Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sosyal medyada yer alan istifa çağrılarına ilişkin, "Ben bu olaydan dolayı politik, olayın makam mevki boyutlarıyla tartışılmasını doğru bulmuyorum." dedi.
Erzurumajans-Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, sosyal medyada yer alan istifa
çağrılarına ilişkin, "Ben bu olaydan dolayı politik, olayın makam mevki
boyutlarıyla tartışılmasını doğru bulmuyorum." dedi.
Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Soma'daki maden ocağında meydana gelen
kazaya ilişkin, "Bin bir türlü mücadele neticesinde 30 Haziran 2012
tarihinde İş Sağlığı Güvenliği Yasası'nı yürürlüğe koyduk. Bu yasa iş
sağılığı güvenliği alanında o tarihe kadar gerçekleştiremediğimiz
müstakil bir yasa. Bu yasaya bağlı olarak ikincil mevzuatı da yürürlüğe
koyduk. Bu yasa birçok değişiklikler getiriyor ama iş sağlığı güvenliği
konusu önemli. Yasanın temel olarak işverenlerimize, sendikalarımıza,
bakanlığımıza yüklediğimiz sorumlular açısından 4-5 hususu paylaşmak
istiyorum. Yasa diyor ki, 'risk değerlendirme sorumluluğunu' getirdim.
Bu işyerlerinde risk değerlendirmesi yapıp, muhtemel riskler varsa onlar
giderilmeden burada çalışma yapılamayacağı şartını getiriyor. Risk söz
konusuysa burada kazmayı vuramazsınız' diyor. Bin kişinin üzerinde
çalışanı olan çok tehlikeli iş yerleri, kazanın olduğu yer böyle bir
yer. Burada tam zamanlı iş yeri hekimi, tam zamanlı iş güvenliği
uzmanını bulundurmak zorundasınız diyor. Bunun yanında yasa, acil durum
planlaması ve uygulama zorunluluğu getiriyor. Muhtemel olacaktır diye
planlama yapacaksınız, o yeterli değil uygulama da yapacaksınız' diyor.
İşyeriniz eğer çok tehlikeli bir iş yeriyse, burada çalıştırdığınız
insanlar mesleki eğitim zorunluluğu, sertifikası yoksa bu elemanı
çalıştırma şartınız yok. Bütün çalıştırdığınız personeli iş sağlığı
güvenliği eğitiminden geçirmek zorundasınız. İlgili iş yerine baktığımız
zaman 13 iş sağlığı güvenliği uzmanı, 4 iş yeri hekimi olduğu
görülüyor. Teftiş neticesinde mevzuata aykırı bir durum olmadığı
görülüyor. Kaza neden oldu sorusu aklımıza geliyor. Yasa var mı, var.
Denetim var mı, var ama o zaman gerek idari ve adli soruşturma devam
ederken bizim de İş Teftiş Kurulu Başkanınım başta olmak üzere gerekli
çalışmaları yapıyorlar. Bu kaza neden meydana geldi diye bunun çok yönlü
bir şekilde araştırılıp ortaya çıkarılması gerekiyor. En ufak
ayrıntılar değerlendirilecek. Bakanlık olarak çok tehlikeli iş
yerlerinde en ufak risk gördüğünüz zaman kapatma kararını veririz
derken, bugün bu acı tablo hepimizin yüreğini dağlamış bulunmaktır.
Bütün yönleriyle aydınlatılacak bir konudur bu. Gizli kalması söz konusu
değildir" diye konuştu.
Bakan Çelik, "Her işyerinin rapor dediğimiz o
işyerinde o gün, iş güvenliği uzmanı ve hekimi 24 saat veya çalıştığı
7,5 saat içinde ne gibi risk oluşma ihtimali doğmuş bunları bu rapor
defterine not etmek durumunda. Teknik heyetimiz bunu inceleyeceği gibi
savcılık da bunu dikkate alacaktır. Teknik nezaretçinin de bulunması
gerekiyor. Onun da tespitleri yine yol gösterici olması açısından önem
arz etmektedir" dedi.
