Memur Sen Erzurum İl Başkanı Abdullah Duman, Kobani olaylarıyla ilgili sağduyu çağrısında bulundu.
Erzurumajans-Memur Sen Erzurum İl Başkanı Abdullah Duman, Kobani olaylarıyla ilgili
sağduyu çağrısında bulunarak, "Kobani ile dayanışma bahanesiyle
ülkemizde 1990'lı yılları aratmayan kapsamlı şiddet eylemlerinin
başlatılmasına yönelik çabaları teessürle izliyor, milletimizin bir daha
bu oyuna gelmeyeceğine inanıyoruz." dedi.
Halkın malına ve canına kast ederek Kobani'ye destek olunamayacağını ifade eden Duman, yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
"IŞİD'in ürettiği vahşet sona erdirilemez. Kinin, nefretin,
acımasızlığın kol gezdiği bir ortam oluşturmak hedefiyle sokak
eylemlerine tevessül edilmesi, Kobani'de bitirilmesi gereken IŞİD
zulmünü daha da artırmak dışında bir sonuç doğurmaz. Hayata geçirilmek
istenen şiddet ortamı, puslu havadan rant devşirmekte mahir terör
örgütlerinin ve emperyalist ülkelerin işine yarar. Böyle bir ortam
Türkiye düşmanlarını sevindirirken Türkiye'den destek bekleyen,
Türkiye'nin yardım elini görmek isteyenlerin umutlarını azaltır. Buna
millet olarak bölgenin güçlü ülkesi Türkiye olarak izin vermeyiz,
veremeyiz. Bölgenin neredeyse tek barış ve istikrar adası olma
özelliğini taşıyan ülkemizin önünü kesmek ve bölgede kalıcı barışın
tesisini engellemek için sahnelenen bu oyunu görmeliyiz. Kim olursa
olsun bu oyunu görmezden gelen, figüran olarak katkı sunan, milletin
basiretine ve devletin huzuru sağlamaya yönelik kudretine destek olmayan
herkes bu kalleşçe saldırı planının ortağı olma sorumluluğu
taşıyacağını unutmamalıdır. Milletimiz, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i,Alevi ve Sünni'siyle, genciyle, yaşlısıyla sadece Türkiye'ye değil
bütün bölgeye pozitif katkı sağlayacak çözüm sürecine destek olurken,
sürecin zeminine mayın döşemek mahiyetindeki bütün söylem ve eylemler
kardeşlik hukukunu sabote etme girişimi olarak değerlendirilecektir.
İnanıyoruz ki son günlerde yaşanan olumsuz tavırlara ve devam eden
şiddet ortamı çabalarına rağmen bu coğrafyayı huzur içinde ve ortak
yaşam merkezi haline getiren birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz
galip gelecek, ülkemizin ve milletimizin geleceği için sabır ve sağduyu
hakim olacaktır. Türk'ü Kürt'ten, Laz'ı Çerkez'den, Alevi'yi Sünni'den
ayırarak milletimizi bir birine düşürmek isteyenlerin oyunlarını
bozacağız. Tek ses ve tek yürek olarak heveslerini kursaklarında
bırakacağız. Bu kapsamda milletimize düşen, sağduyulu olmak, terör
örgütlerinin ve onları kurgulayan oyun kurucuların tuzağına düşmemektir.
