Lamı cimi yok! Kadir abiyi Meclis'e yolluyoruz!

Sabah saatlerinde Sabiha Gökçen'den PEGASUS Hava Yolları ile Ankara'ya uçuyorum. Bu benim lk defa PEGASUS'la uçuşum! Ama kafamda bu hava yolu şirketi ile ilgili inanılmaz bir ön yargı var. Sebebini bilmiyorum ama düşüncelerim genelde olumsuz! Ama gerek binmeden önce ve gerekse bindikten sonra, bütün olumsuz düşüncelerim kayboluyor. Hatta öyle oluyor ki PEGASUS Hava Yolları 'adamım' oluyor! Herşey harika. Hele uçakta hareket etmeden önce monitörlardan seyrettirdikleri bir kısa film var, bayıldım! PEGASUS ailesinin çocuklarına çektirilmiş! Hepsi birer büyük usa oyuncu sanki! Büyümüş de küçülmüşler adeta. Hani uçaklarda uçak hareket etmeden önce hosteslerin güvenlik ile ilgili biz yolculara anlattıkları var ya. İşte onu çocuklara yaptırmışlar bu defa. Yolcular da çocuk. Ama bir eğlenceli, bir eğlenceli ki, sormayın. Bayıldım, bayıldım! Sağa sola baktım, herkes de benim gibi hayran hayran bunu izliyor. Tekdüzelikten çıkılmış, zekice hazırlanmış bir film. Bu keyifle çantamdan çıkarttığım Yaşar Nuri Öztürk'ün daha yeni ulaştığım  Din Maskeli Allah Düşmanlığı ŞİRK ve şirke tepkinin felsefeleşmesi: DEİZM kitabını okumaya koyuluyorum! Elbette ki gelen yolculara ücretsiz ikramı yok. Ama Hostesleri bakımlı, güleryüzlü ve de yardımsever! Tam denilen saatte kalkmamız ve tam denilen saatte de Esenboğa'ya inmemiz de cabası! 

***

Kısa adı Erzurum İktisadi Sosyal Araştırma ve Yardımlaşma Vakfı'nın davetlisi olarak gelen gazetecilerden biri olarak Ankara'dayım. Başkente iner inmez, soluğu 3 gün boyunca kalacağımız eski adıyla Apaydın, yeni adıyla Enerji Otel'de alıyorum. Ben burada, Erzurum'dan gelecek basın mensubu arkadaşlarımı beklemeye koyuluyorum. Doğrusu kim gelecek hiç bir fikrim yok. Benim için de süpriz olacak. Çünkü kim gelirse gelsin uzun zamandır görmediğim basın emekçisi arkadaşlarım olacak ve onlarla bu sayede de hasret gidermiş olacağım. Ben otelde Face ile Mace ile oylananırken, Yenigün Gazetesi'nden bayan gazeteci arkadaşımız Fatma Feyzioğlu telefonla arıyor. Nerede olduğumu soruyor. Ben de Enerji'de olduğumu iletiyorum. ''Biz Ankara'ya indik, otobüsle geliyoruz. Şu an yoldayız'' diyor. ''Kimler var gelen kafilede?'' diye soruyorum. Sayıyor işte. ''Kadir başkan var mı?'' diyorum. ''Var!'' diyor. Bak ona bir kat daha çok seviniyorum! 

***

Az sonra buluşuyoruz otelin önünde. Kadir Sabuncuoğlu, Öztürk Akkök, Esat Bindesen, Behzat Çakır, F.Fazıl Özsoy, Sinan Aydın, Orhan Bozkurt, Hanifi İspirli, İsmail Bingöl, Recai Pak, Güzen Uşun, Metin Barlak, Levent Akpınar, Ömer Nazmi Yavuz, Necdet Çakır, Fatma Feyzioğlu. Bu buluşmayı gerçekleştiren ve biz sırf rahat edelim diye 'canhıraş' çalışan gazeteci dostumuz Yaşar Çelik, bir süre birbirimize sarılıyor, sohbet ediyoruz. Birazdan bu toplantıyı gerçekleştiren ESAV'ın değerli Başkanı Veysel Karani Aksungur ve beraberinde Erzurum'dan tanıdığımız başkentli dernek yöneticilerinin bazıları geliyor. İçlerinde benim Hasankale'den 30 yıldır görmediğim ağabeylerimden Konur abi de var! Şeker Fabrikası eski İdare Müdürü Muhsin Karaoğlu da yine orada! Onun ardından bu proğrama 'karınca kararınca sponsor' olan Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü hemşehrimiz Abdullah Kutlu da burada. Yemeğe geçiyoruz. Yemekte önce herkes kendini bir tanıtıyor. Abdullah Kutlu, Tarım Kredi Kooperatifleri'nin faaliyetleri hakkında bilgi veriyor, anlattıklarına seviniyoruz ama o konuşurken masaya gelen sıcak 'ayran' aşımızın soğumasına da bir hayli üzülüyoruz! Haşlama, su böreği,tatlı, diğer yemeklerimiz.. 

