Rahmetli anam bir işe kalkıştığımız zaman "Niyet hayır,âkibet hayır" diye efendimizden bize intikal eden güzel bir temennide bulunurdu.
�
Yıllar önce ,İslam dünyası için en kutsal mekanlardan olan Mekke ve Medine'ye gitmek nasip olmuş, bu mübarek beldeleri gördükten sonra yine bizim için oldukça kutsal olan Mescidi Aksanın bulunduğu Kudüs'ü görmeği arzu etmiş "Niyet hayır,âkibet hayır"demiştim.
Efendimizin "Üç mescit için yola çıkılır" ve "kim, Mescidi Aksa 'ya giderse ,umre sevabı alır" sözleri hafızama yer etmişti.
Geçen ay ,Prof.Dr.Sait Keleş hoca telefonla arayıp, Kudüs için bir tur düzenleyeceklerini belirttiğinde bir hayli mutlu olmuştum.
İlk kıblemiz Kudüs'ü,Mescidi Aksa'yı,Filistinli kardeşlerimizi ve ecdadın hatıralarını görmek heyecanı her gün içimi yakarken, gideceğimiz günü iple çekmeye başlamıştım..
Nihayet,20 Ağustos 2015 Perşembe günü geldi çattı.
Güneş tabyaların üstünden kendini gösteriyorken, sabahın erken saatlerinde Erzurum Ovasını ve Palandökeni seyretmenin hazzıyla havaalanına varıp kafilemizde yer alan, Prof.Dr.Hikmet Koçak,Prof.Dr.Muhammed Atamanalp, Prof.Dr.Sait Keleş, Prof.Dr.Yavuz-Leyla Sağlam,Prof.Dr.Üstün Özen, Prof.Dr.Mehmet Gündoğdu, Doç.Dr.Mustafa Arık, Selami Didin ve aileleri ile birlikte buluştuk.
İstanbul da, Prof.Dr.Sadi Çöğenli ve Kamil Boynukalın'da eşleri ile kafilemize katılınca gurubumuz tamamlanmış oldu.
Teknik danışmanım ve asistanım diye takıldığım Yavuz-Leyla Sağlam'ın biricik kızları Hilalin gurupta bulunması çok hoşuma gitmişti.
Atatürk Havaalanında rehberimiz Arif Çapar bizi karşıladı ,tanışma faslından sonra Arif bey, yanında getirdiği büyük bir poşetin ağzını açıp, kafileye firmanın promosyonlarını dağıtmaya başladı.
Arif beyin. Dağıttığı her hediyenin peşine " Daha bitmedi" demesi oldukça hoştu.
Uçağa binip koltuklarımıza oturduk. Yavuz Sağlam hocanın yanına sakallı, siyah elbiseli yaşlı bir Yahudi düşmüştü.
Bu garip adamın başında Yahudilerin simgesi olan "kipa" adı verilen küçük bir takkesi vardı.
Adamın çantasından yarım metre boyunda demirden bir ayakkabı çekeceği çıkartması hepimizi hayrette bıraktı.
X-Ray cihazından bunu nasıl geçirmişti bir türlü anlayamamıştık.
Oldukça beceriksiz olan bu Yahudi dedesi bir taraftan çantasını karıştırırken bir şeyleri yere döküyor yani kaş yapayım derken, göz çıkartıyordu.
Ayakkabılarını çıkartıp, yanında getirdiği terlikleri giyen bu Yahudi daha uçak havalanmadan çantasından çıkardığı erimiş peyniri afiyetle yedi.
Adamın çantası "Yahudi çöplüğü "sözünü hatırlatıyordu, içinde bardak.tabak.çatal .kaşık ne ararsan vardı.
Bu garip adamı yakından takip eden Yavuz Hocanın hoşnutsuzluğu yüzünden okunuyordu.
Yolculuk esnasında artık gözümüzü bu Yahudi'den ayırmıyorduk.
Yemek servisi yapılırken hostes bu adama, ambalajlı bir paket verdi.
Hostese bu ayrıcalığı sorduğumda bu yolcunun Yahudi olduğundan dolayı özel bir durum taşıdığını ,Verilen paketin bir Haham tarafından okunduğunu ve kapatıldığını söyledi.
Yahudiler bizim gibi domuz eti yemiyorlar, yurt dışında yiyeceklerin üzerinde "Kosher" yazılıysa bunun içinde domuz eti olmadığı anlaşılıyor.
bu yde bardak.tabak.çatal .kaşık ne ararsan vardı.r yapmıştık.Uçaktaki bu Yahudi'ye verilen paketin üzerinde de "Kosher" yazıyordu.
İstanbul'dan 12.35 de havalanan uçağımız 14.30 da Tel Aviv'e indi.