Çaykara ve Adnan Menderes Caddelerinin trafiğe açılmadığı dönemlerde, Cumhuriyet Caddesi’nin; Gürcü Kapı, Pelit Meydanı ve Gez Mahallesi’ne olan bağlantısı, yoğun olarak Mumcu Caddesi’yle sağlanırdı.
Elektriğin hayatımıza girmesinden önce, şehrin aydınlatmasının kandil ve mumlarla yapıldığı dönemlerde mum imal eden ve aydınlatma işleri ile uğraşan esnafın çoğunluğu Mumcu Mahallesi’nde yaşar, bundan dolayı da mahalleye “Mumcu” ismi verildiği söylenir.
Şehir, elektrikle aydınlatılmaya başlayınca, Mumcu’nun yağ ve kandil üreten esnafı da işlerini elektrik dükkânlarına çevirerek, değişime ayak uydurmuşlar.
Kuşkay binasıyla Morkof’un Kışlası’nın bulunduğu Astsubay Orduevi arasında uzanan Mumcu Caddesi, Kara Köse Mahallesi’yle Mumcu Mahallesi’ni ayırarak, en altta Vatan Lokantası’na kadar uzanırdı.
Kuşkay’ın köşesinde seyyar fotoğrafçılık yapan Fazıl Emi, eseri antika makinesiyle müşterilerini tahta bir sandalye üzerine oturtur, resimlerini çekerdi.
Kuşkay’ın duvarına astığı siyah bez arka fon vazifesi yapardı, bu bezin üzerinde “Erzurum Hatırası” yazardı, ne hikmetse yazıdaki ‘R’ harfi de baş aşağıdaydı.
Siyah beyaz vesikalık fotoğrafların çekimi oldukça ilginçti, hele vatandaşların ellerini dizlerinin üzerine koyup verdikleri pozlar, görülmeye değerdi.
Fazıl Emi; sekiz köşeli şapkası, kravatlı kıyafetiyle, kırmızı boyalı emektar fotoğraf makinesinin başında yaz ve kış, açık havada müşterilerini beklerdi.
Yaz günlerinde işi kolay olan Fazıl Emi’nin, soğuk havalarda işi bir hayli zordu.
Fazıl Emi geceleri çocuk yuvasında bekçilik eder, Foto Kemal’in rötuş işlerini de yaparak ek gelir elde ederdi.
Cumhuriyet Caddesi’nden Mumcu’ya ilk dönüldüğünde, Spor Terzihanesi bulunurdu, bu işyeri 1963’den sonra Tortum Pazarı ismi ile uzun yıllar kırtasiye dükkânı olarak hizmet vermişti.
Fehim, Efraim, Behlül, Zihni Güngör kardeşlerin babaları Fevzi Güngör ile işletmiş oldukları Tortum Pazarı, o günlerde kırtasiye konusunda ilk akla gelen isimdi.
Timsahlı kurşun kalemlerin, rengârenk kırtasiye çeşitlerinin satıldığı Tortum Pazarı’nda, ince uçlu Tiko, cam uçlu Shaffer, Pelikan ve Parker markaları, herkesin rağbet ettiği dolmakalemlerdi.
Tortum Pazarı daha sonra Mumcu caddesindeki Akçay apartmanının altına oradan da Camii Sokak’taki Genç Apartmanı’nın zemin katına taşındı, burada bir müddet kaldıktan sonra Aşağı Mumcu’daki Alpagut Apartmanı’nda hizmet veren yarım asırlık Tortum Pazarı, yakın zamanda kepenklerini kapatarak piyasadan çekildi.
Kemal Özgür’ün Foto Spor isimli dükkânının vitrininde bulunan milli güreşçimiz Nihat Kabanlı’nın mayolu resmi, yoldan geçen dadaşların gururunu okşardı.
Tortum Pazarı ve Foto Spor’un mülkiyetini alan Akbank, yapmış olduğu binasıyla faaliyetine devam etmektedir.
