Başbakan'ın mal varlığı listesinde evi olmamasını eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Aramızda para toplayıp bir ev alalım bari adam gariban bir adam." dedi.
Erzurumajans-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında başta yolsuzluk operasyonu olmak üzere gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan'ın mal varlığı listesine de değinen Kılıçdaroğlu, "Mal varlığını vermiş. Evi yok, aramızda para toplayıp bir ev alalım bari adam gariban bir adam. Ben merak ediyorum gerçekten, bir sürü yerde villaları var bu adamın, Çatalca'daki, Urla'daki, Kısıklı'daki villalar. Ve Şehrizar konutlarından sıfırlanan paralarla alınan villalar. Kimin üstüne bunlar? Bakın, alın teriyle kazanılan bir mal dolayısıyla insanlar utanmazlar. Çıkarlar milletin önüne, bunun her kuruşunda benim alın terim var derler. Gizliyor saklıyor." eleştirisinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
"Ortada darbe yoktu. Yolsuzlukla mücadele vardı. Sanki o gece düğmeye basılmış gibi kamuoyunda o havayı yarattılar. Olayın başlangıcı 12 Şubat 2007'ye dayanıyor. Edirne Kapıkule gümrük kapısında bir TIR yakalanıyor, içinde 202 kilo eroin. Ve dinleme kararı alınıyor.
Arkasından olaylar çözülüyor. Kimin kimlerle ilişkili olduğu ortaya çıkıyor. Zaman zaman bu medyada yer aldı. Kara paranın nasıl aklandığı, kapalıçarşıdaki döviz bürosunun buna nasıl kaynaklık yaptığı ortaya çıktı.
Altın işi dahil, kendi bakanlarının Reza Zarrab'la olan ilişkilerini anlattı. Bunlar duyurulursa hükümetin çok zor durumda kalacağı da ifade edildi.
"ORTADA DARBE FALAN YOK"
Ortada darbe falan yok. Ortada yolsuzluk soruşturması var. Haramzadeler var.
MİT 18 Nisan'da önüne rapor koyuyor. Ve sen aylarca sesini çıkartmıyorsun. Aylarca bu bakanlar ne yapıyor diye çıkıp düşünceni bile dile getirmiyorsun.
"Hassas kaynaktan derlenen istihbari bilgilerde, Kapalıçarşı'da altın işi yapan Reza Zarrab, Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ile yakın ilişkide olup, kardeşini vatandaşlığa alması için bazı girişimlerde bulunuyorlar" Yani rüşvet veriyorlar.
"REZA ZARRAB'IN HAMİSİ ERDOĞAN"
"Reza Zarrab'ın Zafer Çağlayan ve Muammer Güler ile mevcut ilişkinin ortaya çıkması halinde, söz konusu hususların hükümet aleygine kullanabileceği ifade edilmiştir"
Reza Zarrab böyle bir adam, hamisi kim? Recep Tayyip Erdoğan.
"DÜNYAYA GÜLDÜRECEĞİZ KENDİMİZİ"
Hırsızlığa hamilik yapan adama Cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman oy verecek misiniz? Elinizi vicdanınıza koyup sandığa gideceksiniz. Şimdi bu adam çıkmış ben Cumhurbaşkanı adayıyım diyor. Dünyaya güldüreceğiz kendimizi.
1 Ocak 2013. Gana'dan bir uçak kalkıyor. Sabiha Gökçen'e değil, Atatürk Havalimanı'na iniyor. Bir kargo uçağı. Gümrük memurları soruyorlar ne var uçakta? Aynen okuyorum "1,5 ton doğal taş var" diyorlar. Tabi memurlar şaşırıyor. Türkiye'de dağ taş var. neden Türkiye'ye gelsin diyorlar. Gidip bakıyorlar. Bir bakıyorlar içinde doğal taş değil, 1,5 ton altın var. Doğal altın. Gümrük memuru hemen gider mühürler. Neden şüpheleniyorlar? Şunun için, açıyorlar kargo uçağını. Bakıyorlar adrese. Adresi aynen okuyorum "Güzelyurt mahallesi, Yıldırım Beyazıt Caddesi, Delta Apartmanı, A-2 Blok, No: 22 Beylikdüzü-İstanbul"
Düşünüyor memurlar, bir şey var burada diyorlar. Açıyorlar, 1,5 ton altın çıkıyor. Doğal olarak mühürlüyorlar.
