Çözüm sürecinde milletin vicdanının rahat olması gerektiğini söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kardeşlik hukukunun uzağında bir adım atılmayacağını belirterek "Ne pazarlık, ne taviz, ne de geri atma bizim anlayışımızda kendisine yer bulamaz" dedi.
Erzurumajans-Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Millete Hizmet Yolunda'
konuşmasıyla Mart ayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hükümet
olarak Mart ayında önemli eserleri hizmete geçirdiklerini belirten
Başbakan Erdoğan, Balıkesir, Siirt, Şırnak, Çanakkale ve Eskişehir'e
gerçekleştirdiği ziyaretlerden bahsetti. Eskişehir-Konya Yüksek Hızlı
Treni'nin hizmete alım törenini gerçekleştirdiklerini söyleyen Başbakan
Erdoğan, Eskişehir'deki açılışlarla ilgili olarak şunları söyledi:
"Bu
açılışla, 3 büyük ilimiz, Selçuklu'nun başkenti Konya, Türkiye
Cumhuriyeti'nin Başkenti Ankara ve Türk Dünyası Kültür Başkenti
Eskişehir birbiriyle kucaklaşmış oldu. Ankara'da Hacı Bayram Veli
dostlarını, Eskişehir'de Yunus Emre dostlarını, Konya'da Mevlana
dostlarını yüksek hızlı trenle birbirine kavuşturmanın iftiharını
yaşadık.
Hizmete aldığımız bu hat ile artık Eskişehir-Konya arası 2
saate indi. Geçmişte trenle 7 - 7 buçuk saat süren iki il, konforlu,
güvenli, yüksek hızlı trenlerimiz sayesinde sadece 2 saatte birbirine
kavuşur hale geldi. Şimdi sırada Eskişehir İstanbul hattımız var.
İnşallah fevkalade bir hal olmadığı takdirde 29 Ekim'de, MARMARAY ile
birlikte inşallah bu hattımızı da hizmete alacak ve Ankara, Konya,
Eskişehir, İstanbul'u yüksek hızlı trenle birbirine yakınlaştırmış
olacağız. Ardından, Yozgat, Sivas ve Bursa bu hatlara dâhil olacak.
Yeni projelerimizle, yeni hatlarla, Türkiye'nin hızlı tren hatları da inşallah hızla büyümeye devam edecek."
"BİZLER SIRADAN BİR MİLLET DEĞİLİZ"
Başbakan
Erdoğan, Türkiye'yi her alanda büyütmenin, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının itibarını her alanda yüceltmenin samimi mücadelesi
içinde olduklarını belirterek, içeride Türkiye'nin huzurunu,
istikrarını, refah ve güvenliğini, en önemlisi de kardeşliğini
pekiştirmek için önemli adımlar attıklarını kaydetti.
Dışarda
ise, Türkiye'nin saygınlığını, Türk Lirası'nın değerini, Türkiye
Cumhuriyeti Pasaportu'nun itibarını, ay yıldızlı bayrağın gururunu
çoğaltmak için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Başbakan
Erdoğan, "Bizler, sıradan bir millet değiliz. Bizler, Büyük Selçuklu
Devleti'nin, Osmanlı Cihan Devleti'nin bakiyesi üzerine kurulmuş,
Selçuklu'nun, Osmanlı'nın mirasını, birikimini, en önemlisi de o ruh ve
heyecanı yüreklerinde taşıyan, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarıyız.
Her işimizde, her hareketimizde, omuzlarımızda ve kalbimizde taşıdığımız
bu ruh, bu miras ve bu misyon ile hareket etmek durumundayız" diye
konuştu.
