Sonucu kamuoyu ile hatta teşkilatla bile paylaşılmayacak olsa da AK Parti'de yarın temayül yoklaması başlayacak.
Başka bir ifadeyle, aday adayları görücüye çıkacak.
Ankara'daki "büyük sınav"dan önce, aday adaylarının dara'sı alınmış olacak.
Bir nevi kimin kaç okka çektiği görülecek.
Gerçi önceki gün de değinmiştik; bu temayül yoklaması kimin başkan adayı olduğunu ilan etmeyecek. Fakat adayın belirlenmesi sürecinde, parti yöneticilerine ipuçları vermiş olacak.
Nihai karar, Kasım'ın sonuna doğru AK Parti genel merkezinde, hem de bizzat Başbakan Erdoğan tarafından açıklanacak.
Buna rağmen...
O güne kadar geçen bu sürede, aday adayları bol bol terleyecek.
Kuşkusuz ki seçime yalnızca AK Parti girmiyor.
AK Parti rakiplerine oranla çok çok önde olmuş olsa da neticede bu bir seçimdir ve siyaset her an sürprizlere açık bir alandır.
Bu sebeple CHP, Saadet ve BDP'yi de yakından izlemeye çalışıyoruz.
Şimdilik o cephede kayda değer bir hareketlilik yok.
MHP, 2 Kasım'da adayını açıklayacağını duyurmasına rağmen, parti tabanında bir heyecan uyanmadı.
Kulislerde düşük volümlü yorumlar var o kadar...
MHP'nin içindeki bazı kesimler, "aday bizim için sürpriz değil; biliyoruz ki İsmail Köse'nin adı açıklanacak" diyor, kimileri de farklı beklenti içinde...
CHP, Saadet ve BDP'de ise, neredeyse çıt yok...
"Göreceksiniz Saadet Partisi sürpriz yapacak" diyen az sayıdaki partililerin dışında güçlü bir coşku oluşmadı.
Dolayısıyla seçim sürecinin en tükenmez malzemesi AK Parti...
Hemen her gün AK Parti eksenli yazmamız bu sebeptendir.
Dün telefon açan bir okurumuzun serzenişi şöyleydi:
"Bekir Korkmaz, Sadullah Kara ve Muzaffer Gülyurt, aday adaylığı için parti teşkilatına başvuru yaptıklarında, basına açıklama yapmak istemişler, ancak parti yöneticileri buna izin vermemişlerdi. Fakat aynı parti yönetimi Ahmet Küçükler'in partide açıklama yapmasına itiraz etmediği gibi, il başkanı da başvuru dilekçesini alırken basına görüntü verdi. Bu adil değil."
Hayır...
Bence adil.
Daha doğrusu meselenin adil olup olmamakla bir alakası yok.
Çünkü Ahmet Küçükler, halen Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı'dır ve bu kadarcık bir imtiyaza hakkı olmalıdır.
Partide basın toplantısı yapmak, kimseye adaylık yarışında bir avantaj sağlamaz ki...
Dolayısıyla bu görüntünün sorun haline getirilmesi çok da tutarlı değil.
Önemli olan Ankara'nın ne düşündüğü değil mi?
Şayet parti her hangi bir aday adayından yana olumlu tavır almış olsaydı şimdiye kadar yüz defa bunu hissettirirdi.
Bendeniz hala aynı noktadayım. Diyorum ki:
Kimse boşu boşuna kendi kendine gelin güvey olmasın. Kimin aday olacağına bizzat Tayyip Bey karar verecek ve o karar da henüz verilmiş değil.
Dolayısıyla herkes olmasa bile adayların çoğu eşit haklara sahip.
Kim daha ikna edici olursa, kimin referansları ve geçmişi daha parlaksa aday odur.
Aynı zamanda da yeni dönemin belediye başkanı...
Moralini bozan veya ümitsizliğe kapılan şimdiden kaybetmiş olur, boşuna kendisini yormasın.