Maltepe'de faaliyet gösteren Erzurumlular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfında sezonun ilk herefene toplantısı Kanal 28 ekranlarından canlı olarak yayınlandı.
Erzurumajans-Maltepe'de faaliyet gösteren Erzurumlular Eğitim Kültür ve Yardımlaşma
Vakfında sezonun ilk herefene toplantısı Kanal 28 ekranlarından canlı
olarak yayınlandı.
Yoğun bir katılımın olduğu herefene, Güler
Kahraman'ın hazırlayıp sunduğu Kanal 28'de yayınlanan "Gülerce" adlı
programda ünlü sanatçılar türküler söylediler, orta oyunları oynandı,
fıkralar anlatıldı, Erzurum barları oynandı.
Erzurum vakıf ve dernek
temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda Erzurumlu davetlinin katıldığı
gecede, İbrahim Erkal, Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Çalık Holding'in
CEO'su Abiş Hopikoğlu, Erzurum Dernekler Federasyonu Başkanı Ahmet
Ağırman, Erzurumspor Başkanı Av. Ali Demirhan, Erzurum üzerine duygu ve
düşüncelerini dile getirdiler. Kadın Bar ekibi Erzurum barlarını oynadı.
TRT sanatçısı Lütfü Ortakale yönetiminde aralarında İsmail Bingöl'ünde
bulunduğu Türk Halk Müziği korosu Erzurum türküleri seslendirdiler.
DENGİZEK, VAKFIN GENEL FAALİYETLERİNİ ANLATTI
Erzurumlular
Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Başkanı Suha Dengizek, vakıf
faaliyetleri hakkında genel bir değerlendirme yaptı. Dengizek, "Vakfın
ana kademe yönetim Kurulumuz genel hizmetleri gerçekleştirirken, Kadın
Kollarımız, gençlik kollarımız, da ayrı ayrı faaliyetler
sergilemektedirler. Vakfımızda, Kur'an-ı Kerim, Bilgisayar, güzel
konuşma diksiyon, Karate gibi çeşitli kurslar aktif bir şekilde devam
etmektedir. Vakfımızın ikinci katını İstanbul'da faaliyet gösteren
Erzurum Dernekler Federasyonuna tahsis ettik. Amacımız Erzurum için
çalışmak olduğu için vakıf ve dernekler olarak güç birliği yapmış
olduk." Dedi.
AĞIRMAN, ERZURUMLU HANIMLAR DERNEĞİ, ERZURUM GENÇLİK DERNEĞİ KURULUYOR
İstanbul
Erzurumlular Dernekler Federasyonu Başkanı Ahmet Ağırman, dernekler
hakkında bilgi verirken, "Hemşeri Dernekleri ve vakıfların varlık
sebebi, neslimizin kültür ve geleneklerimizden uzaklaşmadan yaşamasını
sağlamak için yapılan çalışmalardır. Erzurum insanının tarifini
yaparken de, "Orta asyadan gelen bedenin, Mekke ve Medine'den esen
rüzgarla ruh bulmuş haline, Erzurum'lu derler" dedi.
Ağırman,
"Federasyon olarak yeni bir karar aldık, onu açıklamak istiyorum. İki
tane önemli ve güçlü derneğe ihtiyacımız var. Bu konuda çalışmalarımızı
başlattık, en kısa zamanda kadınlar ve gençlik derneği kurulacak.
Erkekler derneklerde vakıflarımızda bir araya gelirken, hanımların uzak
kalması kültürümüzden de uzak kalması anlamına geliyor. Bu sebeple
hanımlarımızı bacılarımızı da dernek çatısı altında buluşturmak
gerekiyor. Geleneksel ev yemeklerimizi adet ve geleneklerimizi hanımlar
derneğinde Fişek gibi gençlik derneği olduğunu düşünebiliyor musunuz.
Gençler Erzurum hem protestolarda hemde Erzurumspor'a destek verecek.
Gençler bizler aslında bu dernek ve vakıfçılığı sizler için yapıyoruz.
Sizin Erzurum kültüründen imandan ve inançtan kopmamanız için yapıyoruz.
Biliniz ki bizim tüm mücadelemiz sizin içindir." Dedi.
ABİŞ HOPİKOĞLU, ERZURUM'LU DOĞAÇLAMA TARİFİ MEST ETTİ!
Abiş
Hopikoğlu ise konuşmasında, "Beni işadamı ve yönetici olarak bilirsiniz
ama benim Erzurumlu hemşerilerimle bir araya geldiğimde en rahat olarak
hissettiğim bir özelliğim var. Rahmetli Seher anne annemin bize
öğrettiği bir özellik olan doğaçlama yapacam. Yani doğaçlama yaparken,
tabii ney üflenirken o an yüreğimizden geçeni dilimize dökeriz." Dedi.
