Ciddi bir eğitimi var; akademisyen, binlerce öğrencisi olmuş, dünyayı tanıyor, dil biliyor.
Bu özellikler her ne kadar AKP seçmeni için bir önem taşımıyorsa da hakkaniyet sahibi, eğitime, bilgiye önem veren bir seçmen kitlesinin varlığı da inkar edilemez bir gerçek.
Cumhurbaşkanı'yla kumaşları uyuşmasa da kader ikisini bir araya getirmiş. Siyasi pozisyonları, dini kompartmanları genelde aynı gibi görünse de özelde, mizaçta, desende, tonda, renkte çok farklılıkları var.
Birinde alaylı olmanın verdiği sınırları tanımama, kurallara, kaidelere, hatta hukuka aldırış etmeme rahatlığı?
Velev ki, kim ne derse desin, bu böyle biline, sen kim oluyorsun ulan, kamu görevlilerinin cümlesine "benim" hitabıyla seslenişi, yönetim anlayışının şifrelerini taşımakta.
Diğerinin aldığı üniversal eğitimdeki format, zerafet, bilmenin ağırlığı, eğitimili olmanın verdiği sorumluluk duygusu hükümet etmedeki farklarını ortaya koyuyor.
Başbakan bu ülkede popülizmin para ettiğini bildiği için istemeye istemeye, zoraki abisini yansılıyorsa da taklit olduğu, beceremediği apaçık görünüyor, hatta sırıtıyor.
Aralarında seslendirilmeyen ama kokusu ortalığa saçılan ciddi ayrılıklar var.
Başbakan'ın inşaat sektöründense, üretime dönük ekonomiye önem vermek istemesi? Aksaray'da bakanlar kurulunun toplanması?Kamuda şeffaflık istemiş olması, abisinin tepkisini çekmişti.
Başkanlık sistemine geçme konusu her mahfilde konuşulmasına rağmen Başbakan'ın bu konuyu hep "es"geçmesi abisinin asabını bozmuş olacak ki ""bu konuda Ahmet bey de aynı düşünmektedir" diyerek, onun da topa girmesini istemişti.
Bazı AKP' li Milletvekilleri belediye başkanlarının aşırı harcamalarından şikayet etmişler.
Bu fuzuli ve yersiz harcamalardan rahatsızlık duyduklarını, Başbakan'a iletmişler,
Başbakan da bu şikayetleri önemsemiş, önüne geçmek ve raptı zapt altına almak için bir etik kurul oluşturmak istemiş.
Özellikle büyükşehir belediye başkanlarının projeden çok gereksiz reklam ağırlıklı harcamaları, derde deva olmayan göstermelik savurganlıkları AKP'li Milletvekillerini bile rahatsız etmiş.
Acaba Erzurum Milletvekillerinden de rahatsızlık duyanlar olmuş mudur?
Şehirde biraz kar yağdığı zaman bocalayan "Rüya şehrin"başkanı
Sosyal ve kültürel faaliyet adı altında türkü çığırandan şiir okuyana, dini menkibe anlatandan, hurafe anlatana, ilmi sohbet adı altında siyasi propoganda yapana, buz tırmanışından, karsız kış festivaline milyonlar harcamada pek maharetli!
Seçildiğinden bu yana 11ayda 53 Büyükşehir Meclis Toplantısı'nın sadece 3(üç)üne katılan bir başkan tarafından yönetiliyor. Herhalde 'rüya şehiri' rüyasında yönetiyor.
Asıl mesele Erzurumlu bu rüyadan ne zaman uyanacak!
Müstemleke yöneten valiler gibi, 16 danışmanını da beraberinde getirdi. 30 civarındaki üst düzey bürokratlarından Erzurum'da ikamet edeni yok gibi.
Dünyada eviyle iş yeri arasında 1200 km mesafe olan bunlardan başka var mıdır acaba?
Bürokratlarıyla Başkan'ın bir ayakları İstanbul'da; çünkü evleri orada, her hafta git gel hayli yorucu oluyor.
Keşke bir uçak alsalar masrafları daha az olur.
Başka şehirlerin mebusları belediyelerinin gereksiz ve yersiz harcamalarından şikayetçi olmuşlar da acaba bizimkilerden şikayetçi olan var mıdır, çok merak ediyorum. Vesselam!