Lütfü ve Muhsin Taşyürek kardeşlerin Spor Berberi, Erzurum’un üst düzey yöneticilerinin tıraş olduğu, oldukça meşhur berber dükkânıydı.
Muhsin Usta’nın Vali Bey’in özel berberi olması, Spor Berberi’nin müşteri portföyünü anlatmaya yeter sanırım.
Berberlerin kapısının yanında, usturaları bilemek için özel kayışlar bulunurdu,
Spor Berberi’ndeki bu kayışı, üniversitenin kuruluşu için Erzurum’da bulunan Amerikalı bir profesörün hediye getirmesi, Spor Berberi’nin hatıraları içerisinde hep anlatılırdı.
Dönemin valisi Necmettin Karaduman da Muhsin Usta’ların özel müşterileri arasındaydı.
Arife günü berberlerde hummalı bir çalışma olur, berber dükkânları bayram tıraşı olmak isteyenlerle dolar taşardı.
Spor Berberi’nin renkli müşterilerinden itfaiyeci Servet’in arife günü geç vakitlerde evinden çay demleyip getirmesi, gecenin yorgunluğunu bir nebze alırken, Servet’in bayram tıraşından da ücret alınmaması, esnaf müşteri ilişkilerinin güzel bir yansıması olarak bilinirdi.
Ramazan günlerinde müşteriler arasındaki şakalar da dükkânın ayrı bir özelliğiydi.
Hele asabiliği ile tanınan kayakçı Sıtkı Karakaşa yapılan şakalar, bugün bile anlatılmaktadır.
Dürüst ve çalışkan esnaflar olan Taşyürek kardeşler, hayata veda ettiklerinde arkalarında tertemiz hatıralar ve Erzurum için yürekleri atan, Muzaffer, Zafer, Abubekir gibi evlatlar bıraktılar.
Erzurum’un tarihi ve kültürü için çok önemli çalışmalara imza atan tarihçi Muzaffer Taşyürek Hoca ile lise sıralarında beraberce okumuştuk.
Muzaffer Hoca; o günde eline geçirdiği her kitabı okurdu, bu güzel alışkanlığından dolayı kompozisyon dersinde fevkalade göze batardı.
Aradan kırk yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, “Cabbar” isimli kompozisyon ödevindeki çarpıcı tasvirlerini, bugün bile hatırlamaktayım.
Muzaffer Hoca’nın o kadar çok kitabı vardı ki yaz tatilinde Spor Berberi’nin önüne açmış olduğu tezgâhta, yenilerini almak için okuduklarını satardı.
Spor Berberi’nin kapanmasından sonra, dükkânın bir bölümü pideci, küçük bir kısmı da saz ve bağlama satan iş yerleri olarak caddede faaliyet gösterdiler.
Spor Mağazası’nın altında bulunan Necati Kapıcı’nın Bahar Mağazası, Ömer Arı’nın Cumhuriyet Caddesi’ndeki Beyoğlu Mağazası ile birlikte, Erzurum’un en şık mağazası olarak hatırlanmakta.
Kürk ve ithal çeyiz eşyası satan Bahar Mağazası’nın yerinde, Kemal Bayraktar’ın Güney Kıraathanesi, Neşet Usta’nın lokantası, Ferit Usta’nın kebapçı dükkânı ve bir kunduracı ile Memişoğulları’nın Tekel Bayii vardı.
Karadenizli Güney’lerin apartmanı olan bu binanın altında, Eczacı Hüseyin Güney’in Güney Eczanesi, Atilla Çelenk’in fotoğrafçı dükkânı da bulunurdu.
Güney Apartmanı’nın bitişiği, CHP’nin İl Başkanlığı binası olarak görev yaparken, ihtilâlden sonra mülkiyeti devlete geçmiş, Vergi Dairesi de uzun yıllar burada hizmet vermişti.
Binanın altı, bir müddet düğün salonu olarak işletilmiş, Halk Oyunları Derneği de burada icrayı faaliyet göstermişti. (Devam edecek... )