"Haklı olduğumuz hiç bir konuda hiç kimse bize geri adım
attıramaz" diyen Başbakan Erdoğan, "Biz, haksızlık karşısında
susanlardan, boynunu bükenlerden, yere bakanlardan, boyun eğenlerden hiç
bir zaman olmadık, olmayız ve olmayacağız. Ecdadımız nasıl özgüven
içinde olduysa, ecdadımız nasıl 3 kıta üzerinde adaletle hükmetti ve
hakkı savunduysa, dedelerimiz nasıl mazlumlar için kahramanca
savaştıysa, biz de hak için, haklı için, mazlum için yüreğimizi ortaya
koymaktan bir an bile tereddüt etmeyiz. Biz özgüven içinde bir millet
olacağız" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz,ikinci sınıf olmayı, ikinci olmayı hiç bir alanda geride kalmayı kabul
etmeyecek, bunu sindirmeyecek, bunu yeterli görmeyeceğiz. Milletimizle,
devletimizle, aziz bayrağımızla, tam bir özgüven içinde hareket edecek,
en yükseği hedefleyecek, o ay yıldızlı bayrağı en yüksek burçlara dikmek
için cesaretle hareket edeceğiz.
Şundan emin olunuz ki; inandığımız
zaman, birbirimize güvendiğimiz, birbirimize kardeşlikle bağlandığımız
zaman, en yükseklerde olmaktan bizi hiç kimse alıkoyamayacaktır. Biz, 10
yıl önce bu
yola çıkarken, hedeflerimize ve hayallerimize
niceleri inanmıyordu. Okullar, üniversiteler, yurtlar, hastaneler,
adalet sarayları, konutlar inşa edeceğiz dediğimizde niceleri buna
ihtimal vermiyordu. Türkiye'yi karayolu ağlarıyla, demir ağlarla, hava,
deniz hatlarıyla donatacağımızı; konutlar, köprüler, tüneller
yapacağımızı, her yoksulun, her çocuğun, her ailenin elinden
tutacağımızı söylediğimizde, birçoğuna bunlar hayal gibi geliyordu.
Türkiye'nin
itibarını, gücünü artıracağımızı, Türkiye'nin barış çağrılarını,
kardeşlik çağrılarını dünyanın her köşesinde yankılandıracağımızı
söylediğimizde, haktan ve hukuktan ayrılmadan mazlumlara sahip
çıkacağımızı söylediğimizde buna dudak büküyorlardı. Biz hedeflerimize
inandık, milletimize güvendik, bu yolda milletimizle, milletimizin hayır
dualarıyla yürüdük. Nice hayali hedefe dönüştürüp, nice hedefi de
geride bıraktık."
"TÜRKİYE, GERİ ADIM ATACAK BİR ÜLKE OLMADIĞINI BİR KEZ DAHA GÖSTERDİ"
Başbakan
Erdoğan konuşmasının bir bölümünde ise İsrail'in Türkiye'den özür
dilemesi konusuna değindi. İçinde 36 ülkeden insanın bulunduğu Mavi
Marmara gemisinin sadece Gazze'ye yardım ulaştırmak için yola çıktığını
hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Amaçları, sadece ve sadece Gazze'deki
kardeşlerimize gıda, ilaç, inşaat malzemesi ulaştırmaktı. Bu gemi,
Akdeniz'de, uluslararası sularda, tamamen hukuksuz şekilde saldırıya
uğradı. Bu saldırı neticesinde maalesef 9 kardeşimiz şehit oldu. Bizden
susmamızı bekliyorlardı. Bizden, bu hadise hiç olmamış gibi davranmamızı
bekliyorlardı. Bizden, boynumuzu bükmemizi, bu meselenin üzerini örtüp
unutturmamızı istiyorlardı. Ne yazık ki, sadece bu saldırının faili ülke
değil, sadece onu kayıran ülkeler, onun arkasındaki güçler değil,
bizzat içimizdeki, bizzat Türkiye'deki bazıları da bizden böyle bir
tavır bekliyorlardı. Ama biz susmadık, bu uluslararası korsanlık
hadisesini sineye çekmedik, boynumuzu bükmedik ve geri adım atmadık"
diye konuştu.
