Ölüsü konuşup, dirisi susan şehir...

Belediyeden arayan oldu mu, başkan ne tepki verdi, diye soranlara gün boyu aynı cevabı aktarmaktan artık bitap düştük.

Ey be muhteremler!

Madem bu mesele, şehri birinci derecede alakadar eden bir konu haline geldi, o halde bir kez de bu sütundan cevap verelim:

Dünkü "mezarlık" yazısından ötürü, ne belediye basın bürosundan arayan oldu, ne de Başkan Küçükler sorup sual etti. 
Vatandaş ne dedi, diye merak ediyorsanız...

Onu anlatmaya bu sütunun hacmi yetmez. Merak edenler için ifade edeyim ki, vatandaşın söylediklerini yetkililer duysa, (istifa ederler diyeceğim), ama biliyorsunuz ki bizde istifa müessesesi çalışmaz. Bu sebeple sonuç değişmiyor. Sanki asri mezarlığın bu acınacak hali Erzurum'da değil de Fizan'daymış gibi, başkan da umursamıyor, isimlerinin önlerinde iri iri puntolarla bilmem ne dairesinin başkanı ve bilmem filanca yerin müdürü yazan belediyeciler de iplemiyor!

Haksız da sayılmazlar hani!

Çünkü başta belediye başkanı olmak üzere hiçbir belediyeci kendisini halka karşı sorumlu ve mecbur hissetmiyor.

Evet mesele bu kadar basit.

Mezarlığı ot basmış kimin umurunda...

Tayyip Bey aday gösterirse nasılsa halk da oy verir inancıyla amel eden belediye başkanı, sokağın tepkisini, beklentisini ve hayallerini zerre kadar dikkate almıyor.

Varsa yoksa Tayyip Bey'in kararı...

"Benim bir seçmenim var, o da Başbakan Erdoğan" derse, hiç de haksız sayılmaz!

Öyle ya;  Erzurum halkı başkana yani adaya değil, Tayyip Bey'e oy veriyor.

İster şehir batmış olsun, ister dört bir yanı affedersiniz ama bok götürsün Erzurum seçmeni için bir anlam ifade etmiyor.

Mademki Başbakan aday gösterdi mesele yok.

Sonradan söven sayan, bağırıp çağıran; hepsi hikaye...

Asri mezarlığın bu acınacak halde olmasına rağmen, belediyenin kılını kıpırdatmaması tamamen bu sebeptendir.

Yani Başkan diyor ki, şehrin harap olmuş halinin ne önemi var, şayet Başbakan beni yeniden aday ederse nasılsa bu halk bana oy vermeye mecbur!

Hiç boşuna celallenmeyin hakikat bu...

Sizi temin ederim dün bin dolayında mesaj aldım. Hepsi de aynı şeyi söylüyordu:

"Mezarlığa gittim, utandım!"

Haklısınız çünkü:

Mezarlığın o halde olmasından, ölüler de diriler de utanıyor ama bir tek belediye utanmıyor.

Sizce bu ne anlama geliyor?

Ben olayı şöyle okuyorum:

Tayyip Bey beni aday gösterdikten sonra ister ölüler dirilip bağırsın, isterse diriler ölüp ağlaşsın hiç umurumda değil. Nasılsa sandık sandık oy beni bekliyor...

Hadi söyleyin, bekliyor mu, beklemiyor mu?

Boşuna kendinizi yormayın, biz söyleyelim: Bekliyor; hem de "Mezarın taze ölüyü beklediği gibi"

Sevgili dostlar; ironi yapıyoruz belki fakat ne yazık ki gerçek, bizim ironimizden de gerçek...

Asri mezarlığın bu içler acıtan hali belediyeyi rahatsız etmedi, etmiyor da...

Dün telefonda arayan bir okurumuza şöyle söyledim:

Beni arayıp tepkinizi iletiyorsunuz, eyvallah. Lakin aynı telefonu bir de belediyeye etseniz nasıl olur acaba"

O okur belediyeyi aradı mı aramadı mı bilemem ama şuna inanıyorum ki mesaj atanların üçte biri belediyeyi arayarak tepkisini gösterse, Başkan da "mezarlıktan bana ne, ben daha ölmedim ki" diyemez.

Fakat okur da hesapçı...

Telefonda Başkan'a ağzını açıp gözünü yumuyor ama cümlesinin sonuna şunu ekliyor:

"Bunları benden duymadın, ben seni aramadım."

Neden sonra anladım ki Başkan da bu eyyamcı vatandaşı iyi tanıdığı için tüm hesabını bu minval üzere yapıyor.

Yani Nasrettin Hoca'nın Timur'a götürdüğü fil hesabı...

Siz ne derseniz diyin, bence bu ahaliyi en iyi tanıyan Başkan...

Baksanıza şehrin ne ölüsü ne de dirisiyle uğraşıyor. Varsa yoksa Ankara...

Haksız da değil hani...

Öyle ya bu tepki bile dirilerden değil ölüler yüzünden çıktı.

Devam sayın Başkan; sen işi çözmüşsün...

Değil mi ki...

Bu şehrin dirileri sütre arkasından sövmekten başka bi şey bilmiyor.

Ölüleri ise, söyleyeceklerini söyledi işte...

Daha ne yapsınlar?
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • metin asar 01 Ocak 1970 02:00

    Bence de, devlet din işlerinden elini çekse, en harap ve bitap ibadethane ve dini mecraların müslümanlarınki olacağı kesin. Bu da bizlerin ne kadar temiz ve düzenli olduğumuzun göstergesi.

  • Asil 01 Ocak 1970 02:00

    İyi ki diyanet var, yoksa biz imamsız kalırdık!! Eğer her inanç topluluğu kendisi karşılasa dini hizmetlerini camiler imamsız, mezarlıklar harabe olurdu. İş para vermeye gelince yok, eleştirmeye gelince bil keseden atan atana...

