Küçükler benim hasmım değil ki...

İyi de Ahmet Küçükler benim hasmım değil ki...

Geçtiğimiz günlerde, "Tayyip Bey`e arzuhalimdir" başlıklı bir yazı kaleme almıştık ya, bazı çevreler bu yazıdan hareketle ısrarla "gazeteci-politikacı savaşı" çıkartmak istedi. Hatta aradan neredeyse iki haftaya yakın zaman geçmesine rağmen, savaş tamtamları bir türlü susmak bilmiyor. Misal; "Niye geri adım attın, korktun mu?" diye soranlardan tutunuz da, "niye çok daha sert yazmıyorsun" şeklinde çıkışanını mı ararsınız... Anlamakta zorluk çekiyorum. O bir eleştiri yazısıydı ve geçti gitti. Şayet peş peşe aynı şeyleri yazıp durmuş olsaydım, anlaşılırdı ki ben gazetecilik yapmıyor, birilerinden öç alıyorum. Oysa, ortada bir savaş veya düşman orduları yoktur. Kabul ediyorum, sözkonusu yazı hayli sert olmuştu. Kesinlikle Başkan Küçükler`e düşmanlık maksadıyla yazmadığım halde, yazının üslubundan ötürü Ahmet Bey haklı olarak çok incinmiş. Birileri de müthiş sevinmiş; olabilir. Fakat o yazı, Küçükler`i beğenmeyenler mutlu olsun diye yazılmadı ki...…O yazı, incitici bir üslupla yazılmış olsa bile kesinlikle birileri adına, birine sövme yazısı değildir. Bendenizi takip edenler bilir ki, Mehmet Şener tetikçilik yapmadı ve de yapmaz.

Herşeyden önce gerek Sayın Başkanın gerekse kamuoyunun şunu bilmesini isterim:

Ben o yazıyı Ahmet Küçükler`i hırpalamak veya O`na fenalık etmek amacıyla yazmadığım gibi, kimseyi de Ankara`ya ihbar etme derdinde değildim. Dün oturup o yazıyla ilgili gelen mesajları yeniden okudum. O mesajların bir kısmından çıkardığım sonuç, benim Ahmet Bey`e var gücümle yüklenmem ve daha sert yazılar yazmam yönündeydi.

Buradan açıkça sesleniyorum:

Ben bir gazeteciyim. Meslek hayatım boyunca adil ve objektif olmaya çalıştım. Üslubumun sert olduğunun farkındayım. Ancak bu sertlik kesinlikle bir silah veya düşmanlık aracı olmadı, olmayacak da...…

Ahmet Küçükler, bu şehrin iki dönem üstüste seçilmiş belediye başkanıdır. Bugüne kadar aramızda saygı sevgi çerçevesini aşan bir ilişki asla olmadı. Hatta Palandöken`in arşivine bakanlar görecektir. Ahmet Küçükler`in yaptığı güzel hizmetleri hep övmüş ve ön plana çıkarmışızdır. Hani önceki günkü basın toplantısında değerli bir meslektaşım Başkana, "Erzurum Kış Olimpiyatları`na aday olacak mı?" diye sormuştu ya...…Aslında Ahmet Küçükler yedi yıl önce bu soruya "evet" cevabını vermişti. Ve o zaman henüz ortada ne 2011 Üniversiteler Arası Kış Oyunları`na ev sahibi olacağımız meselesi vardı, ne de bugünkü tesisler yapılmıştı. Buna rağmen Başkan Küçükler, "En büyük hedefim Erzurum`u kış olimpiyatları düzenlenecek bir şehir haline getirmektir" demişti. Ve bendeniz de o gün bu iddialı sözü manşete çekerek şöyle demiştim:

`Büyük hayaller kuramayanlar büyük projelere imza atamaz`

Ahmet Küçükler, toplumla diyalog kurma noktasında ciddi eksikleri olan bir belediye başkanı. Fakat aynı Küçükler, kabul edelim ki, Erzurum`a dair büyük hayaller kuruyor. Hatta o hayallerden bazıları da, gerçekleşti. Misal, AVM, yeraltı otoparkı, kentsel dönüşümün başlaması, yeni terminalin inşa edilecek olması ve eski terminalin yerine MNG tarafından çok büyük iş merkezi ve otel kuruluyor olması, Erzurum`a çok modern bir et kombinası yapılacak olması ve EBK`nın yerinde altı bin konutluk modern bir kentin inşa edilecek olması gibi...…

Bunun yanı sıra Erzurum belediyecilik açısından hizmete doymuş bir şehir de değildir. Hala çok ciddi eksiklerimiz var, sorunlarımız var ve belediyelere düşen büyük sorumluluklar var...…

