Dün akşam; Melih Gökçek'i oğluna ait televizyonda izlerken, Mansur Yavaş'ın muhtemel bir Ankara Büyüķşehir Belediye Başkanı olmasından, oldukça endişeli bir tedirginlik ve korku içinde olduğunu sezinledim. Acaba neden ve niçin? Bir de sanki ayıp ve utanılacak bir şeymiş gibi, sayın Yavaş'ın "Makedonyalı" ve atalarının da oradan gelmiş olmasına ısrarla vurgu yapması da bir başka düzeysizlik. Sayın Gökçek bilmeli ki, bugün sahip olduğumuz yekûn nüfusumuzun çok çok önemli bir bölümünü, vaktiyle bizim olan Makedonya'nın da dahil olduğu Balkanlar'dan ve Rumeli diyârlarından gelen bu milyonlarca şerefli ve kahraman "Evlâd-ı Fatihân" denilen vatan evlâtları ve onların torunları oluşturmakta...Kendilerince Osmanlılığın bu kadar revâçta olduğu bu süreçte, Osmanlı'nın bir diyârı olan Makedonyalı olmak suçlaması da ne oluyor?
Kaldı ki Mansur Bey; 1842 yılına kadar uzanan soy kütüğünde Beypazarlı olduğunu kamuoyu ile paylaştı. Zâten yazılı kayıtlarımızda edinilen özel bir bilginin dışında, ondan ötesine de pek gidilemiyor. Makedonya'dan gelmiş bir Türk aile olması halinde ise, bundandan da sakınınılacak ve gizlenecek bir beis görmeyeceğini ve bu geçmişiyle de gurur duyacağını açık açık ifâde etti. Bir önceki seçim yarışında da benim memleketim Erzurumlu olduğu söylenilmişti. Ne güzel... Yıllarca baba tarafından Urfa Halfetili olduğunu söylemeyen sayın Melih Gökçek (Ki Halfetili olmak da bir kusur ve bir nâkise değil, doğduğumuz yer insanlar için bir kader.) dün akşam ise, nedense kendisinin de bir Arnavut Cumhuriyeti olan Kosovalı olduğunu söyleme gereği duydu.
Rahmetli Âkif'ın baba tarafı da Kosovalı...Ne yani, şimdi Âkif'i bizden saymayacak mıyîz? Böylesi ipe sapa gelmez ucûbe bir garabet olabilir mi? Bir tarafta kendi ailesinin de Kosovalı olduğunu söylerken, öte yandan ise, israrla ve in'atla, sayın Mansur Yavaş'ın Makedonyalı bir mühâcir aileye mensûp olmasına vurgu yapması da ne? İnsanımızın ve atalarının doğum yerleri kimliği üzerinden sürdürülen bu tutarsız-itici ve insicâmsız söz ve söylemleriyle acaba nereye varmak istiyor? Şimdi bu Beyefendi'ye yine ve özellikle hatırlatmakta fayda var sanırım: Devletimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk'ün de Selânik'te doğmuş, ama Makedonyalı bir Türk aileye mensûp olduğunu unutmuşa benziyor. Evelemeden- gevelemeden zamirindeki niyetini kamuoyuna hemen açıklamalı...
Yeniden Milli Mücâdeleci kimliğine rağmen; sayın Mansur Yavaş ile ülkücülük yarışına girmesi de tam bir saptırma...Sayın Mansur Yavaş'a Fetöcü olduğu ithâm ve imâsında bulunurken; sayın Bülent Arınç'ın, kendisi için "Ankara'yı parsel parsel Fetö'ye nasıl pazarladığı" suçlamalarını da unutmuşa benziyor. Ve yine Ankara İncek'te yer alan Fetö cemaatine ait Atlântik Okulları"na sayın Hanımefendi eşi "Nevin Gökçek Liseleri" isminin verildiğini ve 17-25 Aralık sürecine kadar da bu ismin kullanıldığını da unutmuşa benziyor. Ve yine okulun açılışında da "Bu ismin okula verilmiş olmasının, kendileri için büyük bir onur olduğunu" belirten ifâdelerinin mevcut olduğunu ve ancak 17-25 Aralık'tan sonra, saygıdeğer eşinin ismini kaldırtabildiğini şimdilerde unutmuşa benziyor. Meslekten ihraç edilen Büyükşehir Belediye İmamı olduğu söylenilen Daire Başkanı olan şahsın şu anda yargılanmakta olduğunu da unutmuşa benziyor. Anladık: "Hâfızâ-ı beşer nisyân ile malûl" derler; ama o kadar da değil cânım.... Bunlar daha dün...
Sayın Melih Gökçek, nedense beş yıllığına seçimle geldiği koltuğundan, görev süresi dolmadan ve arzusunun hilâfına istifaya zorlanmasının ve istifa gerekçesini bir türlü açıklayamadı; açıklayamıyor? Ve yine şâyet herhangi bir endişesı yok ise, dayatılan bu "istifa et" baskısına neden ve niçin direnemediğini ve en azından kendisini seçen seçmenlere izâh edebilme erdeminde bulunamadı; bulunamıyor? Bu ilkeli ve ahlâkî sorumluluğunu acaba neden ve niçin yerine getiremedi; getiremiyor? Evet neden, neden??? "Üst üste sorular soru içinde!"
Mecâzî bir halk sözünde denilir ya; "Dinimize dahleden bâri müselmân olsa...."