10 yıl boyunca milleti hayal kırıklığına
uğratmadıklarını ve bundan sonra da uğratmayacaklarını ifade eden
Başbakan Erdoğan, İsrail ile ilgili olarak şunları ifade etti:
"Tamamen
haklı olduğumuz bir konuda, sonuna kadar hakkı savunduk, hukuku
savunduk ve davamızı sonuna kadar kararlılıkla takip ettik. Nihayetinde
haklılığımız teslim edilmiştir. Kararlılığımız neticesinde, taleplerimiz
yerine getirilmiştir. Özür, Tazminat ve Filistin'e Ambargonun
Kaldırılması?
Türkiye, eski Türkiye olmadığını, haksızlık
karşısında susacak, boyun eğecek, geri adım atacak bir ülke olmadığını
bir kez daha göstermiştir. Gelinen noktada, bizi sessizliğe ve
tepkisizliğe çağıranlar kadar, bu haklı davamızda bizi içerde yalnız
bırakanlar da mahcup olmuşlardır.
Ne hazindir ki, Türkiye 9
şehidinin hesabını sormanın mücadelesi içindeyken, birileri, bizim
yanımızda, 9 şehidin yanında, hakkın yanında, kendi ülkesinin yanında
değil, saldırganın yanında yer almayı tercih etmiş ve bugün büyük hayal
kırıklığı yaşamıştır.
Şunu biliniz ki, 10 yıl boyunca milletimizi
hayal kırıklığına uğratmadık, bundan sonra da uğratmayacağız; ancak, 10
yıl boyunca tökezlememizi bekleyenleri de nasıl hayal kırıklığına
uğrattıysak, bundan sonra da onları mahcup etmeye devam edeceğiz. Büyük
bir millete, büyük bir devlete yakışan neyse, biz işte onu yerine
getirmeye, size layık olmaya, size hizmetkâr olmaya devam edeceğiz."
"TÜRKİYE GELECEĞE GÜVENLE BAKIYOR"
Başbakan
Erdoğan, ekonomideki gelişmelerle ilgili olarak da değerlendirmelerde
bulundu. "İçimizden birileri, her fırsatta Türkiye ekonomisini
kötülerken, her fırsatta güvensizlik, karamsarlık pompalamaya
çalışırken, uluslararası bir derecelendirme kuruluşu kredi notumuzu
tekrar artırdı" diyen Başbakan Erdoğan, komşularında her türlü facianın
yaşanmasına rağmen Türkiye'nin istikrarla büyümeye devam ettiğini
söyledi.
IMF'ye olan borcun da artık 400 milyon dolara kadar
düşürüldüğüne dikkat çeken Başbakan Erdoğan, ayrıca Türkiye'nin IMF'ye
olan borç verme müzakerelerini yürüttüğünü de hatırlattı. Erdoğan ülke
ekonomisi ile ilgili olarak şunları kaydetti:
"Türkiye, 10 yıl
önce 27,5 milyar dolar milli bankamız merkez bankasının döviz rezervini
bugün 125 milyar dolara yükseltmiş olarak, geleceğe güvenle bakıyor. Biz
yere sağlam basmaya, her konuda itidalle hareket etmeye, milletimizin
bize çizdiği istikamet doğrultusunda, milletimizle birlikte yürümeye
devam edeceğiz."
"OMUZLARIMIZDA ÜLKENİN MESULİYETİNİ TAŞIYORUZ"
Başbakan
Erdoğan, 10 yıl boyunca Türkiye'nin en ağır, en kronik sorunlarına
neşter attıklarını belirterek, çözülmez gibi görünen bir çok sorunu
çözdüklerinin altını çizdi. "10 yıl boyunca hangi meseleye el attıysak,
engellerle, bariyerlerle, tehditlerle karşılaştık" diyen Erdoğan,
"Varlığını, sorunların varlığına bağlamış niceleri, sorunları çözmemizi
engellemek için, yavaşlatmak için her yola başvurdular. Sorunlardan
beslenenler, sorunlardan çıkar sağlayanlar, sorunlar var oldukça
varlığını idame ettirenler, çeşitli maskelerle karşımıza çıktılar" dedi.