"Tayyip Bey`e arzuhalimdir" başlıklı yazı, Ahmet Bey`i bir yerlere jurnalleyen bir yazı olmadığı gibi (gazeteci yazı yazan kimse jurnalcilik yapmaz) O`nu daha büyük hizmetlere imza atmaya zorlayan bir yazıdır. Fakat gördüm ki, Başkan Küçükler, belki de haklı olarak duygusal bir bakışla yazıdan ötürü kırılmış. Olabilir, hepimiz insanız ve hata yapabiliyoruz. Ben siyaseten Ahmet Küçükler`in ne rakibiyim ne de kişisel olarak O`nun hasmıyım. Muradım, daha güzel ve daha modern bir Erzurum`da yaşamaktır. Bunu talep ederken de, zaman zaman yerel yöneticilerin sinir uçlarına basmak zorunda kalıyoruz. Ama bu kişisel bir mesele değildir.

Dokuz yıldan buyana Türkiye`yi tek başına çok güçlü bir iktidar yönetiyor. Ve bu iktidar sayesinde Türkiye artık dünya ölçeğinde adından hep pozitif olarak bahsedilen bir ülke oldu. Ekonomisiyle de Avrupa ülkelerine örnek gösteriliyor. İçeride de yine bu iktidar sayesinde Türkiye`nin neredeyse tamamına yakını büyük hizmetlere sahne oldu. Misal Konya, Antep, Bursa, Kayseri, Urfa, Malatya, Denizli gibi şehirler de belediye hizmetleri noktasında dünyayla yarışır hale geldiler. Bizim derdimiz şudur:

Erzurum neden bu şehirlerden biri olmasın?

Böylesine güçlü bir iktidar ve Erzurum`a karşı büyük muhabbet duyan bir Başbakan varken, Erzurum`un şimdiye kadar çoktan birinci lige çıkması gerekirdi.

Fakat iyi niyetli çabalara rağmen atılan adımlar ve yapılan hizmetler bizim birinci lige yükselmemize yetmedi. Demek ki, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilçe belediyeleri ve yerel birimler bir seferberlik başlatarak aleyhimize açılan makası kapatmalıdır.

Büyükşehir Belediyesi, hem imkanları hem de yetkileri açısından Erzurum`un gerçek sahibidir. Bu yüzden Ahmet Bey`in sorumlulukları da fazladır.

Önceki gün basın toplantısında, yedi yıllık icraatlarını sıralarken, gördüm ki, çok önemli işler yapılmış ama bu işler Erzurum`u olması gereken noktaya getirememiş. Demek ki, iktidar gücünden daha fazla yararlanmak lazım ve zamanı en rantabl biçimde kullanmak gerekiyor.

Ahmet Bey`den ve diğer belediye başkanlarından beklentimiz budur.

Erzurum kış turizmi ve kış sporları merkezi olma yolunda bir şehirdir. Lakin ciddi eksikleri var. Herşeyden önce bu yönde şehirde bir heyecan ve istek yok. Büyükşehir Belediyesi işte bunu başarabilir. Öyle hamleler yapar ki, Erzurum o hayal ettiği merkeze kısa sürede ulaşır.

Belediye başkanlarını ve yerel yöneticileri eleştirirken, istiyoruz ki, şevke gelsinler, hırslansınlar ve çılgın projeleri hayata geçirsinler.

Görüyorum ki, Ahmet Küçükler`de bu cesaret ve irade var ama ne kendisini anlatabiliyor ne de düşüncelerini yeterince şehirle paylaşabiliyor.

Duygusal bir kişi olması yüzünden çabuk inciniyor.

Oysa, Erzurum Büyükşehir Belediyesi gibi bir makamda bulunan zatın sinirleri daha kuvvetli olmalı ve herkesi kucaklamalıdır.

Bu vesileyle, "daha sert yazmalısın" diyen dostlara da şunu hatırlatmak istiyorum:

Ben bir gazeteciyim. Kimsenin hasmı olmadım, olmayacağım. Ahmet Bey`i eleştirdim doğru. Ama bu O`na kin yada düşmanlık anlamına gelmez. Çünkü Başkan Küçükler benim düşmanım değil. Dün daha ideal bir şehir için sert bir üslupla eleştirdiğim Ahmet Bey`i yarın da anlamlı bir hizmetinden ötürü övebilirim.

Ne eleştirirken O`na kastım olur ne de överken yalakalık etmiş olurum. Bütün samimiyetimle istiyorum ki, Ahmet Küçükler ve diğer belediye başkanları öyle başarılı olsunlar ki, bizler o başarıları yazmaya yetişemesek.

Bu talep, Kaf Dağı`nın arkasındaki Anka Kuşu değildir. Başka şehirler başardı, Erzurum`da başarabilir. Ya da, Ahmet Bey, nasıl ki birkaç önemli projeyi hayata geçirdiyse, Erzurum`a çağ atlatacak hizmetlere de imza koyabilir. Olmaması için bir sebep yoktur.