Leyla'nın dirliği

Tortum'daki HES direnişinin simge isimlerinden Leyla'yı mahkemeye vermişlerdi.Direniş eylemlerinin olduğu günlerde vatani görevini o bölgede yapana üç askerimiz, üç ayrı dava açarak Leyla'dan şikâyetçi olmuşlardı.

Şikâyetin özü, Leyla'nın Türk Askeri'ne taş atma ve hakaret etme iddiası!

Şimdi bu iddiayı aklımızda tutarak, biz de geçmişe taş atmadan bir göz atalım.

Tortum'un Bağbaşı Beldesi'nde, bize göre haklı olan direnişin, yerel ve ulusal basında dillendirildiği günlerde CHP İstanbul Milletvekili Sayın Aykut Erdoğdu ile birlikte Bağbaşı'na gitmiştik. Oradaki izlenimlerimi, Pazarda HES var, başlıklı yazımda sunmuştum. Aynı yazının içinde, ''Leyla bir özge candır,'' diyerek, başka bir başlık altında Leyla hakkındaki düşüncelerimi ve Leyla'nın beni etkileyen birkaç cümlesine de yer vermiştim.

Bucümlelerden biri aynen şöyleydi.

''Ben askerime taş atmadım, bana iftira attılar!.. Ben hiç askerime taş atar mıyım; hem ben atmak istesem de bu toprağın taşı asker için kalkar mı yerden!..''

İddianın yanına o günlerde söylenen bu iki cümleyi de koyarak saklayalım.

Ve gelelim bugünlere.

Ve de Leyla'nın''taş ve hakaret'' mahkemesine!

İstanbul Barosu Avukatlarından Eşber  Yağmurdereli'nin Leyla'yı savunmak için Tortum'a geleceğini  Erzurumajans olarak ilk kez biz duyurduk ve ertesi gün de Tortum yollarına düştük.

Tortum yollarına düştük, desem de bakmayın siz bu cümleye!.. Türküde söylendiği gibi eymeleri falan kalmamış Tortum'a giden yolun;  eyrilere uğramadan düz yolda istersen yaylanarak, istersen asfaltı ağlatarak basarsın gaza Eski tozlu ve 'eymeli yolları'da bildiğim için, son genel seçimlerde Sayın Başbakan'dan duyduğumuz iki kelimeyi Tortum'a gidene dek yineledim.''Nereden, nereye!''

Dünden bugüne gelen yollar,  Bağbaşı'ndan da Mahkemeye getirmiş Leyla'yı!

Adliye'ye girdiğimde Eşber ağabeyinin CHP'li Milletvekilleriyle konuşurken buldum; hoş geldiniz ve hal hatır faslındayken bir yandan da İstanbul Milletvekili Sayın Melda Onur'la konuşan Leyla'yı izlemekteyim. Sayın Onur, Leyla'nın yanından ayrılır ayrılmaz, Leyla ellerini göğsünde kavuşturarak duvara yaslandı. Sırtını Adliye'nin iç duvarına dayayan bu minik kızın yanına gittim.

Gözlerindeki ürkeklik sesine de yansımıştı.
''Hoş geldin Ömer ağabey,''derken endişe sancısı çektiği o kadar belliydi ki!
''Bakıyorum da sırtını Adliye duvarına yaslamışsın Leyla,''dedim.

Ne demek istediğimi anladı mı anlamadı mı, bilmiyorum; ama yarım bir gülümseme yayıldı çocuk yüzünde!
Yine de açıklamak zorunda kaldım.
''Adalete güveniyorsun değil mi?''
Evet,''dedi, ''evet ama yine de heyecanlıyım.''

Buna benzer birkaç söz karşılıklı gelip gittikten sonra, bir sigara tüttürmek için dışarı çıktım. Sarp kayalıkların yarı yarıya engellediği karlı dağları seyrettim.

Nedendir bilmiyorum; ama cevabı çok basit olan bir soruyu kendime sormadan edemedim.

Eğer, Leyla benim öz kızım ya da öz kardeşim olsaydı bu durumda ne düşünürdüm acaba?

Ve anında yapıştırdım cevabı.

Gurur duyardım!..

Gurur duyardım, çünkü;

Leyla, yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle; yani herkesle birlikte toprağına ve suyuna sahip çıkıyordu.

