Dün Erzurum'da bir seçim yapıldı.
Yükte hafif, pahada çok ağır bir seçimdi.
Sandıksa sandık, oy'sa oy vardı.
Öyle
"açık oy, gizli tasnif" de değildi hani... Her şey son derece şeffaftı.
Toplam 32 kişi oy kullandı. Ancak bu 32 kişi aslında neredeyse bütün
bir Erzurum'u temsile yetecek orandı. Çünkü o 32 kişi bu şehirdeki vakıf
ve derneklerin başkanları ya da temsilcileriydi. Dolayısıyla 32 kişinin
oyundan ne çıkar, demeye kimsenin hakkı yok. Bu sebeple yükte hafif
pahada ağır bir seçimdi dedik.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimin de elbette kazananı ve de kaybedeni oldu, ama bu kez durum çok daha farklıydı.
Zira, seçimin kaybedeni paralel yapıydı.
Erzurum Sosyal Dayanışma Vakfı'nın seçiminden söz ediyoruz.
Dün
Erzurum'da işte o kamu vakfının iki sivil üyesi için bir seçim yapıldı.
Son on yıldaki seçimlerde, sivil üyeler hep bugünkü paralel çizgiden
seçilirdi. Seçilemeseler bile sonunda onların dediği olurdu. Öyle ki
bizzat vali yardımcıları seçime gözlemci(!) olarak katılır, üyelerin
önceden işaret edilen adaya oy vermesini sağlarlardı.
Dünkü seçimde vali yardımcısı da yoktu, zabıta gücü de...
Sahnede
seçim komitesi, karşılarındaki koltuklarda da üyeler vardı. Seçimden
önce üç kişinin ismi ekrana yansıdı ve bu kişilerden ikisinin yönetime
gireceği ilan edildi. Sonra da kim, kimi isterse sahnenin önünde duran
sandığı oy pusulasını atsın denildi. Herkesin gözü önünde yapılan bu
seçimin sonucunda, Erdal Güzel ve Cemalettin Hınıslıoğlu isimleri aynı
listeden çıktı. Buna göre oy dağılımı şöyle oldu:
Erdal Güzel (ERVAK Başkanı) 29
Cemalettin Hınıslıoğlu (İlim Yayma Cemiyeti'nin Yönetim Kurulu Üyesi) 26
Şemsettin Keleş (Kimse Yok mu Derneği Temsilcisi) 3
Bu sonuca göre, Erdal Güzel ve Cemalettin Hınıslıoğlu uzak ara ipi göğüslemiş oldular.
Üçüncü aday Şemsettin Keleş ise, ancak üç oy'da kaldı.
Şayet
bir yıl önce yargı darbe girişimi olmamış olsaydı ve bugünkü paralel
yapının gizli ajandası ortaya çıkmasaydı, hiç şüphesiz ki, dünkü seçimde
kazanan isim, Güzel ve Hınıslıoğlu olmayacaktı.
Son yerel ve
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, tavrını paralel yapıya karşı açıkça
koyan Erzurum, işin ucunda milli devletin bekası söz konusu olunca,
gözünü kırpmadan yine aynı iradesine sahip çıkabiliyor.
Dünkü seçimin özeti buydu...
Küçüktü ama ihtiva ettiği mana bakımından büyük bir seçimdi.
- Mehmet 01 Ocak 1970 02:00
Ne gereksiz bir yazı olmuş bu... Vakfın sibil üyesi... Herşeyin otomasyona bağlandığı, vakıf başkanı ve üyelerinin yardım verilecek kişilerin belirlenmesine inisiyatiflerinin olmadığı, huzur hakkı gibi bir ödemenin yapılmadığı bir vakfa üye seçilmesi köşelere taşınacak kadar önemli değildir. Hele bir de paralel-maralel diyip konuyu paralele bağlamak ayrıca saçma olmuş... Bana göre ismi geçen iki şahıs vakitlerini daha faydalı şeylere harcamalıdırlar. Zaten bvakıf toplantılarının yeni sistemle azaldığını düşünürsek, belli kriterlere göre yüzde yüze yakın objektif olan vakıf mütevelli heyeti kararları bu şahısların sadece imzasına açılır. Bu yazı ile geçmişte üye olanları suçluyorsunuz. Yine emniyetten bilgi mi geldi, kuşlar mı söyledi? Farkındamısınız Mehmet Bey, hem savcı hem hakim olmuşsunuz. Birileri yüce divandan kaçarken lafın yok, vakfa üye seçimini gündeme taşı!!! Helal olsun!!