  • Ali Zincir 01 Ocak 1970 02:00

    Ahmet Bey`in yorumlarına katılıyorum. Temelde inanç ve inanç hizmetlerine devletin kurumlarının katkı yapması, eşitlik ve laiklik prensiplei ile çelişmektedir. Örneğin, ülkemizdeki bir hristiyan mezarlığının bakımını, bir cemevinin ihtiyaçlarını, bir musevi ibadethanesinin ihtiyaçlarını devlet mi karşılamaktadır? Hayır. Oysaki farklı inanışlara sahip tüm bu vatandaşların vergileriyle, çoğunluk konumunda olan sünni müslümanların ibadethane ve inanç ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmaktadır. Burada bir çelişki ve kul hakkının ihlal edildiği düşünülmelidir. Peki, yazıya dönersek bu ihtiyaçlar nasıl karşılanacak? Çok basit: Her inanç topluluğu, din görevlisinin maaşından cenaze işlemlerine kadar her türlü dini ihtiyacı bizahati kendileri karşılamalıdır. Böylece her türlü mezhepsel veya dinsel farklılıklara yönelik devletin mesafesi aynı kalacak ve tartışmalar son bulacaktır. Ayrıca bu sayede dinsel topluluk ve cemaatler esas fonksiyonlarını yerine getirerek, insanların dinsel amaçlarına uygun hareket edeceklerdir.

  • Furkan Kaya 01 Ocak 1970 02:00

    Ahmet Küçüklerin twitter hesabına konuyu taşımak sanırım en doğrusu.Bakalım Sayın Küçükler sessizliğini bozacakmı...

  • koto 01 Ocak 1970 02:00

    ya kaç gündür oluler ustune yeter yazdın, bırak adamları yerınde yatsınlar,bu iş askeri yerleskelerıne benziyor bakarsan bağ oluyor bakmazsan dağ,sonrada asker şehrin en iyi yerını almış diye soylerler,mezarlığa biraz bakım yapsalar diriler oraya gitmek için sıraya girerler,benim demek istediğim bırak oluyu sen dirilere bak,bak ki 2 ay sonra kış geliyor 8 ay boyunca ne yapacak bu millet,dağdakiler yine parayı vuracak,sehir merkezi tırt,yakıt parası,okul parası,vergisi mergisi,asıl kıyamet bizim uzerimizde

  • buğra dadaş 01 Ocak 1970 02:00

    MEHMET BEY SİZ BİR GAZETECİ OLARAK VAHABİLERE BUKADAR HAKARET İÇERİKLİ KONUŞMANIZA ANLAM VEREMEDİM . İNSANLARA SAYGISI OLMAYAN MEZARLIKLARDAN VEYA İNSANLARIN HALİNDEN NE ANLAR . SİZİN BU KONUŞMANIZ GAZETECİ USLUBUNA UYUYORMU . MEZARLIKLARDA Kİ ÇALIŞMALARI GAYET OLUMLU BULUYORUM . PERSONELE VE YÖNETİCİLERİNEDE ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYORUM . MEZARLIKLARIN DAHA ÖNCEKİ HALİNİDE BİLİYORUZ . SİZ BİR ERZURUMLU OLARAK KENDİ PARSELİNİZİN TEMİZLİĞİNE BAKIYORMUSUNUZ .

  • Ahmet 01 Ocak 1970 02:00

    Belediye başkanları veya kurumlar projeleriyle değerlendirilir. Eleştiri getirirken din, inanç, ideoloji vb. kriterlerle değerlendirme yapmak veya bunlara sahip olup olmamakla çalışmaları kritiğe tabi tutmak sağlıklı değildir. Yani "Başkan vahhabi değilsen niye mezarlığa bakmıyorsun" şeklinde eleştiri ister dinen, ister evrensel değerler açısından olsun kesinlikle arkaiktir. Farzedelim ki bu ülkede vahhabilerde var, bunlar incinmezler mi? Birilerini eleştirirken, hata ve kusurlarını ortaya koyarken yukarıda belirttiğim değerler değerlendirmenin ölçüsü olmamalıdır. Örneğin dindar bir Başkabakan var diye tüm icraatlar dine uygun mu? Tersinden bakarsak meseleye birisi çıksa deseki ben dindar değilim ve ateistim dolayısıyla mezarlık beni ilgilendirmez dese ne olacak? Olur mu böyle mantık!!!

  • Adınız Soyadınız 01 Ocak 1970 02:00

    Peki biz neden kendi mezarlarımızı temizlemiyoruz? Önemli bir soru bu. Elbetteki kurumların yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir. Lakin değerli merhum ve merhumelerin ebedi istirahatgahlarının bakımıyla "çok ilgili" yakınlarının YAKINMALARINA da anlam veremedim. Yurt dışında "DO IT YOURSELF" yani "kendin yap" bilinci gelişmişlik düzeyini olumlu etkileyen bir faktördür. Ancak her hizmeti devlet ve kurumlarından bekleyen, başvuru sistemini işletmeyen ve sadece şikayet eden bizlerin, şahsi ve vicdani sorumluluklarını da yerine getirmesi gerekir. Ve seçim dönemi, farklı yönlendirmelerle kanaati kolay etkilenebilen bir güruh olmaktan uzaklaştığımız an gerçek hizmeti hakedeceğimizi de unutmayalım.

  • emine talu 01 Ocak 1970 02:00

    mezarlarda rant olsaydı eminim başkan Küçükler 4 eli ile sarılacaktı.Diriye sahip çıkmayan idare ölüyemi sahip çıkacak.