Millet olarak “uç”larda yaşamaya pek bi meraklıyızdır. Bu yüzdendir ki, çoğu zaman ya ifrat’ı tercih ederiz ya da tefrit’i…
Çok sevdiğini düşündüğü karısını kıskanıp öldüren manyak da bu ülkeden çıkar, sevmediği için öldüren de…
“Atın
ölümü arpadan olsun” deyip, AIDS’li kadınla ilişkiye girenleri de
gördük, “kadınlara güvenmiyorum” diye ömür boyu bekar kalanları da…
Örnekleri artırabiliriz…
Çünkü toplumumuzda, “renk” deyince, akıllarına siyah’la beyaz’dan başka gelmeyenler çoğunlukta!
Tıpkı okullardaki şu kıyafet serbestisi meselesinde olduğu gibi…
Malumunuz hükümet, yeni bir düzenleme yaparak okullarda tek tip kıyafet dayatmasına son vermişti.
Bu
karara, “çok isabetli” diyenlerimiz olduğu kadar, şiddetle muhalefet
edenler de çıkmıştı. Hatta internette öyle geyik’ler yapıldı ki, misal
bir fotoğrafta delikanlının görüntüsü şöyleydi: Omuzlarda siyah bir
palto, ağızda uzun filtreli bir sigara, yakası üç-dört düğme açık bir
gömlek, elinde gümüş imameli tespih, yumurta burunlu iskarpin…
Hoş
öyle bir öğrenci yoktu ama denilmek isteniyordu ki, “ey hükümet, sen
kıyafeti serbest bıraktın ya, bundan sonra okullarda öğrenci namına işte
bu tip’lerle sıkça karşılaşacaksın.”
Tabii ki, ironi yapılmıştı; ama gizli bir beklentiyi de ele veriyordu.
Nitekim Erzurum’da “bomba” patladı!
İmam hatip müdürü, “okula yakışmayacak kıyafet”le derse gelen birkaç genci içeri almamış.
Arkadaşlara
sordum, araştırın bakalım ki o gençlerin kıyafeti nasılmış ki, müdür
bey şiddetle itiraz etmiş, öğrencilerin eğitim hakkına müdahalede
bulunmuş.
Elimizde yüzde yüz şöyledir diyeceğimiz bir tanım yok;
fakat gelen bilgilere göre, “yasaklı öğrenciler”in üzerinde, yırtık kot
pantolonlar varmış.
Hani başımızı çevirdiğimizde her yerde, hatta evimizde bile sıkça gördüğümüz o pantolonlardan…
Gençlere göre, o yırtık kot pantolon bir giyim şekli ve kesinlikle kurallara aykırı değil.
Müdüre göre ise, hayır o pantolon absürt bir giyim şekli ve öğrenciye göre aşırı kışkırtıcı.
Milli Eğitim Bakanlığı, okullardaki kıyafet serbestisini başlattı ama tasarrufu okul yönetimlerine bıraktı.
Tamam; hiçbir müdür ben üniformadan vazgeçmem diyemeyecek ama isterse bu yıl başlatır, isterse seneye…
Kıyafetin şekline gelince…
İşte orada durmak lazım…
Çünkü
Bakanlık, ölçüyü koyuyor. Misal; kızlar diz üstü etek ve göğsü açık
gömlek ya da bluz giyemeyecek, tüm öğrenciler aynı zamanda aidiyet belli
edecek alamet-i farika kullanamayacak.
Aynı zamanda aşırı uçuk renkler ve giyim tarzı da yasak.
Yani hiçbir öğrenci lausel olmayacak.
Lakin okul idareleri de, kendi inanç veya ideolojisine göre, yeni yasaklar koyamayacak.
Ortası nasıl bulunacak bilmiyorum.
Dedik ya; ya ifrat’ta duruyoruz, ya da tefrit’te…
Baksanıza
imam hatip okulu müdürüne göre, dizlerinde sanki yırtıkmış gibi
kesikler olan pantolon okul kıyafeti için “uygun” değil.
Bir başka müdür de çıkıp pekala diyebilir ki, “ne var onda, gençler hoşlanıyorsa giysin.”
Besbelli ki uygulama bütünüyle hayata geçtiğinde, bu türden tartışmalar köpürtülerek yapılacak.
Başka bir ifadeyle okullar, kuşak çatışmasına sahne olacak.
Sonunda taşlar yerli yerine oturur oturmasına da, olanlar öğrencilere olacak…
Müdür
şekilci ve takıntılı değilse, belli ölçüler korunmak suretiyle, dileyen
dilediği gibi giyinecek. Yok müdür, “öğrenci öğrenci gibi olmalıdır;
burası okul, disko değil ki” diye düşünüyorsa, artık o yırtık kot
pantolonlar ancak okul dışında giyinilebilecek.
Çünkü kararı yorumlama, yöneticilerin ihtiyarına bırakılmış.
Bana sorarsanız bu karar iyi mi oldu kötü mü diye…
Tek bir cümle ile söyleyeyim: İyi oldu, çünkü dayatma kalktı.