Suyunu, dolayısıyla toprağını almak isteyenlere direniyordu.

Bunun neresi suçtu, neresi ayıptı!

Suyunu Mecnun sayan Leyla'nın sevdiğini sahiplenmesi ve koruması kötü mü sanki!

Hayatı sevmesi ve savunması hakkı değil miydi yani!

Su ve toprak... Ağaç ve canlı... Geçim ve ekmek...

İşte bu da Leyla'nın dirliği!
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Tortumlu 01 Ocak 1970 02:00

    Tortumlulara reva görülen bu eziyet ve zulüm gerçektende çok acı veriyor. güneydoğuda askere molotof atanlar mermi atanlar davul zurna ile karşılanrken tortumlu bir kız askere hakaretten 9 yıl ile yargılanıyor bu adaletmi sizce

  • Hayri Bilen 01 Ocak 1970 02:00

    Türkiye`nin elektrik ihtiyacını karşılanması için öncelikle kaçak elektrik kullanılmasının önüne geçilmesi gerekli. Eğer bu sorun ortadan kalkarsa elektrik sorunumuz kalmıyor. Türkiye`nin elektrik haritasına bakıldığında;Denetimlere rağmen kaçak tüketimin azalmadığı illerin başında Mardin geliyor. TEDAŞ`ın resmî verilerinden derlenen bilgilere göre Mardin`de kaçak oranı yüzde 72,7 gibi çok yüksek rakamlarda seyrediyor. Bu ili yüzde 70,9 ile Şırnak, yüzde 66,5 ile Batman takip ediyor. En az kayıp-kaçağın olduğu il ise yüzde 1,3 ile Denizli. Yüzde 2,1 ile Karabük ikinci, yüzde 2,9 ile Bilecik üçüncü sırada. TEDAŞ`ın verileri incelendiğinde, bazı ilginç ayrıntılar da öne çıkıyor. Doğu`daki iller yüksek kayıp-kaçak oranlarıyla öne çıkarken, Batı illerinde kaçak miktarının yüksekliği dikkat çekiyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler miktar olarak kaçak tüketiminde öne çıkan şehirlerin başında geliyor. TEDAŞ`ın geçen yıl dağıttığı elektriğin yüzde 14,4`ü kayıp-kaçağa gitmiş. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) ülkelerinde ise bu rakam, yüzde 7 civarında

  • Muhammet Fatih 01 Ocak 1970 02:00

    Siz aramaya zahmet etmeyin ben açağıya link yazıyorum. Orada Bağbaşı kelimesi bulun. http://www.erzurumajans.com/14128-ilginc-talepler-karsiliginda-hese-evet.html

  • Ali 01 Ocak 1970 02:00

    Bakın Muhammet Bey buradan tam olarak anlaşacağımızı sanmıyorum . Haberleri bulursam eklerim . Tortum`un Dikmen köyü ve Bağbaşı köyü diye birçok kez geçti bu olay. Ve unutmayın hepimiz Erzurumluyuz biliriz yani birbirimizi . Bağbaşını biliyorum her gün görüştüğüm arkadaşlarım hocalarım falan var.Siz de itirazınız da haklısınız dediğiniz gibi meyvelik yemyeşil çok güzel yerleriniz var Hes`e kaptırmayı istemiyorsunuz . Kim ister ki zaten bunu mal sahibi olan ya da yaşayan ? Ben olaya sadece Devlet`in tarafından bakmıyorum , Dediğiniz doğrudur Çet raporunu da eleştirelim , Devletin Hes kurarken yanlışları yok mu var . Türkyenin her yerinden örnekler verebilirim ama siz de biraz düşünün.Bağbaşı raporunu olayını tekrar okuyunca not düşerim buraya. Memleketin büyük bir enerji açığı var , biz de tüketim toplumu olduğumuz için enerjiye açız . Devlete bunun maliyeti nedir tahmin edersiniz ayrıca gelecek dönemleri de göz önüne almak lazım . Burada En doğal yapılacak iki şey Nükleer ve Hes`ler . Ama tabi ülkemizde 100 yıldır hepimiz bir şeye hayır demekten kendimizi alamadık . Başkası için evet demeyi bize 60`da 70`de 80`de unutturdu hafızamızı yok ettiler.

