Hüseyin Üneş’in adı ilk başkanlık için geçtiğinde, ‘’Hoppala! Bu ne şimdi?’’ demiştim. Hele de İstanbul’da yaşayan birisinin, bayağı da bu alemde tecrübesiz birisinin başkanlık görevine getirilmesini ‘absürt’ bulmuştum. Ama bu yeni bir şey değildi. Şaşmamam lazımdı. Belediyeye ait bir kulüp olduğu için de bu kabullenilesi bir şey olmalıydı, ben de öyle yaptım, modaya uydum, itaat ettim, rahat ettim! Zaman içerisinde kendisini tanıdım ve sevdim. Özellikle temsil yeteneğini çok beğendim, kucaklayıcıydı, sempatikti, dili sevgi diliydi. Menfaat beklemeksizin izlediği yolu beğendim, doğruları kadar yanlışlarıyla da hep ‘’iyi adam’’ dedim. Gelinen son noktada düşüncem odur ki halen daha seviyorum ve bu yaşanılanlar için, bu kadar yıpranmaya maruz kaldığı için onun adına bayağı bir üzülüyorum.
***
Bir şey daha var ki Hüseyin Üneş’i onun yanındakiler kadar elbette tanıyamam. Kendisi ‘ dediğim dedik, çaldığım düdük’ diyen biriymiş! Dikine dikine gider imiş. Bildiğini okurmuş, istişareden uzakmış. Kendisine bir kere kızdım o da ikinci defa Mehmet Özdilek ile anlaşmasına. Bir önceki sezon süper ligden düşüşte rolü olan bir hocayı yine getirdi ve sonrasında da yine göndermek zorunda kaldı. Ne yalan söyleyeyim, Şifo Mehmet ile ben Erzurumspor’un uzun ömürlü olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Ve ne yalan söyleyeyim, bu takımı süper lige ikinci defa da çıkartanın o olduğuna inanmıyorum. Bir çokları gibi şansımıza geldiğimizi düşünüyorum. Altay’ın, Adanademirspor’un, hatta Bursa’yı evinde yenen Eskişehirspor’un sayesinde Erzurum’un süper lige çıktığını düşünüyorum, bu benim son kararımdır!
***
Hüseyin Üneş’in en büyük eksikliğinin onursal başkan Mehmet Sekmen ile oturup bir kongre kararı almaması, yönetimini güçlendirmemesiydi diye düşünüyorum. Keşke bir kongre kararı aldırsaydı sezon başında. Yanına çok daha birkaç isim alaydı, daha da güçlü ve yenilenmiş bir şekilde yeni sezona başlayaydı. Hele de transfer konusunda daha dikkatli bir tutum sergileseydi. Bir defa Sehiç’in gitmesine engel olmalıydı. Malatya’nın yol verdiklerine gösterdiği ilgiyi biraz da bu konuda daha deneyimli doğru menejerlere gösterseydi, onların sözü ile hareket etmeliydi. Ne yalan söyleyeyim, sezon başından beri oluşturulan takımı ben çok tutmamıştım. Bir iki oyuncu hariç çoğunun da bu ligin altında oyuncular olduğunu düşündüm ve çok yanılmadığımı da, hoş Hasankaleli de o kadar da değil, görüyorum!
***
Kabul edin, etmeyin. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e gelinen noktada suçlamada bulunmanın insafsızlık olduğunu da düşünenlerdenim. Kaldı ki onun destekleri sayesinde bu şehir yeniden süper lig mutluluğu yaşadı. Dünü ne çabuk unuttuk. Gelinen noktada kusuru varsa o kadar da tölere hatırı vardır. Olmalıdır. Elbette ki en koyu taraftardan daha çok bu duruma kahrediyordur Sekmen. İstediği herhalde bu değildi. Son haftalarda üst üste alınan mağlubiyetler ile elbette Erzurum ligin dibine demir atmış durumda. Ama bu hep orada demirleyecek anlamını da taşımaz. Ocak ayındaki transfer döneminde mutlaka bir şeyler yapacaktır. Ve sanıyorum, geçici olduğu belirtilen yeni başkan Ömer Düzgün’den sonra yeni bir isim ile ikinci yarıya başlamanın planlarını da yapıyordur. Buradan da Ömer Düzgün’ün o zamana kadar başarısız olacağı anlamını kimse çıkartmasın ama Sekmen’in bir B planı olacağını da tahmin ediyorum.
