Tarihte 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca çalışan Nene Hatun, İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Kadın Kolları ile Kartal ve Pendik Erzurumlul
Erzurum Ajans-Tarihte 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı
sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca
çalışan Nene Hatun, İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı
Kadın Kolları ile Kartal ve Pendik Erzurumlular Kültür ve Dayanışma
Derneği'nin Kadın Kollarınca düzenlenecek olan “1. Nene Hatun”
etkinliğinde anılacak.
7 Mart 2012 tarihinde İstanbul'da Vesta
Restoran’da düzenlenecek etkinliğe Erzurumlu kadınlar davet edildi.
Kadın Kolları adına açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Sevilay Can, Türk
kadının sembolü olan Nene Hatun'u anma toplantılarını geleneksel hale
getirmeyi planladıklarını bildirdi.
Can, “Nene Hatun'umuzu Türkiye'ye anlatmanın gayreti içerisindeyiz" diye konuştu
NENE HATUN KİMDİR
Erzurum'da
doğdu. 98 yıl Erzurum'da yaşadıktan sonra zatürye hastalığından hayata
veda etti. Ölümünden üç ay önce Türk Kadınlar Birliği tarafından yılın
annesi seçilmişti.
Tarihimizde 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878
Osmanlı - Rus Savaşı sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın
savunulmasında kahramanca çalıştı. Adını bu şekilde tarihe yazdırdı.
Mücadeleye, küçük yaştaki oğlunu ve kızını evde bırakarak katılmıştı. O
sıralarda 20 yaşlarında genç bir gelindi.
7 Kasım 1877 gününün gece
yarısında, bölge halkından olan Osmanlı vatandaşı Ermeni çeteleri
Erzurum'un Aziziye Tabyası'na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan
Türk askerlerini öldürdüler. Arkadan gelen Rus askerleri, hiçbir
mukavemetle karşılaşmaksızın tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı
olarak kurtulmayı başaran bir er, şehir merkezine ulaşıp kara haberi
Erzurumlulara ulaştırdı. Sabah ezanından hemen sonra minarelerden şehir
halkına duyuru yapıldı. "Moskof askeri Aziziye Tabyası'nı ele geçirdi."
Bu haber, Erzurum halkı tarafından, vatan savunması için emir telakki
edildi. Silâhı olan silâhını, olmayanlar; balta, tırpan, kazma, kürek,
sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladı. Kadın -
erkek tüm Erzurum halkı yollara dökülmüştü. Koşanlar arasında, erkeği
cephede çarpışan bir taze gelin de vardı. Ağabeyi bir gün önce cepheden
yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti . Üç aylık bebeğini
emzirmiş, "Seni bana Allah verdi. Ben de O'na emânet ediyorum." Diyerek
vedalaştıktan sonra birkaç saat önce ölen ağabeyinin kasaturasını alarak
sokağa fırlamıştı. Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde,
Aziziye Tabyası'na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan Rus
askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Ön sıradakiler o anda şehit
oldular. Arkadakiler, geri çekilmek yerine daha bir kararlı ve hızlı
olarak ileri atıldılar. Demir kapılar kırılıp içeri girildi. Boğaz
boğaza bir savaş başladı. Mükemmel silâhlarla donanmış Moskof ordusu,
baltalı - tırpanlı, taşlı - sopalı eğitimsiz halk karşısında ancak yarım
saat tutunabildi. 2300 Moskof öldürülüp, Tabya geri alındı. Türkler,
1000 kadar şehit vermişlerdi. Hemen yaralıların tedavisine başlandı.
Nene Hatun da yaralılar arasındaydı. Fakat o yarasına aldırmıyor,
evindeki bebeğini unutmuş, diğer yaralıların kanını durdurabilmek,
yaralarını sarmak için çırpınıyordu. Nene Hatun böyle bir ortamda
tanındı ve saygı ile sevildi. Onun, vatan için gece başlayan
mücadelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam etti.
Erzurum'un her karış toprağında cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik
yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak
destanlaştı. Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın zaferinde Nene Hatun'un ve onun
vatan aşkını paylaşan sivil insanların da payı vardı.”