"GÖZÜNÜ SEVDİĞİM Teoman"
4 Ocak 2013. Uzun tartışmalar. Araya Reza Zarrab, bakanlar, müsteşarlar giriyor. Olayı örtmeye çalışıyorlar. 8 Ocak 2013 malın cinsini değiştiriyorlar. Bu altındır diyorlar. Yeni faturalar ibraz ediyorlar. Araya bu kez Dışişleri Bakanlığı giriyor. Ne oluyor arkadaşlar diyor. 10 Ocak 2013, Reza Zarrab diyor ki gümrük müdürü bize yardımcı oluyor, nasıl uçağı dışarı çıkarabiliriz. Reza Zarrab'la yapılan bir telefon konuşması var. Diyor ki "Rüşvet ver kurtar, gümrük dediğin nedir" Onun söylediği şu "Teoman'a neler yaptım. Ne vaatler. Adam ben memuriyeti yakmam" diyor. Gözünü sevdiğim Teoman, hepimizin onuru olan Teoman.
"HARAM DA YESE 'BEN HARAM YEMEM' DİYOR!"
Recep Tayyip Erdoğan haram da yese ben haram yemem diyor. Diyeceksiniz ki bu Teoman'a ne oldu? Atatürk Havalimanı'ndan alındı, Gaziantep GAP Bölge müdürlüğüne tayini çıkarıldı. Yani sürüldü.
"RÜŞVET YEMEYEN ADAMI SÜREN BAŞBAKAN'A OY VERECEK MİSİNİZ?"
Şimdi ben Adalet Ve Kalkınma Partisi'ne oy veren saygı değer yurttaşlarıma sesleniyorum. Sizler çok iyi niyetlerle tercihlerinizi yaptınız. Ramazan ayındayız. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün. Allah'ı düşündüğünüz gibi düşünün, rüşvet yemeyen bir adamı süren bir Başbakan'a oy verecek misiniz vermeyecek misiniz?
Eğer siz vicdan olarak ben rahatım diyorsanız, bana Müslümanlık onların anladığı gibi diyorsanız, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu düşünüyorsanız, rüşvet yemeyen bir memuru süren bir adamı, siz sandıkta sürmeniz lazım. Sizin eliniz mahkum.
"AHLAK FUKARASI BİR ADAMLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Dünyanın hiçbir demokrasisinde böyle garip bir olay yok. Rüşvete direnen adam sürülüyor, rüşvet yiyen ödüllendiriliyor. Süren adam Cumhurbaşkanı adayı oluyor. Kimsin sen ya? Ahlak fukarası bir adamla karşı karşıyayız. Beni üzen nokta da budur. Ahlaksızlığı ödüllendiren bir kişiye nasıl deriz ki gel sen cumhurbaşjkanlığı koltuğuna otur.
"700 MİLYARLIK SAATİ DARBECİLER Mİ TAKTI?"
Bunun hesabını verdi mi? Vermedi. Ben ona soru sordum. Arkadaş dedim, senin bakanının koluna 700 milyarlık saati darbeciler mi taktı? Tık yok.
Sen oğluna telefon ettin. Oğlum paraları sıfırlayın diye. Darbeciler mi telkin etti? Senin çocuğunun bakanların çocuklarının evine boy boy kasaları darbeciler mi gönderdi?
"TOPLUMA YAPILMIŞ EN BÜYÜK HAKARETTİR BU"
Şimdi kalkmış utanmadan Cumhurbaşkanı adayıyım diyor. Bizim topluma yapılmış en büyük hakarettir bu. Gidersin hesabını verirsin. Yargılanırsın sonra gelirsin eyvallah hiç itiraz etmeyiz. Ama hesabını vermeyip kaçacaksın, yargıyı baskı altına alacaksın sonra diyeceksin ki ben Cumhurbaşkanı adayı olacağım.
Olay 10 Ocak 2013'te kalmıştı. 15 Şubat 2013. Hayati Yazıcı soruşturma açmak zorunda kalıyor. Olay medyaya yansıyor. Ve müfettiş devreye giriyor. 18 Mart 2013 tarihli rapordan bazı cümleler okuyorum.
