Eyvallah…
Darbeye de, darbeciye de çakalım. Zaten gereği yapılıyor. 96 yaşındaki Kenan Evren de hesap veriyor, 28 Şubat’ın kudretli paşası Çevik Bir de…
Kim
ne yanlış yapmışsa hesap versin; buna bir itirazımız yok. Lakin şu
kuyrukçular yok mu kuyrukçular, işte onları bir türlü hazmedemiyoruz.
Adamlar,“zor zaman”da tornistan etmişlerdi, asker düdük çaldığında hemen
kışlaya koşup, “Başçavuşum bize bir emriniz olur mu” demişlerdi, sonra
da o günün konjöktürüne uygun olarak kuyrukçuluğun önde gideni
olmuşlardı.
Biz; kimisine göre, “kalaycının itleri” olan, kimilerine göre de, “dönemin kuyrukçuları”nı iyi tanırız.
Fakat bugün köprülerin altından o kadar su akıp geçmiş ki, başlar ayak, ayaklar baş olmuş…
Daha
dün okudum, 32 yıl önce işkenceleriyle meşhur Erzurum Askeri
Cezaevi’nin müdürlüğünü yapmış bir zat, “bu işten acaba bana bir ekmek
çıkar mı” umuduyla, ortaya düşmüş, “ben de müdahilim” diyor.
Bizim aklıevvel yerel medya, bu herifi “asrın kahramanı” olarak manşetlere çıkarmış.
Yahu el insaf ve merhamet…
Adam işkenceci, adam despot, adam sıkıyönetim zaptiyesi, adam demokrasi düşmanlarının sıradan ve ucuz bir figüranı…
Şimdi
kalkmış 32 yıl sonra, simsiyah olan vicdanını aklamak için rol yapıyor.
Nasıl olur da böylesine bir işkenceciye kucak açarsınız.
O artistin cevabı belli:
“Ben emir kuluydum, o yüzden işkence yaptım” diyecek.
O öyle diyecek de, bizim yerel basın bu işkenceciyi nasıl “kahraman” ilan ediyor anlamak mümkün değil.
Sayıl Bey…
Demokrasiden
ne anlıyorsun, hukuka inancın nedir bilmiyorum. Ama bana sorsalar ben
senin için, “Gazetecidir” derim. Hele merhum baban Süreyya Narmanlıoğlu
hayatta olsaydı zaten film kopmuş olurdu.
Ama sen bir dönemin işkencecisini sanki bir dönemin kahramanıymış gibi internet sitende takdim ediyorsun.
Allah’tan kork… Ne zamandan beri işkenceciler “masum” sayılmaktadır.
Adam
senin arkadaşın mıdır nedir bilmem ama nasıl bu işkenceci herifi
“masum” gösterme gayretine giriyorsun. Merhum Süreyya amca yaşasaydı
vallahi de billahi de sana fena halde kızardı.
“Ben de müdahilim”
demiş, mahkeme de muhtemelen “ Haydi be, bir dönem yüzlerce insana
işkence yapacaksın sonra konjöktür değişince, tribünlere oynayacaksın,
yemezler” demiş.
Biliyorum piyasada öyle tipler var ki, tıpkı 32 yıl
önce Erzurum Cezaevi’nde solcu sağcı herkese (galiba ülkücülere daha az)
işkence yapan ya da yaptıran bir sadiste bugün sahip çıkıyor!
Neymiş efendim, o sadist “pişmanım” demiş.
Allah’tan korkun, bu ucuz ve bayağı numaraları yutmayın.
Şöyle düşünün:
Kenan Evren de çıkıp dese ki “ ben de pişmanım”; bu ifade onu masum kılar mı?
Kılmaz tabii ki…
Şu
halde 32 yıl önce Erzurum askeri cezaevinin sorumlusu bir işkenceci
size “ben de müdahilim” diyor, niye ona kucak açıyorsunuz?
Sayın Narmanlıoğlu, yoksa sen de O işkenceci herifi aklamanın derdinde misin?
Son zamanlarda şöyle bir tip ortaya çıktı:
Adam
namussuzun, şerefsizin ve imansızın önde gideni. Ama o adam bakıyor ki
eskiye sövmek moda, hemen harekete geçiyor ve ahlaksızca saldırıyor.
Bizim geri zekalı sözde sağ medya ise o sahtekarlara kucak açarak
onların yalanlarını bayraklaştırıyor.
Merhamet…
Azcık araştırın…
Sayıl
Bey, 32 yıl önceye git ve o “ben de müdahilim” diyen işkenceci herifin
ne herzeler yediğine, ne kadar can yaktığına bir bak…
Merhum Süreyya amca akıllı bir adamdı, O’ndan hiç mi nasiplenmedin…
Midem bulanıyor…
O
süreçte bu mesleğin içinde olmamış olsaydım veya bugün “demokrat”
geçinen kimi dümbeleklerin o gün nasıl asker kuyrukçusu olduklarını
görmeseydim, bu numarayı ben de yutardım.
Ama yutmuyorum. Çünkü o aşağılık heriflerin bugün Tayyip Bey’i kutsadıkları gibi dün de apoletlileri kutsadıklarını biliyorum.
İşte bunu hazmedemiyorum…
Yahu
Kenan Evren’den bizzat zarar görmüş biri olarak diyorum ki, bugün
ortaya çıkan kuyrukçular kadar, ben Evren’den müşteki değilim.
28 Şubat…
O süreci bi anlatmaya kalksam vallahi de billahi de bugün sözde demokrat olan kimi cambazlar halkın içine çıkamazlar.
Geçenlerde bizim Prof.Dr. Mevlüt Aras enfes bir tespitte bulunmuştu. Aynen imzamı atıyorum:
“Şeytan taşlamaktan, tavafa vaktimiz olmadı”
Yahu bizim de alçak ve namussuzlara karşı savaş vermekten, kimi sahte kahramanlara ayıracak vaktimiz olmadı ki…
Ama
bugün görüyoruz ki, o vakit fukaralığı pahalıya mal olmuş. Çünkü
piyasaya, 32 yıl önce işkence yapan bugün de “ben de müdahilim” diyen
tipler çıkmış ve itibar da görmüş!
“Kahraman”
Sizin huzurunuzda bütün gerçek kahramanlardan özür diliyorum…
Eyyamcı
ve hacı yatmaz tiplerin manşet olduğu bir süreci yaşıyoruz. Ve en
ağrıma giden ise, bu süreçte asıl hesap vermesi gereken katillerin sırf
bu eyyamcılar yüzünden arada kaynayıp gitmesidir.
32 yıl önce Erzurum’da işkence yapılan bir cezaevinin müdürü, bugün kalkmış ben de “davacıyım” diyor.
Allah’dan korkun.
Adama
sormazlar mı, “Birisi sana işkence yap diye emir verdiyse, madem sen
zerre kadar adamdın niye o ahlaksız ve yasadışı emri kabul ettin?”
Adam
biliyor ki sormayacaklar; baksanıza Sayıl Narmanlıoğlu gibi deneyimli
bir gazeteci bu zokayı yutmuş, üstelik de o işkenceciyi “kahraman”
olarak internet sitesinin manşetine taşımış.
Sonra da kalkıp soruyoruz: “Bu askerler nasıl darbe yapıyor?”
Biz söyleyelim:
Sizin yüzünüzden, sizin gibi hafızası ve izanı olmayan adamlar yüzünden…
Bu herifleri görünce midem bulanıyor; ne yapayım elimde değil.