Ve sihirbaz dedi ki:
İstedim ki; sizlere yaptığım her gösteri sonrası, "neden" ve "nasıl" soruları beyninize bir sağanak gibi yağsın. Ancak bu sorular yerine, yaptığım hileleri anlamaya ve çözmeye çalışmadan beni ayakta alkışladığınız. Anladım ki; siz sorgulamadan, bilerek ve isteyerek aldatılmayı seviyorsunuz. Sizler aldatıldıkça mutlu oluyorsunuz. Gösterişli bir sahnede, rengârenk ışıklar altında sizlerin karşısına çıktığımda, biliyorsunuz ki sizleri aldatacağım; çeşitli hüner ve bilgilerimle sizleri yanıltarak sizlerden övgüler alacağımı sizler de biliyorsunuz ben de!
Oysa benim amacım sizleri her gösteri sonrası düşündürmekti. Gösterdiğim ve gördüğünüz her şeye inanmadan yaptığım oyunu irdelemeniz ve çözümlemenizdi.
Hiç değilse nasıl olduğuna dair fikirler yürütmenizdi!
Bunu neden yapmıyorsunuz, neden kafa yorma zahmetine katlanmadan, sizlere gösterdiğim her oyunun hilesini düşünmeden ve benim hile yaptığımı bilerek ve de bana inanarak beni alkışlıyorsunuz!
Böyle dedi sihirbaz.
Demedi mi?
Demeliydi!
Ne yazık ki dar gelirli vatandaşların sesini çıkarmaktan ar ettiği bir ülkede yaşamaktayız. Namusluların namı kalmamış, namussuzlar şan almış yürümüş bu dünyada.
Ve sihirbazları izleyen bir halk var! Helal olsun, bakın bizi nasıl da aldatıyorlar, diye alkışlıyorlar.
Yahu sihirbaz diyor ki; anla beni, bak ben seni aldatıyorum.
Biz diyoruz ki; Bravo!..
Siyasetçiye tuzak, gazeteciye kumpas, arkadaşa iftira, sevgiliye ihanet?
Farkında değiliz; ama çökerek çürüyoruz bilesiniz.
Gazeteciler alçakça harcanıyor.
Ne olursa olsun birilerinin durmadan karnı ağrıyor!
Ağrısın, hep ağrıyacaktır o karın!
Sizin o ağrınız genlerinizde var!
Kolay kolay iyileştiremezsiniz ki!
Ve sihirbaz dedi ki;
Sizi yanıltarak algılarınızla oynadığımı bilerek beni neden alkışlıyorsunuz; yoksa siz aldatılmayı mı seviyorsunuz!
Ve sihirbaz dedi ki;
Düşünün!
Siz müsait misiniz?
Yok!.. TDK'nın yumurtladığı ikinci anlamda değil! Yani, siz kolay flört edilebilen bir hatun kişi değilsiniz.
Belki kolay aldanan ve yanıltılan bir er kişi olabilirsiniz; ama asla TDK'nın tanımında yer almıyorsunuz!
Eğer birine telefon açıp da, "müsaitseniz sizinle bir konuda konuşmak istiyorum," derseniz, mutlaka müsaitseniz kelimesinin birinci anlamında kullanıldığını belirtirsiniz artık.
Gayrı bunu da düşünürsünüz!