"Gana'dan düzenlenen belgelerin gelişi güzel yazıldığı ve gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. Külçe altınların Gana'dan kaçak olarak, yasa dışı yurtdışına çıkarıldığı sonucuna varılmıştır. Altınların, Zencani ve şirketleri ile ilgisi olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. İsmen ve tamamen Türkiye'ye sokulmak istendiği ortadadır"
Devletin müfettişinin yazdığı rapor 16 Şubat, bir gün sonra. Gümrükçüler bir bakıyorlar, 1,5 ton altından 292 kilo altın eksik, evet. Değeri 14 milyon 600 bin dolar. Nereye gittiği belli değil.
"HAYATIMDA DUYDUĞUM EN SAÇMA ŞEYLERDEN BİRİSİ"
17 Ocak 2013. Uçak Dubai'ye gidiyor. Her şeyi ayarlıyorlar, her şey tamam. Uçağı kapatıyorlar, 292 kilo altını birileri götürüyor, tamam diyorlar sen de gidebilirsin artık. Gümrük bakanına arkadaşlarımız soru soruyorlar. Diyor ki bu uçak, siz diyorsunuz ki transitti, neden buraya geldi diyor. Efendim yakıt ikmali için geldi diyor. Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden birisi.
Açtılar uçağı baktılar, Beylikdüzü'ne teslim edilecek mal ne transiti? İki, arkadaşlarımız güzel bir hesap yapmışlar. Gana'dan, İstanbul'a mesafe 7354 kilometre. Gelecek ki yakıt ikmali yapsın. Direkt Dubai'ye gitse 2000 kilometre. Üstelik buraya gelip yakıt ikmali yapacak, fazladan yaptığı kilometre 10346 kilometre. Yalan söylüyorlar. Milletin aklıyla dalga geçiyorlar.
Böyle bir şey olabilir mi? Uçak ikmali yakıt ikmali yapacaksın, gideceğin yerden uzak yere gideceksin ki yakıt ikmali yapasın. Ve idari soruşturma açıldı. Memurlar hakkında soruşturma. Savcı soruşturma açıyor.
O soruşturmada valilik diyor ki izin vermiyorum. Soruşturmaya gerek yoktur. Savcı da tamam diyor dosyayı kapatıyor.
Ethem Sarısülük dosyasıyla açtım bu dosyayla kapattım.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı için bu dosyayı takip edeceğiz. Rüşvet yiyenlere meydan bırakmayacağız. Haksızlık yapanlara meydanı bırakmayacağız. Eğer kul hakkı yemek en büyük günahsa, o hakkı yiyenlerden hesabını mutlaka soracağız.
"SAADET PARTİSİ BANA DEDİ Kİ..."
Cumhurbaşkanı adayları belirlenmeden önce, ziyaret ettiğim partilerden birisi Saadet Partisi'ydi. Olay yolsuzluğa gelince, "iğneden ipliğe hesabı sorulur bir gün" diye bir şiiri hatırlattı. Şiirin bir dörtlüğü, şöyle diyor Karacaoğlan "Bu dünyada ademoğluyum dersin, helali haramı durmayı yersin, yeme el malını er geç verirsin, iğneden ipliğe sorulur bir gün"
Şimdi ben bu şiiri okuyan sayın Kamalak'a da söylüyorum. Ne güzel şiir. Kul hakkı yiyenden sorulur diyor Karacaoğlan. O adamlardan birisi şimdi Cumhurbaşkanı adayı, sen de sandığa gideceksin. Senin partililerin de sandığa gidecek. Bu şiiri eminim içinden okuyup sandığa öyle gidecektir. Buna da yürekten inandığımı ifade etmek isterim.
TRT'YE SİTEM: AK PARTİ'YE 1 SAAT 50 DAKİKA, CHP'YE SIFIR!
Bakanlar tabi 700 milyarlık saati alır rüşvet olarak, haram parayla hacca gider rüşvet olarak. Sistem böyle kurulmuş. Ama devletin çarkları da artık işlemiyor. Geçen Salı günü, grup toplantımız var. AKP 'nin de grup toplantısı bir başka yerdeydi 1 saat 50 dakika sürdü. TRT dört kanaldan tamamını verdi. E sıra geldi CHP'ninkine, bizimki ne kadar verilmiş olabilir? Sıfır.
TRT kanunun beşinci maddesi, yayın ilkeleri. Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için, yeterli yayın yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin grubun çıkar çevresinin inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak.