***

'Bir ihtiyacı olan beri gelsin!' diyen Genel Müdür Abdullah Kutlu,işlerinin yoğunluğundan sonra yemekten sonra aramızdan ayrılıyor. Biz de mülkiyeti yine derneğe ait olan Çankaya Belediyesi sınırları içerisindeki Menekşe Sokak'da bulunan ESAV'in Genel Merkez binasına gidiyoruz. Bunu yürüyerek gerçekleştiriyoruz. Oldukça da iyi oluyor. Hava güzel ve başkent caddeleri cıvıl cıvıl! Az sonra Vakıf binasında toplantı düzeni alıyoruz. Ev sahibi sıfatıyla Veysel Karani Aksungur,çalışmaları ile ilgili bir brifing veriyor. Erzurum'un dışında yaşamalarına rağmen Erzurum için yüreklerinin çırptığını söyleyen Aksungur, eleştiriye maruz kalan Erzurum Günleri'ne göndermeler yapıyor ve 'Biz,istikrarlı, seviyeli ve de hiç bir menfaat gözetmeden, birleştirici bir yaklaşımla sosyal faaliyetlerin de odağında olacağız'' diyor. Özenle kurulu cümleler heyecanlandırıyor bizi. Burada anlıyoruz ki geçen dönem AKP'den aday adayı olan Aksungur tam bir hatip! Anlattıklarına seviniyoruz. Tanıştığımıza çok memnun olduğumuzu söylerken, ağabeyimiz gazeteci Öztürk Akkök, bizim adımıza teşekkür ediyor, bir yandan da yaşanan ve görülen eksikleri bir bir yüzüne vuruyor!

***

Vakıf binasında bu toplantı devam ederken, ben lokal tarafına geçiyorum. Ooo, kimleri görüyorum,kimleri! Mehmet Özyılmaz ve Atilla Karakurt, başbaşa vermiş sohbet ediyorlar. Yanlarında bizim Hasankaleli eğitimci dostumuz Şeref hoca.. Oturup onlarla sohbet ediyoruz. Daha çok eskileri konuşuyoruz. Atilla Karakurt Erzurum'da DİE Müdürlüğü yaptı. Sevdiğim bir ağabeyimdi. Uzun zamandır göremiyordum. Kızak görevdeymiş bir süredir. Sonunda pes etmiş ve kabuğuna çekilmiş. Mehmet Özyılmaz da emekli bir eğitimci. Gülakar döneminin Yakutiye Belediye Başkan Yardımcısıydı da aynı zamanda. Eski vekil Ömer Özyılmaz'ın ağabeyi. Laf lafı açtı, herşeyi konuştuk. Yan tarafta toplantı bitti ve bir buçuk saatlik bize 'serbest Ankara gezisi' verildiğini haber aldık. Tekrar vakıf binasında biraraya gelmek üzere oradan ayrıldık, Kızılay'a doğru yaya yürümeye başladık. Dedim ya. Ankara Caddeleri cıvıl cıvıl. Bu cıvıllığı doyasıya içimize çekiyoruz!