  • Muhammet Fatih 01 Ocak 1970 02:00

    Ali bey olayı karıştırıyorsunuz. Bağbaşılılar değil 40 kalem 1 kalem bile kimseden bir istekte bulunmadılar. Ben oraya üstüne basa basa Bağbaşı demişim, başka beldelerin ne istediği beni ilgilendirmez. zaten Tortum birlik olsaydı olay bu hale gelmezdi. Eğer Bağbaşılıların bir kalem bir yerden bir şey istediklerinibana ispatlarsan bende burada sizden özür dieyeceğim. Bilmem Bağbaşına hiç geldinizmi ? gelmediysenizde duymuşsunuzdur meyvelik yemyeşil bir belde buradaki ağaçları kavak ve söğüt diye rapor eden çet raporunu eleştireceğinize Bağbaşılıları çıkarcılıkla suçlamanız akla ve vicdana aykırı diye düşünüyorum.

  • Berat 01 Ocak 1970 02:00

    Ben Erzurum basınını hayretle izliyorum. Sağolsun Ömer Bey 4 defa bu konu üzerine köşe yazısı yazdı ama başka hiç kimseden tık yok acaba diyorum...

  • Ali 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın Muhammet Fatih gel bildiklerimizi yazalım sırayla istersen , tavrınız malesef doğru değil . Getirisi Götürdüğünden çok olan demişsiniz ki doğru olan budur sizin demek istediğiniz bu olmasa da . Bazı şeylerde malesef bir şeyler götürecek , armut piş ağzıma düş vakitleri çoktan geçti . Kaldı ki çoğu hes projesi çevresini kalkındıracak ve doğal olarakta temellendirilecek . Bağbaşılılara ben hain falan demedim vatanlarına sahip çıkan kahraman olarak gösteriyorsunuz. Kusura bakmayın ama benim dediğim şey çıkarcılık . Haberlere konu gazetelere manşet olunmadı mı Hes`e şartlı evet diye 40 kalem olmaz istekler ? Kısacası birazcık şapkanızı önünüze koyun düşünün.

  • Muhammet Fatih 01 Ocak 1970 02:00

    Ali bey bilemeden bir şeyler yazmış . Kimsenin Hese hayır dediği yok. Ama getirisi götürdüğünden çok olan hese hayır demek te bir vatan borcudur. Bağbaşılılar vatanına toprağına dun olduğu gibi bu günde sahip çıkmışlardır. Tarih bu insanları birer kahraman olarak anacaktır.

  • Ali 01 Ocak 1970 02:00

    Her ne kadar Leyla`ya verilecek ceza o kadar ağır ise , Onların yaptıkları hafif değildi. Tv`lerde gördük Neler olduğunu , Jandarmaya toprak fırlatan taş atan vuran Yine oradaki tortumlulardı ama kabak leylanın başına patladı . Anlamadığım bir şey de şu , miadını doldurmuş komünistler ve yeşiş barışçılar gibi ülkede ne yapılsa istemezük diye haykırıyorsunuz . Ne istiyorsunuz Allah aşkına ? Nükleer yapmayın , baraj yapmayın , Hes yapmayın . Elektriği nerden bulacağız , gücü nerden bulacağız . Sonra da o bu pahalı diye yaygara çıkarıyorsunuz. Ayrıca biz 40 kişiyiz kırkımız da birbirimizi biliriz. Tortumda çok uzak değildir yani neyin ne olduğu iyi bilinir . Bu kadar yaygara koparan Tortumlular Hes`i istemezük diyor ama listelerini de yan ceplerine koymuşlar . Jeep`ler şunlar bunlar neyin nesi idi ? Yoksa hepsi bir çıkar oyunu mu ? O halde en büyük çıkar memleketin olmalıdır. Hes`lere EVET.

  • Süleyman GÜMÜŞ 01 Ocak 1970 02:00

    Teşekkürler Ömer bey sizde olmasanız Erzurum basınından ses yok.

  • m sevgi özcan 01 Ocak 1970 02:00

    Leyla gibi daha çok var bu memlekette. Ama ne yazık ki korkutuldu, sindirildi, tehdit edildi. Olsun gene de direnişe devam. Leyla! yı tebrik ederim, sizi de tabi Ömer bey. Yüreğinize emeğinize sağlık.