İster mektebinde ders
kitaplarından öğrenin gazeteciliği, isterse ustanızdan; her iki durumda da
gazeteciliğin değişmez kuralını bilirsiniz!
Çok basit!
Olağan olmayan bir olay her
zaman haberdir.
Bilinen benzetme gibi,köpeğin adamı ısırması değil, adamın köpeği ısırması haberdir.
Konumuz Oltu’ya atanan
kaymakam Sayın Sedat YILDIRIM.
Ne yapmış!
Önceki görev yerinden
ayrılırken düzenlenen veda yemeğinde rakı içmiş, dansözle göbek atmış!
Bunu anladık!
Anlamadığımız şey ise; tantananın
bu kadar tavan yapmasıdır!
Sayın YILDIRIM, Oltu’ya
kaymakam olarak mı yoksa müftü olarak mı atandı?
Eğer müftü olarak gelseydi,geldiği yerdeki düzenlenen gecede yaptıkları haber olurdu ve de tam on ikiden
vururdu.
İşin inceliği şurada.
Devletin üst düzey bir
yöneticisinin içki içmesinin normal değil, anormal olarak görülmeye
başlanmasıdır; bu bağlamda da her zaman dikkat çeken haberler arasında
olmasıdır.
Rakı içmiş!
Yani geldiği yerde yolsuzluk
mu yapmış; yetkisini kötüye kullanarak kendine ya da ailesine çıkar mı
sağlamış!
Yok!
Peki ne?
Rakı içmiş!
Dansöz kucağına oturmuş!..
Bugüne kadar halkı kucağına alanlara ses yok! Ama işi eğlendirmek olan bir
hatun kişinin kucağa oturması çıngarlık bir şey sanki!
Elbette İçişleri Bakanlığı
da soruşturma başlatmış!
Olacak şey mi yani!
Geceyi düzenleyenler de “biz
yaptık,” diye savunmaya geçmiş! Aynı mekanizma Sayın YILDIRIM’da da çalışmış ve
“iki duble içtim, sarhoş değildim,” demiş.
Kamuoyuna karşı bu savunma
gereğini duyma durumu neden yaratılmıştır ki!
Düğüne giden oynar, ölüye
giden ağlar!
Devletin kaymakamı içki içer
mi hiç!
İçse de bir adabı vardır;alır rakısını kapanır evine, perdeleri sıkıca çeker, güzelce tıraş olur,giyinir beyaz gömleğini, takar kravatını… Öyle oynak, kıvrak müzik dinlemek de
olmaz! Koskoca kaymakam, makamına yakışır makamda müzik dinlemeli! Hicaz,hüzzam falan!.. Ne zaman ki boyun bağını gevşetme ihtiyacını duyarsa,tamamdır!.. Belki son bir yudum daha alır, bırakır içkisini masasında! Değil mi
yani!
Aslında bir kaymakamın ya da
valinin ya da emniyet müdürünün içki içmeyeni makbul sayılır! Eğer dairesinde
bir seccade bulunduruyorsa yeterlidir; bir de bir cemaatte göbeğinden bağlı
ise, işte o zaman tam bir devlet görevlisidir!
Şu asla unutulmamalıdır ki
Sayın YILDIRIM, yüz kızartıcı bir suç işlememiş; sadece eğlenme gafletinde
bulunmuştur! Eğlenmek eylemi topluma karşı bir suç ise tamamdır! Yok değil ise,dudaklarımızda güzel bir tebessüm ile bunu anlayışla karşılamalıyız. Çünkü, bir
insanın makamı ya da yetkisi ne olursa olsun, mayası insandır!
Taşın kıymetini bilen Oltu
halkı, hizmet için gelen başın da değerini bilecektir elbet!
Birgün başka bir yere
atandığı zaman da ister bir eğlence mekânında gece düzenleyip rakı içerler,isterse bir ibadet mekânında dua ederler. Bu da Oltu halkının anlayışına
bağlıdır! Kimse bir şey söyleyemez!
Asıl olan, üst düzey bir
devlet görevlisinin görev yerine veda etme şekli değil, geride ne
bıraktıklarıdır!
Oltu Kaymakamına şimdiden
hoş geldiniz demek, Oltu halkı kadar bizim de görevimizdir!
Birgün güle güle derken de
veda şeklini değil, neler yaptığını söyleyeceğiz!
Bizleri ilgilendiren de
budur zaten!
-----------
Hiçbir yerden teyit
ettiremedik ancak fısıltı halinde Sayın Sedat YILDIRIM’ın açığa alındığına dair
haberler söylenmekte. Bu söylentilerin sadece istek olduğunu tahmin ediyoruz;çünkü bu tür olaylarda her zaman emsal aranır.
Var mı?
Bu arada Oltu’dan Bakanlığa,“biz bu kaymakamı istemezüük,” diye bir çatlak sesin ulaştığını kuşlarımız
fısıldadı.
Oludu mu Oltu, oldu mu yani!
----------
Bakın, Erzurum’da bir kadın,çarşafı çaldıklarını saklamak için giyinmiş.
Ne kadar ilginç değil mi!
Demek ki hiç bir şey
göründüğü gibi değildir; asıl amaç her zaman gizlidir!
Bazı şeyleri gizlemek için
bazı şeyler her zaman kullanılır!
İnsanın içinden, “yaşasın
gizli kameralar,” demek geliyor!