Aslında çok da
büyütülecek bir olay olmamasına karşın, yaygın medya haberi öyle bir
köpürttü ki, bilmeyen de sanır ki bu ülkede hiçbir üniversitede öğrenci
olayları olmuyor, karşıt görüşteki gençler birbirine girmiyor.
İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerde neredeyse saat başı kavga gürültü çıkıyor!
O görüntüler çoğu kere televizyonlara bile yansımıyor.
Fakat haberin adı Erzurum, hele de Atatürk Üniversitesi olunca, medya mal bulmuş mağribi gibi balıklama dalıyor.
En kötüsü de, o haberlerde kullanılan dil ve yapılan yorumlardır.
Televizyon spikeri haberi sunarken, cümleye şöyle başladı:
“Erzurum’da Kürt kökenli öğrencilere saldırı”
Bu
yaklaşım, ROJ TV’de olsa, üzerinde bile durmayız. Çünkü ROJ TV’nin
amacı zaten toplumu ajite etmek ve olayların büyümesini sağlamaktır.
Ne var ki, bu dil, merkez medya sayılan Kanal D’de kullanıldı.
Oysa gerçek bu değil.
Malumunuz,eğitim fakültesindeki kavgayı çıkaranlar BDP’li gençlerdir. MHP’liler
yapılan tahrik ve provokasyona tepki gösterdi. Dolayısıyla ortada Kürt
asıllı vatandaşlara veya öğrencilere bir saldırı söz konusu değil.
Önceki
gün de dile getirmeye çalışmıştık: Bölücü PKK ve siyasi uzantısı BDP
bir süreden beri Erzurum’da bir “çıkış” yapmanın peşindeydi.
Asırlardan beri olduğu gibi, günümüz Erzurum’un da da halk arasında Türk-Kürt diye bir ayrışma ve kavga yoktur.
Bu durum PKK’yı ciddi biçimde rahatsız ediyor.
Eğitim
fakültesinde yapılmak istenen; öncelikle PKK sempatizanı öğrencilerle,
MHP’li öğrenciler kanlı bıçaklı kavga etsin. Sonra da bu kavga büyüyerek
şehre sirayet etsin.
Vali Sebehattin Öztürk, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, özellikle “provokasyon” uyarısı yapma ihtiyacı duydu.
Takdir
edersiniz ki, Vali Bey durup dururken “provokasyon”a dikkati çekmez.
Demek ki, Vali Öztürk’ün elinde bu tespiti haklı çıkaracak istihbarat
bilgileri mevcut.
Biz de Vali Bey gibi düşünüyoruz.
PKK ve uzantısı BDP, öğrenciler üzerinden şehre mikser sokmak istiyorlar.
Madem bunu artık sağır sultan da duydu, biliyor. Şu halde yapılması gereken öncelikli iş nedir?
MHP’li gençlerin sağduyusunu ve demokratik itirazlarını elbette ki haklı bir tepki olarak kabul ediyorum.
Lakin unutmayalım ki, ne MHP, ne de ülkücü camia “cezalandırıcı” değildir.
Unutmayalım ki...
Bu çirkin girişimin öncelikli muhatabı güvenlik birimleridir.
Erzurum
halkı sus-pus olsun demiyoruz. Ülkücü gençler başlarını kuma soksun,
şehre ve üniversite üzerine oynanmak istenen oyunlara bigane kalsın da
demiyoruz.
Dediğimiz tam olarak şudur: PKK, ülkücü camiayı bir
kavganın içine çekmek için, türlü oyunlar oynuyor. Erzurum gibi bir
şehirde PKK lehine slogan atıp, bildiri okumaya kalkmak, başka neyle
izah edilebilinir ki?
PKK çok iyi biliyor ki bu aşırı tahrik
karşısında, ülkücü öğrenciler anında harekete geçerek sert tepki
gösterecek. Hele o sert tepki, şiddete dönüşürse dört dörtlük olur.
Be sebeple…
Demokratik tepkiye evet, ama fazlasına hayır diyoruz.
O provokasyonu planlayanlar suç işledikleri için, karşılarında polisi ve yargıyı bulmalılar, MHP’yi değil…
Vali Bey’in uyarısı, bu açıdan çok anlamlıdır.
Dün de Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, benzer bir değerlendirme yaptı.
Hoca,Atatürk Üniversitesi’nin son derece huzurlu ve sakin bir üniversite
olduğunu hatırlattı ve birilerinin bu huzuru bozmak için sinsi oyunlar
kurmak istediklerini söyledi.
Artık herkes görmelidir: Hainlerin derdi davası, ülkücü gençleri kanlı bir kavganın içine çekmektir.
Baksanıza kimi televizyon kanalları da bilerek veya bilmeden adamların değirmenine su taşıyıp duruyor:
“Erzurum’da Kürt asıllı vatandaşa saldırı”
Bu, şayet cehalet değilse, affedilmez bir ihanettir.
