biriydi..
***
Daha önce bir kanser illeti yakalamıştı onu. Eğildi ama düşmedi. Rabbim onu yeniden bize bağışlamıştı. Fakat bu defa da kalbiyle başı dertteydi. İşte ona yenildi. Acı haberini bu sabah öğrendiğimde bir tarafım çöktü hissettim. Zinnur hocam yoktu artık. Doğrusu sevenlerinin olduğunu biliyordum ama bu kadar olduğunu bilmiyordum. Filiz Aydemir, Derya Erkmen ve çoğu sanaldan da tanıdığım bayanlardan bile eşi, dostu varmış, onu da öğrendim bu arada. İstanbul'dan Aysun Gemalmaz mesela. Sabah haberi öğrendiğinde yıklımıştı adeta. Telefonla ararken beni, bir yandan onu anlatıyor, bir yandan da hüngür hüngür ağlıyordu. Ne yalan söyleyeyim, şaşırdım da. ''O bizim her türlü organizasyonumuzda yanımızdaydı. Bir baba gibiydi. yanında hem rahat hem de huzurlu oluyorduk'' diyordu. Anladım çok sonra. O, başına, soğuk, sıcak geçen,'halden anlayan', aramızda dolaşan bir gönül adamıydı..
***
Ne yalan söyleyeyim, en son da rahmetli Temel Aydın'ın vefatında bu kadar çok etkilenmiştim. Her ölüm erkendir gerçi ama o da çok erken aramızdan ayrıldı. Murat Balkuş'un deyimiyle 'Kara iz bırakan' adamlardandı her ikisi de. Narmanlı camiinin avlusunda cenaze namazı için toplandığımızda şöyle bir etrafıma baktım. Belki birilerine göre 'az' sayılırdı ama 'çok' gördüm ben onları! Elbette o kadar değildi dostları, tanıdıkları. Ama inanıyorum ki binlerce kalp de orada görünmüyordu belki ama, duyuyordum seslerini, atıyordu! Ve duyuyordum. Yüksek sesle de bağırıyorlardı: SENİ UNUTMAYACAĞIZ ZİNNUR HOCA.. Mekanı cennet olur inşallah. Allah rahmet eylesin. Tüm Erzurum'un başı sağolsun..
---
NOT 1: Zinnur hocanın cenaze töreninde karşılaştım Halit Yıldız müdürümle. Görevden alındıktan sonra kendisini hiç görmemiştim, veda bile edememiştik birbirimize. O vedayı yaptık aynı zamanda. Bu boş kubbede hoş bir sada bıraktığını söyledim kendisine ve yeni görevinde başarılar diledim. Gerçekten başarılı ve değerli bir Emniyet Müdürüydü. Güle güle gitsin.. Ayrıca törende MHP'li adayların tamamını görüp el sıkışırken, AK Partisi'nden sadece Büyükşehir Başkanı Ahmet Küçükler ile Aziziye'nin yeni adayı Muhammed Orhun vardı. Orhun'u ilk defa görüyordum ama tanışmak, konuşmak nasip olmadı.
NOT 2: Tüm gün Zinnur hocanın amansız ayrılığındaydı kafam. Giderek gelişmeler yüzünden moral bozucu bir hal alan siyasete bir günlük de ara vermemiz iyi de oldu. AK Partisi Büyükşehir adayı Mehmet Sekmen'den sonra Aziziye adayının da 'tepeden inme' usulüyle aday edilmesiyle ilgili yazdıklarımıza gelen yorumlar, moralimizi zaten yeterince bozuyor. Özel konuşmalarında mangalda kül bırakmayanların bu tür anlarda ses çıkarmaması, tepki koymaması, duyarsız davranması, insanın gerçekten asabını bozuyor. Sanıyorum biz 30 Mart tarihine kadar yazıp, çizeceğiz ama kötü yine biz olacağız. Yapacak bir şey yok artık. Demek ki biz daha çok kendimiz yazıp,kendimiz okuyacağız!