TEOG kaldırılacak denildi; yerine liselere giriş sınavı denilen LGS getirildi. Hiç bir öğrenci, asla açıkta kalmayacak denilmişti. Öğrenciler istemediği okullara kesinlikle yerleştirilmeyecek denilmişti. Her öğrenci evine en yakın okula yerleştirilecek denilmişti. Ama söylenilenlerin aksine, yüz bini aşan öğrenci imam -hatip ve meslek liselerini tercih etmediğinden açıkta kaldı ve bırakın evine yakın okula kaydolmayı, hiç bir tercihine ve istediği okula yerleşemedi. Anadolu ve Fen liselerinde doluluk oranı %95'leri bulurken; imam-hatip ve meslek liselerinin tercih oranları ise, %50'lerde kaldı. Görünen ve anlaşılan o ki, tercihlerine yerleşemeyen öğrenciler, tercih edilmeyen bu okullara zorlanacak ve istemelerse de bilinçli bir biçimde, bu okullara yönlendirilecek.
Alandan gelen ve uzun yıllar eğitimin ve bu işin mutfağında çalışmış bir öğretmen ve eğitim yöneticisi olarak, ön yargılı olmayan bir samimiyetle şunu ifâde etmek isterim. Diğer okul türleri gibi, ülkemizde yeterli ve makul sayıda imam-hatip okullarına da htiyaç var. İsteyen öğrencilerin bu okulları tercih etmeleri elbette ki, bir haktır ve doğru olanıdır. Ama işi şirâzesinden çıkarmak ve tüm eğitim felsefesini, imam-hatip anlayışına bina etmek ve öğrencileri istemedikleri halde, kendilerine daha farklı tercihler sunulamadığı halde, bu okullara kanalize etmeye çalışmak yanlış olanıdır. Öğrenciyi istemediği bir alana yönlendirerek, bir ömür boyu yaşatılacak psikolojik bir mutsuzluk yaşatılması yanlış olanıdır.
Öğrencilerin iki derede-bir arada bırakılmış olmaları yanlış olanıdır. İhtiyaç duyulan yeni okul türleri açmayıp da, her gün sadece ve yalnızca onlarca imam hatip binası inşa etmeye çalışmak yanlış olanıdır. Mevcut imam-hatip ortaokulları var iken ve sanki bu okullar da yetmiyormuş gibi, normal ortaokulların belirli sınıflarını da, imam-hatip ortaokullarına dònüştürmek yanlış olanıdır. Belirli sayıda bazı kız imam-hatip liseleri nitelikli okul, nitelikli okul ne demekse kapsamına alınırken; aynı oranda kız meslek liselerinin nitelikli okul kapsamına dahil edilmemesi yanlış olanıdır. Yasal değişiklik yapılırken, meslek okullarının orta kısımları açılacak denilmiş olmasına karşın, imam-hatiplerin dışında, hiç bir meslek okulunun orta kısımlarının açılmamış olması, topluma sunulan bir aldatmacanın yaşatılır olması yanlış olanıdır.
Hani öğrenciler bir gecede ansızın getirilen bu sistemde, tercihte bulunmadıkları okullara, hiç bir hal ve şart altında zorlanmayacak denilmişti. Sistemin yürürlüğe sokulduğu tarihlerde, tecrübelerime dayalı kaleme alınan bir yazımda, bu acaip sisteme ilişkin olarak; "hele kayıt dönemi bir gelsin, siz o vakit seyreyleyin karmaşayı ve gümbürtüyü" demiştim. Nitekim öyle de oldu. Bilimsel ve pedogojik uygulanabilirliği olmayan, eğitimcilerin yer almadığı, çala-kalem bir acelecilikle uygulmaya konulan ve neticede öğrencilerin mağdur edildiği, eğitimsel felsefeden ve temellerden uzak, pratikte yürütülemez ve topallayan bir garip sistem oluşturuldu.
Tercihlerine yerleşemeyen, ancak parasal imkânı olan öğrencilerin velileri, çocuklarına ciddi bir eğitim aldırabilmek maksadıyla, haklı olarak özel okullara yönelmekte... Peki parası olmayan garibanlar ne olacak? Onların ise, hallerini sorup- soran yok. Onlara da, "ne haliniz varsa görün, haydi istemediğiniz okullara, marş marş" denilecek. Zirâ, onlar bu arızalı ve işlemez sistemin kadavra malzemesi... İşte, Milli Eğitimin hâl ü pür-melâlı... Buyurun cenâze namazına...
Eğitimci sayın Bakan'a düşen ve beklenilen ilk görev; eğitimde imkân ve fırsat eşitliği sağlamayan "yersen de bu, yemesen de bu" misâlı dayatılan bu ucube sisteme son vermek olmalı... Öğrencilerin deneme-sınama yöntemiyle, labaratuvar malzemesi olarak kullanılmaları artık son bulmalı.
Bilmem ki kudreti yeter mi?