MHP İl Başkanı Zekai Kaya, teşkilatlardan yetişen bir ülkücüdür.
Bu
oyunları en iyi bilecek kişilerden biridir. Dolayısıyla Zekai Kaya’nın
acilen yapması gereken şey, öncelikle ülkü ocaklarına sahip çıkmak
ardından da ülkücü gençlerle toplantılar yapıp, kurulan tezgaha karşı
onları uyarmaktır.
BDP’nin pervazsızlığını sineye çekip susalım demiyoruz.
Tepkimizi, demokratik zeminde ve yasal çerçevede göstermeliyiz ki, birileri de çıkıp “Erzurum’da Kürt asıllı vatandaşa saldırıldı” şeklinde saçmalayamasın.
Bir önemli husus da şudur:
Kimseyi
teselli etmek için söylemiyorum. İnanarak diyorum ki, Erzurum polisi ve
istihbarat örgütü meselesine vakıftır. Kimin nasıl bir oyun peşinde
olduğunu çok iyi biliyorlar.
Bırakalım devlet gereğini yapsın.
12
Eylül’den önce, toplumu sağcı-solcu diye bölmüşlerdi ve özellikle
öğrencileri ateş kuyusuna atmışlardı. Sonradan ortaya çıktı ki, o
gençlerin eline silahları tutuşturup, birbirlerini öldürmelerini
izleyenler, bu ülkenin kılcal damarlarına kadar çöreklenmiş derin
güçlermiş.
Hatırlayınız lütfen; oyun bittiğinde, şah’la piyonu aynı torbaya koymuşlardı.
Bugün
devletin içinde o derin güçler yok ama bu sefer de başka odaklar
istiyor ki, tıpkı 12 Eylül’den önce olduğu gibi, gençler birbirlerini
vursunlar ve Türkiye yeniden kaos ortamına girsin.
Yoksa siz, PKK’yı gerçekten de bir Kürt özgürlük hareketi mi zannediyorsunuz?
- murat 01 Ocak 1970 02:00
milli benliğimize yapılan her türlü saldırıya karşılık vermek tüm gençlere düşer karstan ülkücü kardeşlerimize selam olsun ALLAH bizleri bunların önünde düşürmesi...( amin )
- kenan 01 Ocak 1970 02:00
bir gerçek ancak bu kadar kolay çarpıtılabilir. mehmet bey herhalde erzurumda yaşamıyorsunuz. kimi kime anlatıyorsunuz.. kim demokratik hakkını kullanıyor kim provakasyon yapıyor açıkça ortada. siz hala kendini ülkücü olarak nitelendiren kavga aşkı hiç bitmeyen bizim gençleri aklıyorsunuz... biz üniversitelerde okumasak gerçektende sizin dediğiniz gibi zannedecez.. bdp li oldukları iddia edilen öğrenciler sınav basmadı lince kalkışmadı sokaklarda nara atmadılar.. adamlar geçen hafta kendilerine çok baskı olduğu her gün neredeyse kendi arkadaşlarından birilerinin dayak yediğini basına açıkladılar. siz bunu provakasyon olarak değerlendiriyorsunuz. ülkücü gençler ise bu basın açıklaması ile birlikte neredeyse bir haftadır ortalığı savaş alanına çevirdiler onların yaptığı ise demokratik hak oluyor.. bu ne tezat.. mahalle başına yürüyorlar fakülteyi basıyorlar öğrencilerin sınava girmelerini engelliyorlar bunlar demokratik hak öyle mi???
- mustafa karaca 01 Ocak 1970 02:00
Sevgili mehmet bey
MHP’li gençlerin sağduyusunu ve demokratik itirazlarını elbette ki haklı bir tepki olarak kabul ediyorum.
Lakin unutmayalım ki, ne MHP, ne de ülkücü camia “cezalandırıcı” değildir.
Bu iki cümlenin ayrıştığı noktayı vatan millet duygusu içinde birbirinden ayırmak mümkünmü itiraz ve tepki göstermenin çizgisi nedir. o sana küfür hakaret edecek bende dur bekle demokratik tepk göstereyim veya sadece ülkücülerin başkanları veya abilerimi ülkücülere durun yapmayın demek için toplantı yapacak Ülkücüler bunun neye mal olduğunu 1980 önce ve sonra gördüler o yüzden ülkücülere değil gözü dönmüş cocuk katıllerine durun yapmayın diyecek birilerini siz daha iyi biliyorsunuz onlara seslenin altınada şunu ekleyin BURASI ERZURUM defolun gidinçöplüğünüze burayı karıştrmayın size bir numara büyük gelir diyin.Lütfen hep alttan alan biz olmayalım. Kürtler bu zihniyetleri içlerinden söküp atmadığı sürece böyle olaylar çok olur. selamlar