İstanbul’dan bazı eski ve yeni oyuncularla gelmişler, bölgemizi ve Türk tarihini ilgilendiren konuları ele alan film çekiyorlar. Ne güzel.... Filmin yöneticileri eski Erzurum fotoğrafları arıyorlarmış. Çekimler başlamıştı... “Motor” diyen filmde, oyuncuların ne giyecekleri belirlemeye çalışılıyordu. Duyduğumuza göre dadaşlar, başlarında ahmediyelerle görünüyormuş. Ne diyelim...
Bir gazeteci, filmden bahsetti. Konuyu bilen tarihçilerin üniversitede bulunduğunu mesela Enver Konukçunun severek yardımcı olacağını düşündüğümüzü söyledik. Talat Uzunyaylalı’nın konuyu romanlaştırdığını, onunla temas kurmanın faydalı olacağını bildirdik. Enver Hoca’nın Erzurum tarihiyle ilgili makaleler ve kitaplar yazdığını biliyorsunuz. Talat Bey de, sanatçılığını bir tarafa bırakarak konuşalım, bahsedilen romanı yazarken konuyu Erzurum, Ankara, İstanbul kütüphanelerinde araştırdığını, bilim alemi ve halktan birçok kişiyle konuştuğunu, yani yeterince uğraştığını biliyorduk. Hatta Erzurum sağlık tarihi üzerine birçok sorularına da muhatap olmuştuk. Dostumuz, Enver Konukçu ile görüşüldüğünü ve ondan faydalanıldığını söyledi. Talat Beye uğranıldığında kendi kitaplarından bahsettiğini, onları okumalarının faydalı olacağını söylediğini aktardı.
“Nene Hatun, çocukları, kocası, kaynatası, akrabaları, köy imamı, köydeki bazı komşuları, göçten sonraki şehirdeki olayların anlatımında kullanılan karakterler, diyaloglar, sahneler, çeşitli mekânlar ya aynen alınmış ya da isimler ve olay yerleri değiştirilerek senaryoda kullanılmış. “
Talat Beyin iddialarına göre filmin senaryosunda kendisinin yazdığı “Efsanevi Kadın Nene Hatun” romanından intihal denilebilecek ölçülerde faydalanılmış. Yazdığı romanı okumalarını bizim gibi, kendisi de tavsiye etmiş.
Elbette Nene Hatun anonim şahsiyettir ve kimsenin tekelinde değildir. Ancak iddiaya göre, elde senaryoya benzeyen ve daha önce yayınlanmış bir kitap var.
İddiaya bakalım: “Senaryoda Nene Hatun karakteri ve onun etrafındaki 93 Harbiyle ilgili olaylar anlatılırken tamamen Efsane Kadın Nene Hatun romanından istifade edilmişti. Mesela Nalbant İbrahim (Nalbant Ahmet); Sıhhiye Fatih Çavuş (Sıhhiye Osman Çavuş vb. olmuştu). Romanda yer alan daha birçok karakter ya doğrudan ya da isimleri değiştirilerek kullanılmıştı. Yabancı doktorların adları, köy imamı, Ermeni oduncu gibi karakterlerin isimleri ise aynen korunmuştu. Romanda anlatılan olaylar da ya aynen ya da ufak tefek değişikliklerle senaryodaki yerini almıştı. Mesela; Nene Hatun, romanda, kız çocuğunu bostan tarlasında doğurur, senaryoda harman yerinde. Hemen bütün karakterler ve karakterlerin yaşadığı olaylar senaryoya romandan adapte edilmişti.” Doğruysa bunlar, intihal var. “Romandaki kurgu; karakterler, olay akışı, diyaloglar, bir başka yerde yoktur. Nene Hatun ve çevresindeki isimleri ve olayları romanın dışında başka bir kaynakta bulamazsınız.” Araya katılan “kayak sporuyla uğraşan üniversiteli bir öğrencinin yaşam öyküsüyle Nene Hatun’un yaşam öyküsünün paralel bir kurguyla anlatılması” neyi değiştiriyor? Yok canım, her ne kadar Talat Bey kıdemli gazeteci de olsa, yanlış duyumdur.
Tarihle ilgilenen bizler anılan kitabın roman olduğunu, sanatçı özgürlüğüyle gerçeklerin kısmen değiştirildiğini, romanların tarihi gerçeklere tıpatıp uymayacağını elbette biliriz. Nasıl oluyor da iddia doğruysa senarist, Talat Beyin onbinden fazla satılan kitabını, aynen yorumlayabiliyor?
Yakın geçmişte bu konuları çekmeye Yücel Çakmaklı ve Halit Refiğ gibi tanınmış bazı sinemacılar da talipti. Kaynak bulabilselerdi ... Kısmen haberdar olduğumuz için biliyoruz. Her ikisi de merhum olan o ustalara, kendileri istemelerine rağmen, hayatlarının son eseri olarak Erzurum’la ilgili film yaptıramayan Erzurum’da yaşıyoruz.
Yazık!