Türkiye garip bir
süreçten geçiyor: PKK’lı Şemdin Sakık, hani şu meşhur “Parmaksız Zeki”
kod adıyla anılan adam ifşaatta bulunuyor!
Savcı, can simidi gibi o gizli tanığın ifadesine sarılmış durumda!
Oysa o gizli tanık bir zamanların azılı teröristi, bir zamanların en kötü adamı!
Fakat bugün köprülerin altından çok sular aktı.
Dünkü terörist bugünün en kıymetli şahidi hükmünde!
Sırf bu yüzdendir ki eski genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları tutuklu…
“Parmaksız Zeki” ise, sözde demokrat medyada “en masum adam” muamelesi görüyor.
İşte bunu kabullenmek mümkün değil.
Parmaksız
Zeki kod adlı Şemdin Sakık, kimbilir kaç Mehmetçiliğin ölüm emrini
vermiş, kimbilir kaç karakol baskınına bizzat komuta etmiş azılı bir
katildir.
Fakat buna rağmen ilgili savcılar sırf ellerini
kuvvetlendirmek için dünyanın en azılı katillerinin ifadelerine itibar
etmek durumundalar.
Ergenekon Davası’nın nasıl bir dava olduğunu anlamak isteyenler, Şemdin Sakık’ın ifadelerine kulak versin yeter!
“Sen bu konuda ne düşünüyorsun?” diye soracak olursanız, işte açıkça söylüyorum:
Bir zamanların bebek ve Mehmetçik katili “Parmaksız Zeki” kod adlı Şemdin Sakık’ın verdiği hiçbir ifadeye inanmıyorum.
Ne O’nun cezasını çektikten sonra askere gitmek isteğine inanıyorum, ne de PKK’ya dair söylediklerine…
Ortada koskocaman bir oyun var.
Bu oyunda Şemdin Sakık da piyon, PKK da…
28
Şubat Süreci’ni en yakından yaşayan bir gazeteciyim. Medya
kahramanları dururken, tabii ki kimse bizim ifademize tenezzül
etmeyecek. Fakat biz tarihe not düşme adına doğru bildiğimizi söylemek
zorundayız:
28 Şubat Süreci, doğrudan doğruya bir askeri darbeydi!
Bendenizin kabullenemediği husus şudur:
28 Şubat’ın bir askeri darbe olup olmadığını, resmi kayıtlardan ziyade bir dönemin teröristinden öğrenmiş olmak…
Parmaksız Zeki anlatmış, generaller tutuklanmış!
Şayet bu dava, sırf bu “Parmaksız”ın ifşaatları üzerine bina edildiyse, ben o davaya inanmıyorum.
Çünkü bugün itibar gören o “Parmaksız” bir dönemin azılı katiliydi ve kendi davasını satan bir adamdır…
Cellatları da asalım; eyvallah…
Fakat hiç olmazsa cellatlar kadar adil olalım….
Unutmayalım ki bu ülkede, hiç bir cellat maktulden daha uzun ömürlü olmuyor.
“Parmaksız”ın söyledikleri arasında doğrular da olabilir; mümkün…
Fakat
ben devlet olsam sırf bebek ve Mehmetçik katili olduğu için “Parmaksız
Zeki” kod adıyla anılan o teröriste zerre kadar itibar etmezdim.
Gördük ki bizim neye itibar edip etmediğimizin hiçbir önemi yok.
Mahkeme, dünün bebek katili Parmaksız Zeki’ye güvenmiş ve O’nun vurduğu askerlere sırtını dönmüş durumda…
Bu da sözün bittiği yerdir.
Galiba soru şu:
“PKK’ya kim silah sıktı?”
Görün bakın bugün olmasa bile yarın, öldürülen her PKK militanının hesabı bu askerden ve bu milletten sorulacak.
Gidişat gösteriyor ki, bu ülkede PKK ile mücadele, etmek ateşle imtihan gibi bir şey…
Bazılarının Parmaksız Zeki’yi kahraman gibi göstermeye çalışmasını yadırgamayın…
Sonuçta hep PKK haklı çıkıyor; tıpkı son olaylarda olduğu gibi…
Hani ana dilde savunma olmayacaktı, hani Tayyip Bey kıyamet kopartmıştı!
Hepsi hikaye…
Ana dilde savunma da olacak, Öcalan’a ev hapsi de…
Siz şehit evlatlarınıza ağlayın …
Devlet tam da bunu istiyor!
Parmaksız Zeki bu ülkenin tarihine yön veriyor, mahkemeler de hüküm…