Soru basit gibi görünüyor; o partiye oy verirsin olur, dediğinizi duyar gibiyim.
Bu dediğiniz diğer partiler için geçerli olabilir. Partiye üye olursun kaydolursun işlem yeterlidir.
Yok!
MHP'li öyle kolay kolay olunmaz! Yani, partiye oy vermekle, kaydolmakla MHP'li olunmuyor.
Hatta 1980 sonrası geçmiş bütün seçimlerde MHP'ye reyin nasip olmasın, partinin aleyhinde ol, başka partilere çalış, başka partilerden aday ol, önemimi değil.
Yeter ki 1980 öncesi MHP ile, Ülkü Ocakları'yla bir şekilde bağın olsun ölene kadar MHP'lisin.
İşine geldiği zaman MHP'li eski kartını kullanabilirsin, onlara ayar çekebilirsin, akıl verebilirsin, aday belirleyebilirsin!
İşin garip olanı bizzat MHP'liler tarafından bu anlayış sürekli diri tutulmakta.
Şöyle bir bakalım, MHP 1969- 70 yıllarında bir takım siyasi değişimlerden sonra kuruldu.
Bugün 60' lı yaşlarda olan MHP' li akranlarımız o tarihlerde 14 - 15
yaşlarında ortaokul,lise çağlarında çocuktular. Oy kullanma yaşında bile
değillerdi. O günün şartları ve Erzurum'da ülkücü olmanın avantajıyla
ülkücülük akımından etkilenen çocuk yaştaki gençler MHP ile
yakınlaştılar.
Partiyle ayrıldıkları güne kadar yani 1980 askeri darbesine kadar toplam 10 yıllık bir süre geçti. Olsa olsa genel ve yerel seçimlerde bu MHP'li zevatın şayet yaşları tutuyorsa bir veya iki seçimde oykullanmış olabilirler. Azamisi bu!
Zaten bunların eskiye ait seçim hatıraları rahmetli Nevzat Köseoğlu'nun seçildiği ve de Rıfkı Yazıcı'nın aday olduğu seçimlerden ibarettir.
Halbuki 1980 'den sonra 7 yerel, 8 genel seçim, 3 referandum oldu.
MHP ile 1980' den sonra yollarını ayıran bu kesim, 20'ye yakın seçimde MHP ile aynı doğrultuda oy kullanmamış, aksine başka partilerde yer almış olmalarına rağmen hâlâ MHP'li olarak hüsn-ü kabul görüyor olmalarını anlamak particilik anlayışı ile kabul edilebilir değil!
Her MHP'linin ülkücü olması beklenemez; ama her ülkücünün MHP'ye oy vermesi beklenir ve gereklidir de.
1980 sonrası kurulan her siyasi partide yer alan, adeta anahtar teslimi
parti kurma işlerinde baş rol oynayan bu kişilere hâlâ MHP'nin, âkil
adamları, ileri gelenleri muamele yapmasını anlayan beri gelsin!
Bu muhteremler sanki bir şirkette altın hissesi olan ortakları gibi!
Bütün kazanımlarını, kâzip şöhretini, göstermelik itibarını geçmişteki
mensubiyetine borçlu olduğunu inkâr ederek, eskiden edindiği
avantajlardan yararlanmaya devam etmede beis görmeyenlere MHP'nin
kurumsal kimliğinin de itibar etmesi, particilik mantalitesiyle ne kadar
bağdaşır, biri anlatsın.
1980 sonrası MHP'liler ne hikmetse hep iktidar partilerinde yer aldılar.
Önce, Anavatan Partisi'nde ve DYP'de mebus oldular, reis oldular, başkan oldular, iş adamı oldular, zengin oldular.
Sonra AKP'de kurucu olanların, vekil olanların, reis olanların sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğuna herkes şahit oldu. Bu takım sadece MHP'de görünmedi.
Yoktular; ama adları o parti içerisinde etkin, belirleyici hep var olmaya devam edegeldi.
Aday olanlar, olacaklar, hep onlara danışma ihtiyacı duydular, desteklerini beklediler.
Halbuki onların şahsi reyleri dahi o partiye nasip olmamışken bu kompleksi anlamak kolay değil!
Yıllarını parti için harcayanların, onlarca seçimde köy, kasaba gezip parti için oy toplayanların, para ve mesai harcayanların yaptıkları MHP
üst yönetici kesiminin gözünde hiç mertebesindedir.
Partinin menfaati için bir şeyler yapmak isteyenlerin dışlanıp bu tip kâzip
şöhretlerin itibar görmesi partinin geleceği konusunda da işaretler
vermektedir!
Anlayana aşk olsun, vesselam!