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın 30 Haziran 2012'de yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
"İş
sağlığı güvenliği kültürünü geliştirmek, tüm topluma da iş sağlığı
güvenliği farkındalığını oluşturmak için çok önemli çalışmalar yapıldı.
Bu acı olaydan sonra bazı yorumları izliyorum. Türkiye'de bu yasanın
çıktığını bilmeyen insanların konuştuğunu görünce üzülüyorum. Bu üzücü
günde söylemek istemezdim ama 5 yıl İş Sağlığı Güvenliği Yasası'nın
mücadelesini vermiş bakan olarak, böyle bir sitemi de mazur göreceğiniz
düşüncesindeyim. Tanıtımla ilgili, bütün organize sanayi bölgelerini
içine alan tanıtım toplantıları yapıldı. Kamu spotları, afişler,
broşürlerin yüzlercesi çalışanlara, sendikalara ulaştırıldı. İşçi,
işveren örgütlerinin tümüyle toplantılar yapıldı. Amacımız, iş
kazalarını minimize etmek. İş kazalarının yüzde 98'ini önlemek mümkün.
Çok çok aşağılarda tutmak mümkün. Bu farkındalığın mutlak süratle
oluşturulması gerekiyor. Bu görev hepimizin görevidir. 5 Mayıs'ta
Uluslararası İş Sağlığı Güvenliği Konferansı yaptık. 4 bin 500 kişinin
katıldığı İş Sağlığı Güvenliği Kongresi yaptık. Topluma bunun
iletilmesinde hepimiz görevimizi yapabildik mi diye sormamız gerekiyor.
Bütün çalışanları ilgilendiren, yetim kalan yavrularımızı ilgilendiren
konuda acaba ne kadar duyarlı olduk."
İşverenlere seslendiğini
belirten Çelik, "Bu salonlarda 2 yıl boyunca iş sağlığı güvenliğini
tartıştık. İş sağlığı güvenliğinin maddi hesabı yapılmamalı. Hiçbir
maddi kaygı insan hayatından daha değerli değildir. Asıl bunun
uygulaması önemlidir. İnsan hayatından daha önemli ne olabilir. 230
kardeşimizi hangi servet, hangi imkanlar geri getirebilir? Yüzlerce can
gidiyor. Hiçbir maddi kaygı insan hayatından daha değerli olmamalıdır.
Çalışanların temsilcileri, sendika örgütlerine sesleniyorum iş sağlığı
güvenliğini konuyu alan tartışması olmaktan çıkaralım. İş sağlığı
güvenliğine ne kadar emek veriyoruz bunları tartışalım. Mevzuattaki
eksiklikleri konuşalım. Bizim derdimiz çalışma hayatı" ifadelerini
kullandı.
Bakan Çelik, açıklaması sonrası gazetecilerin
sorularını cevapladı. "Çalışma Bakanı olarak açıklamasının geri kaldığı
ve sosyal medyada istifa çağrılarının olması"na ilişkin bir soru üzerine
Bakan Çelik, "Oraya Bakan Yardımcımız bütün teknik heyetleri gönderdik.
İlk dakikadan itibaren İzmir'deki teftiş heyetimiz de oraya ulaştılar.
Benim gidememe durumum sağlıkla ilgili bir olay olduğu için, kişisel bir
durumumun gündeme gelmesini çok yakışıksız buluyorum. Önemli bir tetkik
için ilgili doktor ayrılmamam gerektiğini, perşembe günü saat 13.00'e
kadar ayrılmamam gerektiğini söyledi. Çalışma hayatıyla ilgili sorumlu
kişi olarak da açıklama zorunluluğu buldum. Gidememe sebebim özel,
sağlıkla ilgili bir durum" şeklinde konuştu.
Maden ocağında kaçak
işçi çalıştırıldığı iddialarına ilişkin bir soru üzerine Bakan Çelik,
"Bu olayla ilgili Enerji Bakanımız yetkili ve sorumlu. Ocakta olup
bitenler, hayatını kaybedenler Sayın Taner Yıldız'ın başkanlığında
sürdürülüyor. Onun açıklamaları isabetli olur. Kayıtdışı çalışma olduğu
ile ilgili bilgi gelmedi. Bir 15 yaşındaki çocuğun çalıştırıldığı ile
ilgili bilgi geldi. Gelişen tüm olaylara anında müdahale ettik. Bu
delikanlının 19 yaşında olduğunu tespit ettik. Onun da doğru olmaması
sevindirici bir durum" karşılığını verdi.