***

Kızılay'ın tam göbeğinde bir yer buluyor, oraya konuşlanıyoruz. Cemiyet Başkanımız Kadirabiden bir itiraf duyuyorum ve adeta şok oluyorum. Onca yılın gazetecisi hiç TBMM'yi görmemiş! Bu konu üzerine geyikler yapıyoruz. Sonrasında bir karar veriyoruz ve bir şekilde yarın (bugün) için TBMM'ye Kadir abi için gitmeyi kararlaştırıyoruz! Lamı cimi yok! Sabuncuoğlu'nu o meclisten içeri sokacağız ve o da TBMM'yi görenlerden olacak! Bu arada Doğutürk'ün mimarı Recai Pak'ın da Kızılay'ı ilk defa gördüğünü duyuyor ve buna da çok şaşıyoruz. Tam sohbetimizin ortasında tanıdık yüz görüyoruz. Erzurum'dan arkadaşımız Selçuk Avar bir anda bitiyor orada! Neredeyse 5 yıldır Ankara'da. aa'da çalışıyor. Soruyorum, ''21 yıldır ajanstayım'' diyor. Onca olmuş ha! Bir de buna şaşıyorum! Spora bakıyormuş. Selçukla biz o 'iyi zamanında' Tercüman'da çalıştık, iki yıl. Ankara'yı ve Ankara'da gazeteciliği öğrenmek istiyoruz Selçuk'tan. Hiç sıkılmadan anlatıyor. Bakıyorum ki, Selçuk tam Ankaralı olmuş. Sonra, yine yarın (bugün) görüşme dileğiyle vedalaşıyoruz. O evine, biz de toplanma bölgemiz gidiyoruz!

***

Keçiören Belediyesi'nin tahsis ettiği bir mini otobüsle Doğu Anadolu Günleri'ni yapıldığı Keçiören'de ki Fuar alanına gidyoruz. Buraya giderken Orhan Bozkurt, Sinan Aydın, Güven Uşun, Ömer Nazmi Yavuz, Metin Barlak, Levent Akpınar ile Necdet Çakır'ın arazi olduğunu görüyoruz!!! Fuar alanı tam bir panayır. Aralarında Erzincan, Gümüşhane, Kars ve Elazığ'ın da bulunduğu illerin stantlarını geziyoruz. Tabi Erzurum çadırına mitili atıyoruz. Burada ESAV'ın Kadın Kolları Başkanı Zeynep Büyükaydın, Keçiören Belediye Meclis üyesi Naime Ovayurt ve İl Genel Meclis üyesi Ö.Nuri Emre adlı hemşerilerimizle tanışıyor ve sohbet ediyoruz. Bize burada ikramlar yaplıyor. Kete, dut, lahati lokum ve de çay! Hem de snırsız. ESAV Başkanı Veysel Karani Aksungur, tüm olup biten karşısında son derece keyifli. Fkıralar anlatıyor, sık sık bir ihtiyacımızın olup olmadığını sorarak, acaba bir sorun var mı diye ağzımızı arıyor! Sonra yanda oyun havası çalıyor ve çadırı terkedip halay kuruyor, oynamaya başlıyor. Bir anda oynayan sayısının 20'ye ulaştığını görüyorum. Bu arada, oyun sonrasında Aksungur, 2002 ylılında yeni mebus olan hacı Milletvekili Prof.Dr.Muzaffer Gülyurt'u da kaldırıp oynattığını itiraf ediyor!

***

Zevkli geçen iki saatlik bir far proğramının akabinde soluğu Etimesgut'ta alıyoruz. Burada kalabalık bir Erzurumlu topluluğunun hazır, bizi beklediğini görüyoruz. Tabi en dikkate değer gördüklerimiz arasında bir mübarek var ki, sormayın: Cağ kebabı! Burada tanışma faslı yapılıyor ve sonrasında cağ kebap ikram ediliyor, afiyetle yiyoruz. Çok yedi diye Öztürk Akkök tarafından Hanifi İspirli deşifre ediliyor, hotulanıyor, sağlığı konusunda uyarılıyor! Kadayıflar geliyor, peşine çaylar.. Sohbet sürüyor da sürüyor. Erzurumlu bir aşık sahne alıyor bu defa. Sazı ile inletiyor ortalığı. Ama mutluluğumuz kısa sürüyor. Polis geliyor. Gecenin 12'sinde saz çalıp oynuyorlar diye komşular tarafından polise şikayet ediliyoruz meğer. Polisin uyarısıyla saz devri bitiyor, bundan sonra yine söz devrine geçiliyor. Sonrası.. Yahu daha sonrası yok. Bu kadar daa! Doğru otele geçiliyor!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.