"AHLAK YOKSUNU İNSANLARIN OTURDUĞU BİR YER"
Tam tamına 180 derece ters düşüyor. Kendisini AKP'nin yayın organı durumuna düşündü. Kimin parasıyla? Benim paramla, sizin paranızla. TRT böyle bir kuruluş. Çiftlik diyeceğim ama çiftliği de geçti bunlar. Bu kadar rezilliği bir demokrasi kabul edemez. İki saat yayın vereceksin dört kanaldan, CHP'ye gelince bir saniye bile vermeyeceksin. Ne zaman verirdi? CHP grubunda kavga çıksaydı 24 saat verirdi. Ahlak yoksunu insanların oturduğu bir yerdir orası.
"BURADAN AK PARTİ'NİN 311 VEKİLİNE SESLENİYORUM"
Buradan Adalet Ve Kalkınma Partisi'nin 311 vekiline seslenmek isterim. Sizler kapıkulu değilsiniz. Sizin önünüze boş kağıdı verdiler imzaladınız. O nedenle Erdoğan sizi tuzluğa benzetiyordu zaten. İçinizden biri çıkıp biz tuzluk değiliz diyemediniz. Boş kağıda gidip imza attınız, kimin Cumhurbaşkanı olacağını bilmeden. Ama Erdoğan şöyle bir ters köşe yapabilirdi, Reza Zarrab'ı Cumhurbaşkanı adayı, Arınç'ı da genel sekreter gösterebilirdi. Neden Arınç sekreter olsun? Ağlayacak bir adama, arada bir ağlayacak bir adama ihtiyaç var.
Cumhurbaşkanlığı makamı bir siyasi liderin makamı değildir. Siyasi partiler tartışırlar, eleştirirler. Ama cumhurbaşkanlığı makamı böyle bir makam değildir. Yüce bir makamdır, 76 milyonu kucaklayan bir makamdır. O nedenle oraya oturacak kişinin ilmi irfanı doğru olmak zorundadır. Hepimizi temsil edecek yetenekte birisi olmak zorundadır. Devlete sahip çıkacak, devlet adamı kimliğini taşıyacak birisi olması gerekir.
"ÖYLE ANLAŞILIYOR Kİ ERDOĞAN YEMİN ETMEYECEK"
O, göreceksiniz Türkiye cumhuriyetini hem batıda hem doğuda temsil edecektir. Erdoğan şimdi ona bir şey diyemiyor. Erdoğan, oraya çıkacağım siyaset yapacağım diyor. Cumhurbaşkanlığı makamı siyaset yapılacak yer değil. Cumhurbaşkanlarının sorumluluğu yoktur, Onlar, o makama oturacaklar tarafsız olmak zorundadırlar. Diyor ki ben tarafsız olmayacağım. Öyle anlaşılıyor ki yemin etmeyecek. Tarafsızlık metni var. Ne üzerine edecek? Namusum ve şerefim üzerine diye yemin edecek.
Ben şimdi merak ediyorum. Tarafsız olmak, bütün siyasal partilere eşit mesafede olmak demektir. Ama sen öyle değilsin. Sonra ne diyor, diyor ki "Ben havalimanı inşaatını da yol ihalelerini de takip edeceğim" diyor. 76 milyon yurttaşıma sesleniyorum. Yaşı ne olursa olsun. Bir Cumhurbaşkanı yol inşaatı ihalelerini niye takip eder? Takip edeceğim diyor. Ben senin nasıl malı götürdüğünü çok iyi biliyorum. Sen bu konularda beceriklisin. İhaleleri takip edeceğim diyor.
Sen kupon arazileri de takip ediyorsun. Sen yürütmenin başısın, ben onu da çok iyi biliyorum. Malı nasıl yürüttüğünü onu da biliyorum. Kul hakkı yediğini de çok iyi biliyorum. Şimdi sen bir haramzadesin Kusura bakma. Cumhurbaşkanı adayının temiz olması lazım temiz. Cam gibi olması lazım cam. Senin neren temiz? Alnındaki kirleri temizlemeden sen o makama nasıl oturacaksın?