***
Hüseyin Çimşir ile el sıkışılmasına bugün için kızanlar vardır. Ama o kızanların genelde el sıkışıldığı gün pek öyle kötü düşünmediklerine de eminim. O gün için ‘Bu nereden çıktı’’ diye sosyal medyadan görüşümü paylaşsaydım, inanıyorum ki ne vatan hainliğim ne de Erzurum düşmanlığım kalırdı. Çimşir ismi de öyle çok reddedilmeye müsait bir isim değildi. Bir-iki gündür yapılan taraftar yorumlarına bakıyorum, çok üzücü, çok. Bu kadar Erzurumspor’un dert ediniliyor olması belki güzel bir şey ama bu kadarı da fazla diye düşünüyorum. Biraz topa basıp, top çevirmek lazım. Dün nasıl süper lig kabul edilseydi, bugün de aynı kabul son durum için yapılmalıdır. Kaldı ki daha ligin 4’te biri tamamlandı. 4’te 3’lük bir bölüm daha var ve söylenecek son sözleri bence o zamana bırakalım diyorum. Daha önceleri de bir yazımda hatırlatmıştım. Bir İtalyan atasözü der ki, şişman kadın sahneye çıkmadan opera bitmez! Hele hele Erzurumspor’un adı bu kulübün içinden çıkarılsın görüşünü, düşüncesini hiç ama hiç şık bulmadım. Süper lige çıktığında tamam, bugün olmaz, hiç de doğru bir şey değil! Ona iyi gün dostluğu derler!
****
Dün öğlen saatleriydi. BB Erzurumspor Basın Sözcüsü Ahmet Dal’dan telefonuma bir mesaj geldi. Hüseyin Üneş’in akşam 19.00’da kulüp tesislerinde basın toplantısı yapacağı ifade edilen bir mesajdı bu. Açıkçası, uzun zamandır gitmiyordum kulüpteki toplantılara. Hafta içinde Ahmet Dal’a, bundan sonraki toplantılara katılacağımı söylemiştim. Ama Ahmet Dal’ın bu watsap mesajının sonundaki ‘‘toplantı yemeklidir’’ notu ile bu kararımdan vazgeçtim. Çok hoyratça geldi bu not bana. Gideceğim varsa da bu not yüzünden gitmiyorum dedim, gitmedim de zaten!
***
Birazdan köşe ne oldu, daha yazın gelmedi. Sayfalar seni bekliyor diye İrfan arar. Bu dar zamanda söyleyeceklerim bu kadar, bir kusurum olduysa affola!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Bir paranın nereden geldiğini bilmek istiyorsan, nereye gittiğine bak! ( İmam-ı Azam)
DUVARIN DİLİ: Gerisini geride kalanlar düşünsün..
Sİzi iletişim fakültesinde öğrencilik yıllarımda tanımıştım, iyi ki tanımışım diyorum. Kaleminize sağlık, deyim yerindeyse dobra dobra bir yazı kaleme alınmış
Düşenin dostu olmaz, ancak futbol dünyasında bu böyle, çünkü Süper lige çıkmanın maliyeti, süper ligde kalmanın maliyeti de çok çok daha fazla olduğuna inanıyorum. Hani derler ya Ata binmek bir ayıp ise inmek iki ayıptır. Takım Sayın Mehmet SEKMEN'in yol haritasına bırakılmalıdır.