Meğer arayan Küçükler'miş!

Her birisi bir sanat harikası olan ve bugün 'karanlıkta kaybolan' tarihi mekanların gece ışıklandırmasını (ışıklandırılmamasını) konuşuyorduk. Ardından mevzuyu, geleneksel kale içi karakucak güreşlerine getirdik. Son yıllarda ata sporu güreş adına Büyükşehir Belediyesi'nin 'sıfır'çektiğine, bu yönde bir çalışma yapmadığına değindik. Tam da Büyükşehir Belediye Başkanının bu konuda ihmalinden sözediyorduk ki, telefonum çaldı. 0532 ile başlayan ama bende kayıtlı olmayan bir telefondu! Karşımdaki ses, aslında tanıdık bir sesti ama önce alamadım! Sonrasında karşı taraf kimliğini açıklayınca anlamıştım. Evet, evet. Bu Ahmet Küçükler'in sesiydi! Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Küçükler, benimle görüşmek istiyordu ve ses tonundan da bir hayli sitemkar ve kızgın olduğunu anlıyordum. Daha az önce derin mevzulara dalınan masada ki oturduğum arkadaşlarımdan müsade istedim, 'az biraz öteye' geçtim. Arkadaşlarımın, aramızdaki görüşmeye müdahil olmamasını istedim ve başkanla görüşmeye başladım..

***

Onca sene çıkardığım Fırfırik'te o kadar espri yaptım da bir aramayan sevgili başkanım, beni, son günlerde yazdığım yazılardan dolayı arıyordu. Önce kendisini bir dinledim. Konu nedir diye,sözünü kesmeden sözlerine odaklandım. Bana sitem ediyordu. Aylardır hakkında yazıyor olmama rağmen, neden bir defa da yaptığı iyi bir işten bahsetmediğini soruyor ve geçmiş samimiyete dayanarak da haklı olarak hesap soruyordu. Ayrıca başkan, kendisine bu denli niye karşı olduğumu da anlamakta güçlük çektiğini ifade ediyor ve bunun nedenini de merak ettiğini belirtiyordu. Mesele kısa süre içerisinde aydınlanmıştı! Başkan, sürekli olarak yazılarımda ondan bahsederken,'ard niyet kokan' yazılar yazdığımı ve de yaptığı iyi şeyleri neden hiç bahsetmediğini söylüyor, kızgınlık duyduğu bana hem sitem ediyor hem de içini döküyordu! ''Gönül umduğu yere küser, abi'' diyordu, konuşmasını tamamlarken..

***

Daha Büyükşehir Belediyesi'nin Avukatı iken tanıştığımız Ahmet beyden telefonla gelen bu sitemini, anlayışla karşılıyorum. Başkanın bunca yıllık tanışmışlığımızdan ötürü kızgınlığını elbette anlıyorum ve kim ne derse desin sevgili başkanda bu konuda bir 'hak'var diye düşünüyorum. Ama. Sevgili başkanım da çok iyi biliyor ki, bu şehirde bu işler böyle! Kimse kimseyi önemsemiyor veya tebrik edemiyor! Nasıl bizler de iyi bir şey yazdığımız zaman muhatabımızdan 'kuru bir teşekkür' dahi almıyor, ama 'azıcık ucundan' eleştirdiğin zaman küfürlere ve hakaretlere maruz kalıyorsak, başkanın da yaptığı hep iyi şeylerin yazılmasını beklemesi çok da doğal değil! Ben sanmıyorum ki sayın başkan çalışmaları ile ilgili güzel yazılar yazan bir arkadaşımıza telefon açsın da bir teşekkür etsin! Yok, varsa da en azından bugüne kadar ben duymadım!

***

Her neyse! Şahsen ben daha çok gördüğüm eksiklikleri kaleme alarak en azından 'düzeltsin' diye başkana yardımcı oluyorum. İyi şeyleri yazmak ne oluyor? Zaten siz iyi şeyler yapasınız diye aday edilip seçilmedniz mi? Hem size bir şey söyleyeyim mi? Benim yaptığı iyi şeyleri yazmam, ondan bahsetmem, vallahi ona çok yarar da sağlamaz! Bundan en fazla yararı da kim alır, biliyor musunuz? Köşe başında olsa olsa sinsi sinsi bekleyen ve bana 'yalaka' demek için can atanlara yararı olur!

***

Hem benim başkanın yaptığı hizmetlerini yazmam önemli değil. Önemli olan onu bu köşeler değil, tarih yazsın! Ha bir de Genel merkez! Genel merkez onun isimini üçüncü kez yazarsa, öyle zannediyorum ki,daha benim lehte, aleyhte yazmamın da hükmü kalmayacak!!!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.