30
yıl boyunca terör can alırken birilerinin bu yangını söndürmek yerine
körükle gitmeyi tercih ettiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, gençlerin
ölmesinden birilerinin ciddi rant sağladığını belirtti. "Anneler
ağladıkça, babalar ağladıkça, birileri bunları çıkar kaynağı olarak
gördü" diyen Erdoğan, "Terör, bir yandan can alırken, bir yandan
ocaklara ateş düşürürken, diğer yandan milleti korkutmanın, ürkütmenin,
tehdit etmenin, bu yolla milleti dizayn etmenin aracı oldu" diye
konuştu.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sizlere soruyorum... Vicdanlarınıza soruyorum... Hangi gerekçe, evlat acısını teselli edebilir?
Hangi
bahane gençlerin ölümüne galebe çalabilir? Hangi mesele, annelerin,
babaların, eşlerin, yetim çocukların gözyaşından daha mühim olabilir?
Yanı
başımızda gençler ölürken, yanı başımızda gencecik fidanların kanı
toprağa akarken, hangi vicdan sahibi insan, çıkar hesabı, oy hesabı,
para pul hesabı, iktidar ve güç hesabı yapabilir? Ben her zaman ifade
ettim: Askerimin, polisimin, korucumun, tek bir vatandaşımın tek bir
kılına zarar gelmesindense, tek damla kanın toprağa akmasındansa, bir
tek çocuğumuzun babasız kalmasındansa, her şeyimizi feda etmeye, evet
serimden dahi geçmeye hazırım.
Biz, iktidar olarak, muhalefet
kadar rehavet içinde olamayız. Biz omuzlarımızda milletin emanetini,
ülkenin mesuliyetini taşıyoruz. Sırtımızda yumurta küfesiyle,
dikenlerin, hatta ateşin üzerinde yürüyoruz. Tek bir yanlış hareketin,
küçük bir hatanın, bir yalpalamanın taşıdığımız yüke, emanete,
sorumluluğa hasar vereceğinin bilinciyle ilerliyoruz."
"BU SÜREÇTE DEDİKODULARA KULAK ASMAYIN"
Çözüm
süreciyle ilgili de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Hiç kimseyi
kırmadan, hiç kimseyi incitmeden, kimseyi tedirgin etmeden mutlu sona,
sevindirici sonuca ulaşmaya çalışıyoruz" dedi. Kendilerinin sadece belli
bir kesime değil, 76 milyona karşı sorumlu olduklarını ifade eden
Erdoğan, "Az konuşuyor, çok iş yapıyoruz. Sürecin hassasiyetinin
idrakiyle, diğerleri gibi sorumsuz davranmıyoruz. Yoksa söyleyecek çok
sözümüz var... Bize yönelik ithamlara, bize yönelik iftiralara karşı
verecek çok cevabımız var. Ama hırsa, tamaha, öfkeye, nefrete, kırıp
dökmeye kapılıp, yolumuzdan, hedefimizden sapmıyoruz" diye konuştu.
Bir
tarafı tamir ederken, başka bir tarafın bozulmaması için aşırı
hassasiyet sergilediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Aziz milletime
öncelikle şunu söylemek istiyorum... Bu süreçte dedikodulara,
söylentilere asla kulak asmayın. Bu süreçte, sizi korkutmak, sizi
tedirgin etmek, sizi manipüle etmek için uydurulan iddialara, ithamlara,iftiralara asla inanmayın. Siyasi hırsla, rant hırsıyla, aklı yedeğe
almış bir gözü dönmüşlükle, tarihe, ecdada, şehitlerimize sırtını dönmüş
bir şaşkınlıkla, kan tutkusu içine girmiş, izanını yitirmişlerin öfke
nöbetlerine aldanmayın. 10 yıldır ülkeyi büyüten, milleti yücelten bu
iktidarın, milli çıkarlarımız dışında, meşruiyet zemininin haricinde,
kardeşlik hukukunun uzağında bir adım atmayacağına yürekten inanmanızı
istiyorum" şeklinde konuştu.
