Kötü bir adet peydah oldu, son zamanlarda alakasız gündem konusu da olsa, aklıma takılan şeyi yazmasam edemiyorum! Kafaya bir defa takmaya göreyim, kazaya bile bırakmıyorum, illa ki yazacağım diyorum! İstesem de öteleyemiyorum. Hem ötele ötele, nereye kadar? Kaldı ki bunu o maçı izleyenlerden olan ve o zaman henüz 'tıfıl' sayılan Orkun Çizmeli'ye havale etmiştim, o da tembellik edip 'es' geçince, 'iş başa düştü' diye kaleme almak zorunda kaldım. Bu sayede de okuyucularımızı hem bilgilendirelim, hem de yaşanmış bu olaydan gelecek nesiller de ders alsın istedim! Geçmişte Palandökenspor'un Ağırbakımspor'u 35-0 yendiği şu maçı ne zamandan beridir yazayım, yazayım diyordum kısmet meğer bugüneymiş. Canım, ne zamandır derken, Lütfü Yücelik'in rakiplerini 35-0 yendiği ETSO seçiminden bu yana! Gerçekten 35-0′lık Lütfü Yücelik galibiyeti,bana 35-0′lık o maçı hatırlattı! O yüzden de müsade edin de şunu da bir aradan çıkartıp yazayım da, hem siz kurtulun, hem de ben!
***
Bazen biz habercileri 'yeryüzünün şanslı kulları' olarak da görüyorum. Bazı tarihi olaylara tanıklık ediyor, o an'ları birebir yaşıyoruz diye.. Bir Nisan ayında 1.Amatör kümede oynanan Palandökenspor-Ağırbakımspor maçı da işte böyle 'tarihi olay' benim için! Basit değil elbet. Şike literaturuna girmiş bir maç, kaçırmak olur muydu hiç? Şansım varmış ki o gün böylesine bir maç için 3 Temmuz Stadı'nda olmuşum! Ben ki, 3 Temmuz'a gidişi sayılı olan spor muhabirlerindenimdir! Elbette ki gidişim ve bu maçı izleyişim de tesadüf değildi. Aslında saklamaya da gerek yok! 1.Amatör kümenin son maçıydı ve bu maçın şikeli olduğu yönünde duyum almıştım da öyle seğirtmiştim aslında 3 Temmuz'a!
***
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi'nde de öğretim görevlisi olan Vahit Doğar'dı maçın hakemi, dün gibi hatırlıyorum! Yıl 1995 yılıydı ve bu maça Vahit hocanın verilmesi de tesadüf değildi! Vahit Doğar, o dönem Amatör kümenin en iyi hakemlerinden biriydi. Hatta kimse alınmasın, cesur kararları ve disiplini ile o ligin en iyisiydi! Bugün Cüneyt Çakır neyse, o gün de Vahit Doğar o'ydu anlayacağınız! Şike kokan bir maça bundan daha isabetli bir hakem atanamazdı ve o dönemin Hakem Kurulu Başkanı Doğan Şen de, bizim gibi bu maçı izlemek üzere saha kenarındaydı! Derken takımlar sahaya çıkmış ve o Vahit Doğar, karşılaşmanın başlama düdüğünü de çoktan çalmıştı bile!!!
***
Maçın, Palandökenspor'un farklı galibiyeti halinde 'averajla' şampiyon olacağı özelliğinden olsa gerek, bir muhabirin olması gerektiği yerde, Ağırbakımspor kale arkasında konuşlanmıştım! Burada filelere gittiğini gösteren bir gol bile, benim için çalıştığım Türkiye Gazetesi'ne resim açısından yeterliydi. Sanıyorum Paladökenspor'un şampiyon olması için 11 farklı gallibiyet elde etmesi kafiydi! Daha dakikalar 18′i filan gösterirken, Palandökenspor skoru 5-0 yapmıştı bile! Körün istediği bir göz, Allah vermişti iki göz! Bir tane gol resmi bana yeterken, daha 18 dakika ierinde 5 gol resmi çekmeye muvaffak olan ben, artık işi gücü bıraktım, relaks olup, maçın kalan dakikalarını izleme keyfine koyuldum! Bu arada belli ki Palandöken'in çok acelesi vardı!
