BölgeHaber Girişi : 25 Nisan 2010 00:07

Körler sağırlar birbirini ağırlar!...

Körler sağırlar birbirini ağırlar!...

Kodamanlar, koltuk tutanlar, köşe kapanlar, pusuda yatanlar, cemaatler, cemiyetler, başkanlar, racon kesen jüriler... Kim haklı, ne kadar haklı, gidişat hayırlı mı, tüneldeki ışık güneş mi, kamyonun farı mı?..

Ne demiş atalar;
Körler sağırlar, bir birini ağırlar!...
Lafımız ortaya yarası olan gocunur, olmayan alıp voltasını salınır...
Anlamak çözmek, karar vermek mümkün değil...
Bakalım ‘atalar’ daha daha ne demiş, belki bir hayrı olur...
 
***
 
Affetmek büyüklüğün şanından ve aman diyene kılıç kalkmaz, demişler misal, bak şahane...

Ama o da ne?

Bir başka ata grubu da, intikam soğuk yenir, keser döner sap döner gün gelip hesap döner, bugün sana yarın bana, demiş, hay Allah...

Dost dediğin de kara günde belli olur, demişler, ne güzel...

İyi de, düşenin niye dostu olmaz, üstelik düşene tekme de neyin nesi?

İyilik yap denize at, falan iyi de, ‘besle kargayı, acıma yetime, merhametten maraz...’ üçlüsü ne ayak?

Sürüden ayrılanı kurt kapıyorsa, kurunun yanında yaş niye yanıyor ve her koyun niye kendi bacağından asılıyor ki?..

İki elin sesi varsa, nerede çokluk orada niye yokluk, hı?

Hadi yalan söyleyenin mumu sönüyor, beter olsun da, doğru söyleyen niye köy bulamıyor kardeşim?

Ne yapmak istemiş bu atalar?

 
***
 
Hiçbir şey, sadece onlar da kutuplaşmış, ikilik-ayrışma-didişme denen nane bize onlardan miras...

Nabza göre şerbet dolaşıyor genetik olarak damarlarımızda...

Onlar da ‘işine geldiği gibi...’ tayfasındanmış ve...

Atamız neyse biz de o neticede...

Devam edersek, iki çıplak bir hamama yakışır diyen de biziz, iki gönlü bir samanlıkta basan da, anasına bakıp kızına talip olan da biziz, beş parmağın bir olmadığını fark etmiş süper zekalar da...

Ve hiç düşünmüyoruz aslında...

Erken kalkan yol alıyorsa şeytan bunun neresinde?..

Damlaya damlaya göl oluyor da taşıma suyla değirmen niye dönmüyor?..

Zararın neresinden dönersek kar madem, battı balık niye yanpiri gidiyor?...

 
***
 
Hadi ‘ata’ denen yüce şahıslar zamanında demiş, biz niye ısrar ediyoruz ki, iyi insan lafı üstüne gelir, demek varken, niye sinsice iti an çomağı hazırla diyoruz ki, öğrenmenin yaşı yoksa eğer ağacı yaşken bükmenin mantığı ne, hiç merak etmez miyiz, armut dibine düşerse mumun da dibine ışık vermesi lazım gelmez mi, cana geleceğine mala gelsin diyen de biz, mal canın yongası diyen de, öfke baldan tatlıysa öfkeyle kalkan şen şakrak oturmaz mı, madem perşembenin gelişi belli, dereyi görmeden paçayı sıvayanla niye maytap geçiyoruz?
 
***
 
Bal tutan parmağı yalar, devletin malı deniz, yemeyenin malını yerler, öksüz hırsızlığa çıkmış ilk geceden ay doğmuş ve benzeri ‘suç ve suçluyu öven’ atalar da bizim atalarımız, ‘Alma mazlumun ahını’ diyen de...

Haliyle...

Bir tavır, bir karar, bir duruş arifesinde...

Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık...

 
***
 
Gördüğünüz üzere, sizin şahitliğinizde başvurduk atalarımıza, belki kafamızı açarlar diye, ama heyhat...

Netice, hüsran...

Vaziyet dersen;

Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı...
Dedik ya biz buyuz işte; körler sağırlar birbirini ağırlar!..
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana bırak davulu zurnayı bu sözler de az!..
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.