Devletimize düşen ise şiddet ortamı çabalarını bertaraf etmek, milletin
buna dair kaygılarını gidermek, bütün toplumu kucaklayan, ülkenin huzur
ve barış ortamını devam ettirecek dili hakim kılarak, gereken
tedbirleri gecikmeksizin almaktır. Bireysel söylem ve tavırların, fevri
davranışların her fırsatı değerlendirmek için pusuda bekleyenlerin
ekmeğine yağ süreceği unutulmamalı, ülkeye ve millete dönük bu kirli
operasyona ortak bir dille cevap verilmelidir. Bu noktada özellikle
siyasi aktörlere ve medya kuruluşlarına büyük bir sorumluluk
düşmektedir. Mevcut gerilim ortamına dair açıklama ve haberlerde
ajitasyona kapalı, şiddeti körükleyecek kavramlardan uzak, sağduyuyu öne
çıkaran bir dil, anlayış, siyasete ve medyaya hakim olmalıdır. Bu
anlamda ırkçı, provokatif, dışlayıcı, ötekileştirici dil terkedilmeli,
öfkeyi ve sertliği tırmandıran görsellerden ve söylemlerden titizlikle
uzak durulmalıdır. Türkiye, şiddeti körükleyen, çatışmayı hedef alan
girişimleri bertaraf etmede tarihinde kayıt altına aldığı tecrübelere
fazlasıyla sahiptir. Bu doğrultuda uzun uğraşlar sonucu tesis ettiğimiz
demokratik ortam ve hukuk devleti ilkelerinden vazgeçmeksizin;
özgürlükleri esas alarak ve özgürlükleri koruyucu etkin önlemleri hayata
geçirerek demokratik, özgür ve sivil siyasetin hakim olduğu mevcut
durumu devam ettirmek devletin en büyük sorumluluğudur. Diğer taraftan
demokratik toplumlar için vazgeçilmez konumda bulunan güvenlik-özgürlük
dengesi mutlaka korunmalı, şiddet olaylarına yönelik müdahaleler
demokratik devlet ilkeleri doğrultusunda, hukuk devletinin varlığına
halel getirilmeyecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Vatandaşların can ve
mal güvenliğine yönelik tehditler öngörülmeli, ivedilikle bertaraf
edilmesi için devletin bütün kurumları yüksek işbirliği içerisinde
faaliyet göstermelidir. Bu noktada gözden kaçırılmaması ve doğru
değerlendirilmesi gereken bir hususta sınırlarımızın hemen yanı başında
komşu ülkelerde devam eden savaş ve iç çatışma ortamıdır. Yaşananlar
Ortadoğu halklarının yüzyıl aradan sonra yeniden emperyalist devletlerin
çıkar ve egemenlik mücadelelerinin alanı durumuna geldiğini gösteriyor.
ABD'nin soğuk savaş sonrası küresel hakimiyet arzusu ve İngiltere ile
birlikte buna karşı çıkan ya da işbirliğine yanaşmayan rejimleri
zayıflatmak, değiştirmek suretiyle Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme
çabaları bugün Ortadoğu'ya hakim olan kaosun arkasında hangi güçlerin
olduğunu anlamayı kolaylaştırıyor. Diğer taraftan İsrail'in bölgedeki
konumunu güçlendirme ve hayallerini de bu tabloya eklendiğimizde
ülkemize, milletimize yönelik bu oyunun arkasında kimlerin olduğu daha
net bir şekilde gözler önüne serilmektedir. Devleti ve milletiyle
Ortadoğu'nun mazlumlarına yardım eli uzatmaktan yorulmayan ve bunu
varlık sebebi sayan Türkiye, yanı başındaki IŞİD terörünün mağdur ettiği
Kobani halkı dahil herkese insani yardımlarını artırarak devam
ettirirken tezgahlanmak istenen bu oyunun nihai hedefinin birlik,
beraberliğimiz ve kardeşliğimiz olduğu tartışmasızdır. Bu sebeple
bölgenin en güçlü ülkesi ve küresel aktörü konumundaki Türkiye'nin
gücünü kırmaya, mazlumlara olan ilgisini dağıtmaya yönelik bu oyunu da
birlik, beraberlik ve kardeşliğimizle bozacağımızdan zerre şüphe
duymuyoruz. Ferasetine her zaman güvendiğimiz milletimiz ve varlığıyla
düşmanları için tehdit, mazlumlar için güven merkezi devletimiz Kobanili
mazlumlar üzerinden yürütülen provokasyonları elbirliğiyle bertaraf
edecek, tırmandırılmak istenen şiddet ateşini sağduyusuyla da
söndürecektir. Büyük Memur-Sen ailesi olarak bir kez daha milletimizi
sağduyuya davet ediyor, Kobani'de IŞİD, Suriye'de Esed zulmünün son
bulması ve mazlumlara sahip çıkılmasını destekliyoruz. Benzer şekilde
ülkemizde terör ve şiddetin hakim kılınmasına dönük planları da
milletimizin birliği ile bertaraf edeceğine yürekten inanıyoruz."