***
Çok uzatmayayım. İlk yarı bittiğinde skor Palandökenspor'un 13-0 lehineydi! Kaleye çekilen her şut, kornerden yapılan her orta, defanstan seken(!) her top gol olmuştu bir kere! Devre arasında takımlar soyunma odasına giderken, ben de hakemlerin soyunma odasında soluğu alıyorum. Hakem Kurulu Başkanı Doğan Şen ile hakem Vahit Doğar ve yardımcıları, bir yandan demlenen çaydan yudum alıyorlar, bir yandan da ilk yarının kritiğini yapıyorlardı. Bir ara Vahit Doğar,her halinden belli olan bu şikeli maçı tatil etmeyi ve ikinci yarıyı oynatmamayı düşündü ama sonra vazgeçti. Doğrusu, şampiyonluğu çok isteyen Palandökenli idareci ve topcuların tepkilerinden de çekindiği için vazgeçmek zorunda kalmıştı. Az sonra da takım oyuncuları ile birlikte o da sahaya çıkıyor ve bir sinema makinisti edasıyla ikinci yarı için filmin kalan yarısını seyretmek ve seyrettirmek üzere 'start' düğmesine basıyordu!
***
İkinci yarısı birinci yarısını aratmayan maç oluyor! Goller sağanak yağmur gibi yağıyor! Galiba Palandökenli oyunculara 'vur' deniliyor, onlar 'öldür' yapıyor! Zaten çok önceleri küme düşmeyi garantilemiş olan Ağır Bakımlı oyuncuların santradan eli olmuyor! Futbol futbol olmaktan çıkmış basketbol halini alıyor! Palandöken'de çok geçmeden 'hat-trick' yapmayan oyuncu kalmıyor! Zaten maçın hakemi de santra yuvarlağının oralarda genelde dolaşıyor! Boşuna zahmet edip koşmuyor, oraya, buraya! Palandökenli oyuncular rakip ceza sahasına giderken golle dönüyorlar zaten! Daha ne diye kendini yorsun ki! İşin garip tarafı da yanda oluyor esasında! Tabelacıya artık 'gına' geliyor. 27-0′dan sonra o da bırakıyor! Tabi 7-0′lık tabelanın sağında 2 yazılı ayrı bir tabelayı da elinde tutarak! ..Ve bu tek kale maç, 35-0 Palandöken'in galibiyeti ile son buluyor, 'averajla' şampiyonuluğu elde ediyor oluyor!
***
Arkadaş ortamlarında hep söylüyorum. İyi ki bu maçı izlemişim diye. Hiç bir şey olmasa, torunlarımıza anlatacağımız ilginç bir tarihi olaya tanıklığımız var! Kuşkusuz bu maç burada bitmiyor. Bu 'süper' haberden, kadrosunda yeraldığım kurum olan 'çiçeği burnunda'ki İHA sayesinde tüm Türkiye'nin haberi oluyor. Ertesi gün bütün gazeteler, bu maçtan bahsediyor. Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu, apar topar toplanıyor! 35-0′lık maç için gözlemci raporlarına dayanılarak bu maçta şike olduğu ilan ediliyor ve hem Palandöken'in şampiyonuluğu elinden haklı olarak alınıyor hem de iki takımın da liglerden 3 yıl çekilmesi sağlanıyor! Ağır Bakımspor'un o günkü Başkanı, şike yaptıklarını itiraf ediyor zaten. Maçın hakemi Vahit Doğar, 'özel haber' logolarıyla önce röportaj konusu, akabinde de meşhur oluyor ve gazetelerde boy boy resmi yayınlanıyor. Biz basın mensuplarına günlerce malzeme olan bu maç,Vahit Doğar'ın da işine yarıyor, adı duyuluyor, 2 ve 3.ligde bu sayede maç yönetir durumuna geliyor!
***
Bir kere daha şunun altını çizeyim! Ben bunları yazarken, amacım kesinlikle çamur atmak, Erzurum'un en eski ve köklü spor kurumlarından olan o güzide kulübü yıpratmak değildir. Sadece geçmişte yaşanan bir olayı anlatıp, spor severlerin bilgisine sunmak, gelecek kuşakların bundan ders çıkarmasını sağlamak. Kaldı ki bugün, geçmişte yaşanan ve faturasını ağır da ödeyen Palandökenspor, yeniden ayağa kalkmış, hatta 1. Amatör kümede de haklı bir şampiyonluk elde etmiş. Şampiyonluğundan ötürü bu kulübün yönetici, teknik heyet ve futbolcularını tebrik ederken, o dönem top koşturan ve oyuncuların isimlerini de onları 'refüze' etmeme adına yazmadığımı belirtmek ve huzurlarınızdan hürmetlerle ayrılmak istiyorum!
***
SON SÖZ: Demek ki neymiş? 35 rakamı sadece Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Yaş 35" şiirini değil, Lütfü Yücelik'in ve Palandökenspor'un Ağır Bakım galibiyetini de hatırlatıyormuş!