Makedonya ve Kosova izlenimleri -2-

Beş asırlık Arasta Camii’nin yıkık hali, Sulu Han’ın Makedon müzesine dönüştürülmesi yüreğimizi sızlatıyor. Ancak, 16’ncı yüzyılın önemli kültür eserlerinden olan Kurşunlu Han’ın “Yunus Emre Kültür Merkezi” adı altında faaliyet gösterecek olması bir o kadar yüreğimize su serpiyor.

Arnavut olan Ekrem’in, Türk Çarşısı’nda gezerken “Hemboy” isimli halı kilim dükkânına uğruyoruz.



Dükkânda, birbirinden güzel Türk motifleriyle süslü halılar ve kilimler göz kamaştırıyor, hele duvardaki, peşin ve veresiye satan esnafları tasvir eden Makedonca yazılı tablo, hepimizi gülümsetiyor.



Tarihi Türk Çarşısı’nda “Çınar altı” denilen mevkide, çok asırlık ulu çınarın gölgesindeki altmış iki yıllık Turist Lokantası’nda, Gratavçe (Kiremit de Fasulye) denilen yemekle karnımızı doyuruyoruz.



Kosova’dan Üsküp’e gelen bir Türk ailesinin çocuklarından olan lokantanın sahibi Enver’le yemek esnasında sohbet ediyoruz.



Enver; değişik zamanlarda lokantasına Türkiye’den gelen ünlü isimlerle çektirdiği fotoğrafları bize gösteriyor.



Süleyman Demirel, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın birlikte olduğu fotoğraf hepimizin ilgisini çekiyor.



15’nci yüzyılda Osmanlılar tarafından yapılan ve bay ve bayanlar için ayrı bölümleri olan Davut Paşa Hamamı da bugün müze olarak hizmet veriyor.



Osmanlılara ihanet eden Katolik İskender Bey’in at üstündeki heykeli ise tarihi Türk Çarşısı’nın bitimindeki bir alana dikilmiş.



Davut Paşa Hamamı’ndan sonra, Vardar Nehri’ni iki yakaya bağlayan tarihi Taşköprü’den geçiyoruz.



Üsküp’te Fatih Sultan Köprüsü olarak da bilinen bu köprünün ortasında bir mihrap bulunuyor.



2002’de onarım bahanesiyle yıkılan mihrap, Müslümanların protestoları neticesinde tekrar yapılmış.



Türk Çarşısı’ndan çıkıp Taşköprü’yü geçtiğimizde, bakımlı ve büyük bir meydanla karşılaşıyoruz.



Bu alanın kuzeyinde bulunan Burmalı Camii, 1963 depreminde yıkılmış ve yerine devlet binası yapılmış.



Bu durumu içlerine sindiremeyen Müslüman Üsküp halkı, konuyla ilgili mücadelelerini demokratik yollarla aramaya devam ediyorlar.



Hıristiyanların yoğun olduğu bölgedeki canlılık ve modernizm hemen fark ediliyor.



Batı tarzındaki çarşıdan geçerken, önümüzü kesen ve yardım isteyen onlarca çingene çocuğun arasından zor kurtuluyoruz.



Arkamızdan attıkları taşların birimize tesadüf etmemesine şükrediyoruz.



Önümüze çıkan tarihi tren istasyonu 1963 depreminde yıkılmış, binanın önünde bulunan saat de 06.20’yi gösterir şekilde, o günden bugüne muhafaza edilmiş.



Vodna ve Lübeten Dağları arasında kalan Üsküp’ü, ormanlarla kaplı Vodna Dağı’ndan doyasıya seyredip, Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri anıyoruz.



Üsküp’ten Makta Barajı’na doğru yol alıyoruz, muhteşem bir tabiat, bereketli topraklar, insanı etkiliyor.



Yeşillikler arasında göze çarpan minareler, Müslüman kimliğinin en belirgin ifadesi olarak göze çarpıyor.



Bazı yerleşim birimlerinde cami ve kiliselerin olması, Osmanlı yönetim biçimini bugüne taşıyan en güzel örnekler olarak, dünü bugüne yansıtıyor.



Makedonların Üsküp’teki uygulamalarına bakılırsa, yeni bir tarih oluşturma gayreti içerisinde oldukları hemen fark ediliyor.



Kırmızı gelincikler ve altın sarısı mayıs çiçekleriyle kaplı tarlaların oluşturduğu manzaralar içerisinde, Bursa ve Adapazarı coğrafyasını andıran verimli arazilerden geçiyoruz.



Aracımızı park edip, eşsiz güzellikteki manzaranın doyumsuz halini seyrede seyrede bir müddet yürüdükten sonra, Makta Barajı’na ulaşıyoruz.



Baraj kenarında hizmet veren turistik bir işletmede doğal çaylardan içip, yorgunluğumuzu attıktan sonra, Gostivar’a gitmek üzere aracımıza biniyoruz.



Trafik akışı, sanki de bir arada yaşama kültürünü yansıtıyor, korna sesi duyulmuyor, trafik ışıkları oldukça az, yayalara büyük saygı var, yani insanlar birbirlerine karşı oldukça tahammüllüler.



Korna sesleri ve sürücülerin tahammülsüz davranışlarıyla âşina olduğumuz Erzurum trafiği ile Makedonya’daki trafiğin kısa bir mukayesesini yapmadan da edemiyoruz.



Aracımızın şoförü Adnan, Türkçe yayın yapan Üsküp Radyosu’nu açıyor, güzel bir tesadüf, bir gün önce Ensar Derneği’nde karşılaştığımız gençlerin düzenledikleri 19 Mayıs Gençlik Şöleni ile ilgili haberi ve şölendeki konuşmaları dinliyor, “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa” Marşı’na eşlik edip, tatlı bir yolculuk yapıyoruz. (Devam edecek)



Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.