Erzurumajans-Kars Kuzey Doğa Derneği Başkanı Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu'nun liderliğinde gerçekleştirilen Doğu Anadolu'nun yaban hayatını araştırma ve koruma projesinde çok önemli bir sonuca ulaşıldı.
Orman Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü izniyle çalışma yapan Doç. Dr. Şekercioğlu ve ekibi, uydu vericilerle Sarıkamış yöresinde yaşayan boz ayıların göç eden dünyadaki ilk ayılar olduğunu tespit etti.
Utah ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu Zürih, Kafkas, Zagreb ve Boğaziçi üniversiteleri ve Kuzey Doğa Derneği ekibiyle beraber uydu vericileriyle takip ettikleri boz ayıların sonbaharda Kars Sarıkamış'tan Artvin Şavşat'a göç ettiklerini söyledi. Ayıların Şavşat'taki verimli ormanlarda meyve ve meşe palamutlarıyla beslendiklerini kaydeden Doç. Dr. Şekercioğlu, yağ depolayan ayıların tekrar Sarıkamış'a dönerek kış uykusuna yattıklarını belirtti. Boz ayıların kış hazırlığının yaklaşık 250 kilometrelik bir gidiş- dönüş göçü olduğunu anlatan Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, bu kadar uzun yolun bir boz ayı için etkileyici olduğunu vurguladı.
'LİTERATÜRDE BAŞKA BOZ AYI GÖÇÜ YOK'
Dünyada literatürde başka bir boz ayı göçüne rastlayamadıklarına dikkati çeken Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu şunları söyledi:
"Ancak ayıların bir kısmı artık bu göçü gerçekleştirmiyor ve Sarıkamış'ın çöplüğünde hazır besinlerden faydalanıyor. Bu göç bize, Sarıkamış ormanlarının boz ayılar için yeterli alana ve besin kaynaklarına sahip olmadığını gösteriyor. En çok dolaşan boz ayı, bir yılda 1600 kilometrekare yürüyor. Fakat bu 328 kilometrekarelik ormanda 50'den fazla boz ayı bir arada yaşıyor. Orman altı bitki örtüsü zayıf, bölge halkı yemek, yakacak ve hayvanları için birçok bitkiyi topluyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar orman içinde otlayıp bu bitki örtüsünü tahrip ediyor. Maalesef kaçak ve yasal ağaç kesimi var. Boz ayılar sonbahar başında Sarıkamış'tan Şavşat'ın, Karadeniz'in, Kaçkarların bereketli, daha çok yağış alan ormanlarına gidiyor. Orada orman altı bitki örtüsüyle özellikle meşe palamutlarıyla ve kuşburnu gibi meyvelerle beslenip, yağ depolayıp sonra Sarıkamış'a dönüp kış uykusuna yağlanmış bir şekilde yatıyor. Bu göç 250 kilometreyi buluyor. Fakat araştırdığımız ayıların yarısından çoğunun bu göçü yapmadığını gördük. Bunun da sebebi Sarıkamış çöplüğü. Besinlerinin çoğunu buradan elde ediyorlar."
AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI
Orman örtüsünün arttırılması ve korunması gerektiğini savunan Doç. Dr. Şekercioğlu, bunun için Orman ve Su İşleri Bakanlığına ilk kez 2008'de önerdiği Türkiye'nin ilk yaban hayatı koridorunun açılması fikrini bakanlığın hayata geçireceğini söyledi. Orman, Cölleşme ve Erozyonla Mücadele, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüklerinin harekete geçtiğini ve ayıların göç güzergahındaki Sarıkamış'tan Gürcistan sınırına kadar uzanan 162 kilometrelik alanı ağaçlandıracaklarını anlatan Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece 28 bin hektarlık yeni bir muhafaza ormanı ortaya çıkacağını belirtti. Milyonlarca ağaç dikileceğini kaydeden Doç. Dr. Şekercioğlu, böylece Sarıkamış'tan Şavşat'a göç eden boz ayıların hiç ormandan çıkmadan yıllık göçlerini Sarıkamış'tan Gürcistan sınırına kadar yapacaklarını, daha sonra Sarıkamış'a geri dönüp kış uykusuna yatacaklarını söyledi.
BİLİMSEL MAKALE YAYINLADILAR
Ardahan ve Artvin'de ağaçlandırma başladığını, Kars ve Erzurum'da ise 4 yıldır hala faaliyet olmadığına işaret eden Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, şöyle konuştu:
"Bu yüzden, Türkiye'nin ilk yaban hayati koridorunun bir an önce tamamlanması Kars ve Erzurum'da da ağaçlandırmanın başlaması, kuzeydoğu Anadolu'nun yaban hayatı için kritik önem taşıyor. Literatürü çok araştırdık. Dünyada daha önce tespit edilmiş göç eden bir boz ayı popülasyonuna rastlayamadık. Yani bunlar dünyanın bilinen ilk göçmen boz ayıları. Bu da Sarıkamış'a, Kars'a, Türkiye'ye nasip oldu. Yeni bir bilimsel makaleyi İngiliz Journal of Zoology'de yayınlamaktan çok mutluyuz. Zürih Üniversitesi'nden Gabrielle Cozzi ve Arpat Özgül, Utah Üniversitesi doktora öğrencim Mark Chynoweth, Zagreb Üniversitesi'nden Josip Kusak, Kuzey Doğa Derneği'nden Emrah Çoban ve Kafkas Üniversitesi'nden Ayşegül Çoban ile beraber bu önemli çalışmayı gerçekleştirdik."