"Oku evladım" dermiş her gördüğü yiğide "BU ÜLKE" nin yazarı.
Var mı okuyan?
Araştırmalara göre yok. Görünen köyün kılavuzuna göre de yok.
Maalesef okumuyoruz.
Neden acaba?
Vaktim yok, param yok, huzurum yok, elektrikler yok bahanelerine sığınmayın hemen.
Televizyona, oyuna, gezmeye, at yarışına, futbola "var" olanlar kitaba, dergiye, gazeteye gelince mi "yok" oluyor.
Okumak için o kadar çok "sebep" varken ?sebepsiz- okumuyoruz.
Müslümanız elhamdülillah, ilk emir: "OKU" . Biz okumuyoruz.
Öğrenciyiz okula gidiyoruz ama okumuyoruz.
İlaç alıyoruz,içindeki prospektüsü okumuyoruz.
Teknolojik eşya alıyoruz kullanma kılavuzunu okumuyoruz.
Hastaneye gidiyoruz, poliklinik arıyoruz ama poliklinikleri gösteren tabelaları okumuyoruz.
Aynaya baktığımız kadar kitaba bakmıyoruz.
Pastaneye, konsere,sinemaya gittiğimiz kadar kütüphaneye, kitapçıya gitmiyoruz.
Midemizi doyurduğumuz kadar beynimizi, zihnimizi doyurmuyoruz.
O-KU-MU-YO-RUZ!
12 yıl zorunlu olarak okula giden çocuklarımız iki kelimeyi bir arada okuma zahmetine katlanmıyorlar.
Ve kitap okuma oranımız artsın diye "kitap okuma kampanyaları" düzenleniyor canım ülkemde. Saçmalığa bak. "kitap okuma kampanyası"
Kitap pazarda satılan eşya muamelesi görüyor resmen. Kampanya düzenleniyor adına.
Siz hiç "su içme kampanyası" duydunuz mu?
Ya da "nefes alma kampanyası" var mı piyasada?
İnsanlar su içmek, nefes almak için bir araya mı geliyorlar bu ülkede?
Kitap sudur dostlar, bir nefestir o.
Adına kampanyalar düzenlenemez, düzenlenmemeli. Okullarda hergün ilk yarım saat kitap okunacak demekle kitap okuma sevgisi aşılanamaz çocuklara. Onsuz yaşanılamayacağı öğretilmedikten sonra zoraki çalışmalar sonuç vermez.
Çıkın şöyle sokağa. Pazar günleri kapalı dükkanların kapılarında gazete durduğu halde kimse dokunmaz onlara. Hırsız bile çalmaz onları.
Siz hiç kitap çalındığını duydunuz mu?
Gazete, dergi hırsızına rastladınız mı?
Gazete, dergi ve kitabın değeri yoktur insanların nazarında. Bu ülkenin bir değeri değildir sanki o.
Aslında bazı şeyleri iyi okuruz.
Mesela iyi meydan okuruz biz.
Bizi kandıranın canını okuruz yeri geldimi.
"Bana mavra okuma" deriz kavga esnasında.
Adamın gözüne bakar ruhunu okuruz.
Okumayı oku-MA olarak anlarız.
Keşke aylık enflasyon oranını ölçtüğümüz gibi okuma oranını da ölçebilseydik.
Günde 3 öğün yemekle buluştuğumuz kadar 1 öğünde kitapla buluşabilseydik.
Televizyona ayırdığımız vaktin çeyreğini gazeteye, dergiye ayırabilseydik.
Ciğerlerimize doldurduğumuz o zehre bulduğumuz parayı kitaba verebilseydik.
İyiliklerimiz kadar, sevinçlerimiz kadar, bizi biz yapan değerler kadar, ekmeğe suya verdiğimiz önem kadar, insanlığımız kadar okuyabilseydik keşke.
Okumayı bir hobi olmaktan çıkarıp zorunlu bir ihtiyaç haline getirebilseydik keşke.
Kitapsız geçen bir günün ızdırabını çekebilseydik keşke.
İşte o zaman görün bakalım ülke ne hale gelecek.
ALLAH AŞKINA SÖYLEYİN!
Kitap demişken, okuma demişken aklıma takıldı. Bizim hala bir kitap fuarımız yok. Bu ihtiyacın varlığını kabul eden de yok. İstanbul, İzmir, Bursa gibi illeri geçtim, Malatya, Trabzon, Kayseri hatta ve hatta Diyarbakır'da bile kitap fuarları düzenlenirken Erzurum'da böyle bir organizasyonun olmaması düşündürücü. Nerede belediye başkanları, nerede Üniversite, nerede sivil toplum kuruluşları, nerede mangalda kül bırakmayan idareciler.
Giderin artık bu ihtiyacı. Yılda bir defa, birkaç gün dahi olsa yapın bu iyiliği bizlere?