Küfür artı borç!

Kendisinden izin almadığım için ismini veremeyeceğim. Erzurum'da herkesin tanıdığı ve sevdiği bir ağabeyimiz; bir akşam eve gidiyor ki, annesi ile hanımı kavga ediyor.Biri anası, öteki eşi...

Taraf olamıyor. Bir süre sessizce gelin kaynana kavgasını izledikten sonra, o sihirli formülü buluyor:

"Eğer bu kavgayı kesmezseniz, ben de gider Erzurumspor'a başkan olurum!"

Bu söz üzerine gelin-kaynana kavgası bitmiş mi bitmemiş mi bilinmez. Ancak o tarihlerde (hoş şimdi de aynı ya) Erzurumspor'a başkan hatta yönetici olmak, adeta ateşten gömlek giymeye benzerdi.

Erzurumspor galip de gelse mağlup da olsa şablon değişmez:

"Vay başkan senin anan avradın!"

Erzurum'da fenomen olmuştu. Denirdi ki, "kim ki anasına avradına sövdürmek isterse gitsin Erzurumspor'a başkan olsun"

Hani yaşlı bir kadın çeşmede testisini doldururken testi elinden düşüp kırıldığında, "Köroğlu senin boyun devrilsin"demiş. Tesadüf bu ya, Köroğlu da o sırada çeşmenin başındaymış. Dayanamayıp yaşlı teyzeye sitem etmiş:

"Aşkolsun teyze, Köroğlu sana ne yaptı ki böyle intizarda bulunuyorsun?"

Yaşlı teyzenin cevabı çok basit ve sade olmuş:

"Hiç! Herkes öyle diyor, ben de dedim işte."

Erzurumspor'un başkanına sövmek de bu fasıldandı.

Misal; adama desen ki...

-Yahu birader, Erzurumspor galip geldi; takımın durumu da gayet iyi. Şimdi ne diye başkana ana avrat küfür ediyorsun ki?

Beyzademizin her zaman bu soruya vereceği bir cevabı olmuştur.

Tıpkı trafik polisi gibi...

Ceza kesmeyi kafaya koymamış olsun, niyetlendikten sonra kusur mu yok!

Adam, başkana sövmeye programlamış kendini, takım galip gelse de sövecek bir sebep buluyor!

Başka şehirlerde durum nasıldır bilmiyorum, fakat Erzurum'da bir yere "baş" ya da "başaltı" olmak, çok külfetli bir meşgaledir.

Siz vicdanen müsterihsinizdir. Zannedersiniz ki topluma karşı bir sosyal görevi fahri olarak yerine getirdim.

Ama gelin görün ki kazın ayağı hiç de öyle değil.

Vaktiyle Erzurumspor'da yöneticilik yaptığınızı unuttuğunuz bir anda, devletten size sarı bir zarf gelir!

"Şu... şu tarihler arasında yönetim kurulu üyesi olduğunuz kulübün şu kadar vergi, şu kadar da SSK prim borcu var. Hissenize düşen miktar şu kadardır. On gün içinde ödeme yapmazsanız, hakkınızda haciz işlemi yapılacaktır. İmza: Devlet!"

Şu günlerde Erzurum'da takriben 100 kadar insana, SGK'dan işte bu sarı zarflardan geldi. Geçen yıl da  aynısı Vergi İdaresi'nden gönderilmişti.

Ortada ne Erzurumspor var, ne de o kulübe ait tek bir çivi...

Lakin onlarca milyonu bulan borç ve borçlu var!

Devlet unutmaz!

Aradan asır da geçse, o devlet sizi; olmadı oğlunuzu torunuzu bulur, burnunuzdan fitil fitil getirir.

Eskiden Erzurumspor'a başkan veya yönetici olmanın en ağır faturası, ana-avrat küfür yemekti.

Devir değişti!

Şimdi o küfürlerin üstüne bir de cebinizden tomar tomar para ödeyeceksiniz iyi mi!

Bu şehirde geçtiğimiz yıllarda, yani bugün mefta olan Erzurumspor hayattayken öyle bir şey olmuştu ki, neredeyse her üç kişiden biri Erzurumspor'da ya yöneticilik yapmıştı, ya da yönetici namzetiydi.

Dolayısıyla,arkadaşlar sayının yüz dolayında olduğunu söylüyor ama zannımca bu şimdilik tebligat gönderilen kişilerin sayısıdır. Kimbilir sırada daha kaç yüz kişi vardır?

Misal yazının girişinde bahsettiğimiz ağabeyimiz de Erzurumspor'da yöneticilik yapmıştı. Şimdi o ağabeyimiz akşam eve gittiğinde baksa ki anası ile hanımı kavgaya tutuşmuş; inanız ki "kavgayı kesin yoksa gider Erzurumspor'a yöneticisi olurum" demez. Çünkü yönetici olmanın bedeli ağır: Küfür artı vergi cezası!

Zahir, "ne haliniz varsa görün" der, bir kenara çekilir.

Küçük bir ayrıntı daha:

SGK tarafından, haczedilmek üzere olan o yöneticiler arasında işadamları olduğu gibi halen bir kamu kurumunda veya özel sektörde küçük maaşlarla çalışanlar da çok...

Çok; çünkü Erzurumspor bir dönem yönetici olacak kişi bulmakta zorlandığı için neredeyse kapının önünden geçenin kolundan tutup yönetici yazmıştı!

Bugün işte o kişiler, yüz yıl çalışsalar dahi ödeyemeyecekleri ağır bir borç yüküyle karşı karşıyalar.

Neyse ki Ankara var!

Nasılsa buna da bir formül bulunur ve defterler kapatılır.

İşin doğrusu, olması gereken de budur.

Adam hem fahri bir görev yapacak, hem de milyonluk icra takibine mi uğrayacak?

Haksızlık...

G
örün bakın Ankara çözer bu sorunu... 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.