"PAZARLIK, BİZİM ANLAYIŞIMIZDA KENDİSİNE YER BULAMAZ"
Başbakan
Erdoğan sürece ilişkin olarak "Ne pazarlık, ne taviz, ne de geri atma
bizim anlayışımızda kendisine yer bulamaz" derken, "Dışarıda nasıl haklı
olduğumuz konuda dimdik durduysak, içerde de diz çökmeyiz, boyun
eğmeyiz, milletin hissiyatını rencide edecek hareketlere taviz vermeyiz.
Dik dururuz ama dikleşmeyiz" diye konuştu.
Çözüm sürecinde vatandaşın vicdanının rahat olmasını isteyen Başbakan Erdoğan konuşmasını şu sözlerle bitirdi:
"Aziz
milletimin rahat olmasını özellikle istiyorum. Gönlünüz rahat olsun,
vicdanınız rahat olsun...Sizin istemediğiniz, sizin onaylamadığınız hiç
bir adımı biz atmayız ve attırmayız.
Sizin mührünüzü basmadığınız hiç
bir sürecin içinde bulunmayız. Sizi de, aziz şehitlerimizi de incitecek
yollara asla tevessül etmeyiz. Bizim için bolca dua etmenizi, her daim
hayır dualarınızı bizlere yollamanızı sizlerden özellikle rica ediyorum.
İstiyoruz
ki kardeşlik kazansın. İstiyoruz ki Ay Yıldızlı bayrak kazansın. Kim
kaybederse kaybetsin, ama istiyoruz ki, milletimiz kazansın, Türkiye
kazansın.
21 Mart 2013 Yılının Nevruzunu işte böyle bir umutla idrak
ettik. Baharı, İlkbaharı, taze umutlarla, gerçekleşmesi çok yakın
hayallerle hep birlikte karşıladık. Bu bahar, kalıcı olsun istiyoruz. Bu
bahar kışa dönmesin, kararmasın, karartılmasın istiyoruz. El ele, gönül
gönüle, bir ve beraber olarak, kardeş olarak geleceğe yürümek
istiyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, yolumuz açık olsun diyorum.
Gelecek
ay, Millete Hizmet Yolunda tekrar buluşmak, tekrar kavuşmak umuduyla,
sizleri Allah'a emanet ediyor, mutluluk, afiyet içinde, baharın coşkusu
ve heyecanı içinde nice güzel günler, nice güzel baharlar görmeniz
temennisiyle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."
- YILDIRIM 01 Ocak 1970 02:00
HADİ YA, SAYIN BAŞBAKAN SEN MİLLETTEN MİLLİYETTEN, İZZETTEN LÜTFEN BAHSETME. ÇÜNKÜ MİLLET SANA MAALESEF İNANIYOR.
TERÖRİSTİ KAHRAMAN YAPTINIZ - MİLLETİN BÜTÜN DEĞERLERİNİ AYAKLAR ALTINA ALDINIZ-İNANIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNDÜNÜ HEP MİLLET SİZLERE İNANDI. AMA BEN İNANMADIM İNANMAYACAM.
SİZİN SADECE TV LERDEKİ YÜZÜNÜZÜ GÖRDÜ MİLLET. ARKA OLANDAKİ YÜZLERİNİZİ GÖREMEDİ (MEDYA SAYESİNDE DE GÖREMEYECEK) RABBİM BÜTÜN MÜSLÜMANLARI MÜNAFIK VE KAFİRLERDEN KORUSUN.