Vakfın
Yönetim Kurulu Üyesi Çalık Holding'in CEO'su Abiş Hopikoğlu, Ahmet
Ağırman'ın Erzurum'luyu tarifinden yola çıkarak, doğaçlama şeklinde
Erzurum ve Erzurum insanını öyle bir tarif etti ki; herkes pür dikkat
nefeslerini tutarak dinledi.
Hopikoğlu, "Herkes Erzurum'a bir şey
söyledi ya, Ahmet Başkan tuttu bedenimizi Orta Asya'dan bindirdi atın
sırtına dört nala, Ama koşarken vuruşarak, şehitler vererek, obalar
kurarak, çadırlar yıkarak, nehirler geçerek, bazen yarı yolda, geceler
boyu kayı boylarında, dağların aşılamayan arşlarını delerek geldik ya
Ahmed'im? Öyle kolay değildi ha, bir ata binip yem verip otlatmak
meselesiyle geldiğimiz Malazgirt dün gibi ya? Sanki elimizi kolumuzu
salladık, sanki diyarı Pers'ten öte Pers'in seyirtmesi yoktu orda? Sanki
Bizans'ın kaleleri, ordularının meşgaleleri?
Öyle kolay değildi
Ahmed'im, öyle atın sırtına bindirip sonra Medine'ye Hazreti Ömer'in
ebelediği düş, hayal kırıklığına uğramayan hakkaniyetini alıp bir bedene
halife misali bayrağın sancaktarlığını getirip Osmanlının tahtına
oturtmak.
Öyle Kanuni bir dizi misali olduğunda, aşkların ve
kaderlerin olduğu bedbaht zamanların dilimleri gibi yansımıyordu.
Ekranlara düşen aşklar değildi, alanlara düşen genç yiğitlerin kanları
ve bedenleriydi Ahmed'im?
Diyoruz ya öyle Erzurum'lu onlar. Öyle doğup hani burada Abiş gibi mikrofonu alıp dört kelime söylemek de değil ha bacılarım.
Yürek
yaralarını Erzurum'un Tekman'ında iklimsiz ayırımsız alıpta
kucaklayabilmektir aslında. Palandöken'in karını, bedeni düşmüş bir
kağnının sesine ortak eyleyip, gerçekten Nene Hatun'un dara düşmüş
yanını, onunla beraber kalkmaktır, aslında?
Erzurumlu olmak zor
merhale ya, gönlü diyara düştüğümüzde yapayalnız kalmışsa,
yapayalnızlığında bile çilesini kendi içerisinde dillendirmeyen namerdin
anlamadığı mertliktir aslında.
Erzurum kendi içinde bir tandır
ekmeğini ırsa ırsa aldığımızda, Tekman'dan Erzurum'a sekiz mola verip,
haşlamanın suyuna somunu lavaş arasında bandırdığımızda anladılar.
Erzurum,şimdi öyle büyük şirketlerin koltuklarında makam araçlarının arka
koltuğunda son model telefonların hafızalarına yüklediğimiz türküleri
dindirip öylesine geçiştirdiğimiz bir sevda da olmamalı aslında..
Erzurum
Maltepe'de şimdi burada yaşandığı gibi öyle Suha'nın ve buradaki tüm
dostların gerçekten yüreğini ortaya koyduğu, ama fakirliğin fakir
olmadığı yerde Erzurum'lunun da onun ekmeğiyle ortak olduğu yerde
duruyor aslında.
Erzurum Ahmed'im diyor ya gel gel bana diyor
Mevlana'nın Konyası, ama Erzurum gel bana demiyor, sen dardaysan ben
sana gelim diyen yiğitlerin merdanesi.
Erzurum kimin başı dara
düştüyse, orta asyadan arta çağdan bu yana ve şimdi bu yıl kendi
içimizdeki yaranın kabuğunun da bizden olduğun da bile onu kurutacak
mertleri çıkardığı yerdir aslında.
Erzurum yeri gelir, kendi içinde
kendi kurdunu da kurutmayı bilir, yeri gelir kendi kurdunun yarasını,
kendi göz yaşları içerisinde öğütmesini de bilir. İşte Erzurum böyle bir
şey, hasret dendiğinde dile düşer. şair susar gece uzar eyvallah?"
şeklinde bitirirken salonda bulunan herkes ayakta alkışladılar.
Bu
dizeleri dinleyenler arasında ilk yorum yapan Ahmet Ağırman, " Vallahi
ben buna şairlikten öte bir şey diyorum. Abiş Beyin yüreğinin
derinliklerinden gelen sözlerle bulunduğumuz anı geçmişle yoğurdu
anlattı, bizleri mest etti. Yani şairlik altı ayda bir şiir yazan adama
şair diyorlar, ama bu daha başka bir şey" dedi.