7 Haziran seçimlerinde, ülke genelinde olduğu gibi Erzurum'da da seçmen tercihini sandığa yansıtmış ve kimi partilere "ihtar" vermişti, kiminin de yıldızını parlatmıştı. Aradan geçen beş ay içinde, seçmenin bu mesajını doğru okuyan da oldu, kendisine açılan o krediyi hoyratça tüketen de...
Mesajı doğrudan okuyan parti, hiç şüphesiz ki AK Parti oldu. Misal; 7 Haziran'da Erzurum'da 200 bin civarında oy alan AK Parti, beş ay sonra 1 Kasım'da oyunu 77 bin civarında artırmayı
başardı. Buna mukabil, MHP ve HDP ise, kendilerine açılan opsiyonu "evladiyelik mal" zannederek, millete rağmen milletle inatlaştı. Adeta kendilerine halktan bağımsız steril bir bölge oluşturarak orada kerameti kendinde görme ayinleri düzenledi...
İşte sonuç: MHP 7 Haziran'da 95 bin civarında oy aldığı Erzurum'da, öyle bir duvara tosladı ki, otuz binden fazla oy kaybetti. Çıkardığı bir milletvekilini de zar zor kurtarabildi. Fakat görüyoruz ki MHP bu sonuçtan da bir ders çıkarmamış. Şayet aksi olsaydı Bahçeli, seçim sonrası neredeyse seçmene hakaret eden o kavga dilini seçer miydi?
HDP'nin durumu daha da vahim... HDP, 7 Haziran'da kendi
ifadesiyle elde ettiği "emanet oy"ları, babasının tapulu mülkü gibi gördü. Öyle bir şımardı ki, sırtını milyonlarca seçmen yerine, terör örgütüne dayadı ve beş ay boyunca sadece kan'dan terör'den, kin'den, nefret'ten söz etti ve her fırsatta milleti-devleti tehdit etti.
HDP 7 Haziran'da Erzurum gibi bir şehirde 72 bin dolayında oy almayı başarmış (gerçi bu oyun en az yarısı tehdit ve şiddet sonucu verilen oydu) ve milletvekili çıkarmıştı. Aynı HDP 1
Kasım'da izlediği politikanın Erzurum'da bir karşılığı olmadığını görmüş olmalı. Zira beş ayda 3 bin dolayında oy kaybetti ve bir milletvekilinden oldu.
Tam bu noktada CHP'nin hakkını teslim edelim. Erzurum'da
neredeyse hiç bir iddiası olmayan CHP, beş ayda AK Parti'den sonra oyunu artırmayı başardı. 7 Haziran'da 11 bin dolayında oy almışken, 1 Kasım'da çok da olmasa bile binin üzerinde bir fark yarattı. Tabii ki genel anlamda bu, Milli Mücadele meşalesini yakmış bir şehirde CHP'nin elde edeceği bir sonuç olmamalıydı, ama bir önceki seçime göre kısmen de olsa bir başarı var.
Sonuç olarak: Seçmen; 7 Haziran'da AK Parti'ye çözüm süreci ve adları yolsuzluğa bulaşan bakanlardan ötürü küçük bir ihtar vermişti. 1 Kasım'da da baktı ki, AK Parti PKK'nın tepesine
inebiliyor, çözüm sürecini istismar edenlerle yollarını ayırdı ve isimleri iddialarla anılan kişileri yanından uzaklaştırdı. Beş ay önce kıstığı krediyi yeniden açtı. Yoksa seçmen, başından beri
Türkiye'yi bu muhalefetin yönetemeyeceğini biliyordu.Türkiye artık yeni ve taptaze bir başlangıcın eşiğindedir.Seçmen, AK Parti'ye 13 yıldan beri verdiği
desteği yeniledi. Eğer AK Parti bu güven ve desteği bihakkın değerlendirirse önünde daha nice başarılar var. Yok, bildiğini okuyup, kibre, gurura ve de başkalarını yok sayma hastalığına tutulursa dört yıl sonra tasını tarağını topladığı gibi gider.Çünkü, kimse ne bu milletin ferasetini, irfanını ve sağduyusunu hafife alabilir, ne de kıyamete kadar dünyaya kazık çakabilir.