"ARAMIZDA PARA TOPLAYIP BİR EV ALALIM BARİ"
Mal varlığını vermiş. Evi yok, aramızda para toplayıp bir ev alalım bari adam gariban bir adam. Ben merak ediyorum gerçekten, bir sürü yerde villaları var bu adamın, Çatalca'daki, Urla'daki, Kısıklı'daki villalar. Ve Şehrizar konutlarından sıfırlanan paralarla alınan villalar. Kimin üstüne bunlar? Bakın, alın teriyle kazanılan bir mal dolayısıyla insanlar utanmazlar. Çıkarlar milletin önüne, bunun her kuruşunda benim alın terim var derler. Gizliyor saklıyor. Haram paraya nasıl diyecek ben haram yemem!
"YIRTIK AYAKKABIYLA GİRDİ, DÜNYANIN EN ZENGİN BAŞBAKANLARINDAN ŞİMDİ"
Demiyor muydu, ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim. Dünyanın en zengin başbakanlarından birisin sen şimdi. Milletin içinde bulunduğu duruma bak, beyefendinin durumuna bak. Sık sık söylerim, çatacak bir şey bulamadı dedim. Ekmel beye, geçenlerde dilini tutamamış monşer demiş. Ne diyecek merak ediyordum. Dese ki temiz bir adam değil, kendisini tarif etmiş olacak, cahil dese kendisini tarif etmiş olacak. Adam 57 ülkeyi yönetmiş, sen bir ülkeyi bile yönetemedin, soyup soğana çevirdin
O halkın arasına inen birisi, halkla beraber yürüyen birisi. Temiz yürekli bir adam. Sen koruma ordusu olmadak gidip kahveye oturabiliyor musun? Göreceksiniz Ekmeleddin Bey gidecek oturacak her yurttaşı kucaklayacak.
"YALANIN BU KADARINA DA PES YA"
Yalancıdan başbakan olmaz. Vallahi billahi olmaz. Yalancıdan Cumhurbaşkanı adayı da olmaz. Gene gitmiş dilini tutamamış. Hayatımda gördüğüm en büyük yalanlardan birisi. Gidiyor Samsun'a miting yapıyor. 10 Kasım'da Mustafa Kemal hayata gözlerini yumdu. Bir yıl sonra askerler meclisi kuşattılar, ya İnönü'yü seçersiniz ya TBMM'yi kapatırız dediler. İnönü Cumhurbaşkanı seçildi.
Yalanın bu kadarına pes ya. Arkadaşlarım incelediler. Yahu kim gidip Meclis'i sardı? Bakın arkadaşlar 11 Kasım 1938. Celal Bayar'ın başkanlığında CHP grubu toplanıyor. Bayar'ın yaptığı konuşma "Oylarınızı serbestçe vereceksiniz. Herkes istediğini yazsın. En çok oy alan aday gösterililecek" İsmet İnönü'ye 322 oy çıkıyor. Sonra TBMM genel kurulunda oylama yapılıyor 399 vekil katılıyor, 348 oy birliğiyle İnönü Cumhurbaşkanı seçiliyor. Asker yok mu? Yok dersen yalan söylemiş oluruz. Asker var bando mızıka için var.
Dedem Sarıkamış'ta şehit olmuştu demişti. Bir baktık askeri kaynaklara, o da yalan. Dünyanın en büyük yalancısı, bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adam daha önce görmedim.
"ÖNCE MAL VARLIĞININ HESABINI VERECEKSİN, AKLANACAKSIN, TEMİZLENECEKSİN"
Şimdi kalkmış ben cumhurbaşkanlığına aday olacağım diyor. Bunu yapabilmek için önce mal varlığının hesabını vereceksin. Aklanacaksın, temizleneceksin. Çocuklarınla beraber eşinin mal varlığını açıklayacaksın. Helalse korkmayacaksın, haramsa zaten açıklamayazsın. Biz herkes zengin olsun istiyoruz. Herkesin ekonomik gücü iyi olsun istiyoruz. Ama alın teriyle kazanılan mal varlığı, çalarak değil, milleti soyarak değil.
Yalan söylemekten vazgeç birinci kural. İkinci kural, yüreğin yetiyorsa, eşit koşullarda Ekmeleddin Bey'le yarışa gir. Başbakanlıktan istifa etmiyorsun, eşit koşullardan gitmiyorsun. Fırsat eşitliği diye bir kavram var. demokrasilerin inançların özüdür. Siz buna inanmıyorsunuz. Fırsat eşitliği ekonomide olur, eğitimde olur, sosyal yaşamda olur, politikada olur."