En son denetimlerin
Mart ayında olduğu ve rapor defterinin incelenmesine ilişkin soruya
Bakan Çelik, "Bu rapor defteri önemli bir evrak. Tespit ettikleri bir
şey var, ilgili işyeri sahibine iletildi mi bilemiyoruz. İş güvenliği
uzmanlarının ne not ettiğini bilemediğimiz için söylüyorum. Adli ve
idari soruşturma iki önemli evrakı kayıt altına almıştır" cevabını
verdi.
Bakan Çelik şunları kaydetti:
"Bize gelen
STK'lardan, vatandaşlardan, çalışanlardan olsun, bu da örgütlü bir iş
yeri. Örgütlü olması sevindirici. Varsa bir eksiklik sendika
başkanlarına bildirilmesi gerekiyor. Onlarla da görüştüğümüzde,
kendilerinin tespit ettikleri eksikliğin olmadığı yönünde açıklamaları
var. Eksiklik neydi de bu kaza meydana geldi, bu soruyu sormaya herkes
sahip."
Mart ayındaki son teftişte 'herhangi bir sorunun
olmadığı' açıklamasının hatırlatılması üzerine Çelik, "Sistem öyle güzel
kurulmuş ki, güvenlik sistemi. Bakanlıktan, Ankara'dan ibaret değil
artık. Ankara'dan gidecek olan teftişler değil, periyodik teftişler
yapıyorsunuz ama aynı zamanda 24 saat teftiş edenler var. Onun için
sorumluluk falan değil. Acaba bunlar evrakta mı, yoksa evrakta olanlar
aynı zamanda fiiliyatta bunlar var mı? Kimseyi temize çıkarma peşinde
değiliz. Evraklar çok güzel ama uygulama yok diyelim, bunun tabii ki
sorunları olacak. Çıkacak tablo ne? Evrakla pratikteki durum arasındaki
uyum nedir?" diye cevap verdi.
Bir gazetecinin, "Bakanlık olarak
bu kazada sorumluluğunuz var mı, istifayı düşündünüz mü?" sorusuna
Çelik, "Şu anda hayatlarını kaybeden kardeşlerimizin acılarıyla doluyum.
Ben bu olaydan dolayı politik, olayın makam mevki boyutlarıyla
tartışılmasını doğru bulmuyorum. Çalışma Bakanlığı bir kazanın meydana
gelmemesi, farkındalığın artırılması için gerekli çalışmalarını
sürdürüyor. Keşke bu olayları yaşamadan bu farkındalık bütün kesimler
tarafından içselleştirilse de bu olaylarla karşı karşıya kalmasak"
cevabını verdi.
Sabotaj olabileceği iddialarına ilişkin ise Bakan
Çelik, "Önümüzdeki raporda bir eksiklik yoksa, yüzde 98 önlenebilir iş
kazaları, genel istatistiğe bakarsanız yüzde 2'de olabilir. Bu
incelemelerden ortaya çıkacak hadisedir" dedi.
Soma'ya gidip
gitmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Şu an itibarıyla zor
görünüyor. Ben gitme arzusundayım. Aileleri gidip ziyaret etmek. Sosyal
güvenlik tarafı da var, Sosyal Güvenlik Başkanımız da orada. Hayat devam
ediyor, yaşanan acılara rağmen. İşin o boyutuyla acılarını hafifletme
adına, yavruların geleceklerini aydınlık kılma noktasında yapılması
gereken neyse en üst düzeyde yapılmasını sağlayacağız" ifadelerini
kullandı.
CHP'nin verdiği ve reddedilen önergenin
sorulması üzerine Bakan Çelik, "İnceleme imkanım olmadı. Çalışma
hayatıyla ilgili konu tartışılacaksa ben bütün bunların yararlı olduğu
düşüncesindeyim. Çalışma hayatı dinamik bir hayat. Burada bu konuların
konuşulmasından ben rahatsızlık duymam" diye konuştu.