Başkan Küçükler döneminde belediye, otuzun üzerinde büyük otobüs satın
aldı. Fakat buna rağmen şehiriçi toplu taşımacılıkta arzulanan rahatlık
olmadı.
Şükrüpaşa, Kayakyolu, Dadaşkent, Yenişehir ve Yıldızkent
gibi yerleşim yerlerinde, otobüse binmek de inmek de hala büyük bir
çile…
Halbuki geçen bu süre içinde, ne Erzurum’un nüfusu kayda değer biçimde arttı, ne de yeni semtler kuruldu.
Yani Erzurum bildik Erzurum…
Peki
ne oldu ki, Erzurum gibi orta ölçekli bir şehirde, bir yanda halk
otobüsleri, bir yanda semt minibüsleri ve diğer tarafta da otuz
dolayında büyük otobüse rağmen, insanlar ulaşımdan yana bu kadar dertli?
Bu
sorun geçen hafta Kardelen TV’deki Soruyorum programında ele alınmıştı.
Başkan Küçükler o programda, kısa vadede çözümün yeni otobüslerden
geçtiğini belirttikten sonra, kalıcı çözümün hafif raylı sistem olduğunu
hatırlattı. Programı izleyen hemşerilerimiz hatırlayacaktır, Başkan
hafif raylı sistem için gerekli hazırlıkların tamamlanmak üzere
olduğunun altını kalınca çizdikten sonra, “Son derece kararlıyız, birkaç
yıl içinde şehrimiz hafif raylı sisteme kavuşacak” demişti.
Gerçekten
de kalıcı çözüm hafif raylı sistemden geçiyor ancak o sistem hayat
buluncaya kadar, insanların çektiği bu çileyi de en aza indirmek
gerekiyor.
İcra makamları, aynı zamanda sorun çözen mercilerdir. Dolayısıyla belediye de çözüm üretmekle mükellef bir kurum.
Erzurum’un hali ortada işte…
Sadece şehiriçi toplu taşımacılık değil, trafik genel itibarıyla problem…
Nüfusumuz hızla artmıyor ama araç sayısı öyle çoğaldı ki, mevcut yollar ihtiyaca cevap vermekten çok uzak…
Kısa
sürede yeni yollar, yeni park alanları ve yeni otoparklar açılmaz ise,
sorun daha da büyüyecek ve Erzurum’da trafik en büyük dert haline
gelecek.
Kabul edelim ki, insanların balık istifi gibi
taşınmaması için, belediyenin yeni otobüsler satın alması, son derece
isabetli bir karardı. Ama unutmayalım ki, o araçların trafikte
seyredebilmeleri için geniş caddelere ihtiyaç var. En çok da çekirdek
Erzurum dediğimiz eski şehirde…
Hakkını teslim edelim, belediye
ulaşım çilesine son vermek için çabalayıp duruyor. Yedi sekiz yıl
öncesine kadar, belediyeye ait tek bir otobüs bile yokken şimdi otuzu
aşkın büyük otobüsü var. Ama yetmiyor.
Çünkü sorun, araç sayısıyla ilgili olduğu kadar, yollarla da ilgilidir.
Cumhuriyet Caddesi’nin durumu ortada…
Eskiden
yalnızca ramazanda iftara yakın tıkanırdı trafik, şimdi neredeyse günün
her saatinde İstanbul trafiği gibi bir manzara oluşuyor.
Demek
ki, Cumhuriyet Caddesi’ne paralel büyük bir caddeye, hava su kadar
ihtiyacımız var. Aynı şekilde Gürcükapı’da, Kongre Caddesi’nde,
Yoncalık’ta ve Mahallebaşı’nda yeni yollar açılmalı…
Başkan Küçükler, bu tespite karşı çıkmıyor.
Lakin öncelik noktasında O, yeni yoldan önce yeni otobüs alınmasını tercih ediyor.
Vatandaşı minibüs ve halk otobüslerine mahkum ettirmeme açısından baktığımızda, Başkan’ın yeni otobüs kararı yanlış değil.
Çünkü belediyenin temel görevlerinden biri de, toplu taşıma hizmeti vermektir.
Özel sektör de olmalı elbette, ama aynı zamanda vatandaş tek bir seçeneğe mecbur edilmemeli…
Ankara
ve İstanbul gibi kentler bu sorunu çözeli hayli zaman oldu. Biz şimdi o
şehirlerin eskiden yaşadığı sorunu yaşıyoruz. Oysa aklın yolu bir;
Amerika’yı yeniden keşfe lüzum yok ki…
Onlar nasıl çözdüyse, biz de aynı yolu izlemeliyiz. Üstelik Erzurum’un İstanbul ve Ankara gibi nüfusu da artmıyor.
Sonuç olarak önerimiz şudur:
Belediyeler
hazır kentsel dönüşüm işine girmişken ve doğrusu hiçte fena
olmadıklarına göre, aynı zamanda yeni cadde ve sokak açılmasını da en
öncelikli mesele olarak görmeleri lazım.
Malumu ilama gerek yok manzara ortada:
Bu terazi bu sıkleti artık çekmiyor.
İlla da yeni yollar olmalı…