Katliamın kitapsızlığı!

Kitap fuarına karşı değiliz, bilakis Erzurum'da müstakil bir kitapçılar çarşısı olmalıdır diye onlarca kez yazdık, söyledik.

Lakin yapılan bu iş bir kitap fuarından ziyade, sanki de Yakutiye'ye saldırı gibi...

Evet; aynen öyle...

İnanmayan gidip baksın. Manzara şöyle:

Onlarca tonluk dev vinçler, iş makineleri ve ellerindeki balyozlarla zemine birer metrelik kazıklar çakan çok sayıda işçi...

 Öyle bir gürültü vardı ki bir an, budur Yakutiye yıkılıyor zannettim...

Batı'da turistin fotoğraf çekmesine dahi sınırlı ölçüde izin verilen tarihi eserler, bizde kitap fuarı kurulacak diye ramak kalıyor ki yerlebir edilsin!

Fukaranın çatısı için adama postun kıllarını saydıran mevzuat hazretleri, nasıl olmuşsa olmuş Erzurum'da Yakutiye'nin gözüne gözüne çakılan çivileri ne görmüş, ne de duymuş!

Paris'teki beton yığını olan Eyfel Kulesi'nin beşyüz metre civarına motorlu araçla yanaşmak imkansızdır.

Batı'da tarihi eserin yanından geçerken korna çalmak bile yasak...

Biz ise,  tozu dumana katan dev iş makineleriyle tarihi eserin dibine fuar kuruyoruz!

Allah aşkınıza Erzurum'da boş yerin kökü mü kazındı ki, bula bula Yakutiye'yi buldunuz.

Kitap fuarı için aklıma gelen ilk bir kaç yeri sıralayayım.

Havuzbaşı'nda inşaatı devam eden meydan, daha aşağıdaki Yüzüncü Yıl Parkı, olmadı İstasyon Meydanı...

Her halde kimse "Erzurum'da çadır kuracak yer bulamadık" diyemez ya...

Peki o halde nedir Yakutiye'ye bu kastınız?

Kitap fuarı kuracağız diye bugün Yakutiye meydanındaki o granitleri büyük ölçüde kırıp döken firma acaba nasıl bir ruh haline sahip?

Yetkililerin umurunda değil ama bendeniz yine de küçük bir hatırlatma yapayım:

Kırılıp dökülen o granitler için Yakutiye Belediyesi iki yıl önce iki milyon lira harcamıştı!

Yazık, günah değil mi?

"Efendim on gün sürecek fuardan sonra çadırlar da sökülecek, yapılan tahribat da telafi edilecek" diye buyurmuş yetkililerimiz...

Allah aşkınıza bu bir cevap mıdır?

Yahu niye yıkıyorsunuz ki, niye de telafi edesiniz?

Her b? maydanoz olan Anıtlar Kurulu neredesin, niçin sesin soluğun çıkmıyor?

O kitap fuarını oraya kuranların ensesi ziyadesiyle kalın kişiler olmasaydı da sıradan biri bu talepte bulunsaydı, hele hele de o meydana çivi çakmaya kalksaydı, anında adama dünyayı nasıl zindan ederdiniz...

Ey Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut...

Belediye başkanlığındaki en büyük eserin o meydandır. Sen hangi gerekçeyle o büyük eserinin ırzına geçilirken makam odanın penceresinden seyrediyorsun?

Emir nereden ve kimden geldi ki, iki milyon harcayarak döşettiğin granitlerin parçalanmasına müdahale etmedin?

Ya siz Sayın vali?

Siz ki turizmi de bilirsiniz kültürü de...

Allah aşkınıza, bu katliama nasıl izin verdiniz?

Herkes sus-pus. Cevap yok...

Besbelli ki arada çok güçlü bir tavassutçu var!

Öyle olmasaydı hiç, bir ahbabının devletten aldığı kredi ile kuracağı kitap fuarı için bin yıllık eserin tehlikeye girmesini göze alabilir miydi?

Dün bizzat "şantiye" alanına gidip, orada çalışan işçilerle görüştüm. Yaptığım aslında tehlikeli bir şeydi; çünkü kafamda kask ve üzerimde fosforlu işçi elbisesi yoktu!

-Hayırdır, ne yapıyorsunuz böyle?

-Kitap fuarı kuruyoruz...

-Fuar mı?

-Evet beyim, fuar kurulacak; biz de onun altyapısını hazırlıyoruz.

-İyi de birader, siz fuar alanı açalım derken düpedüz sanayi tesisi kuruyorsunuz!

-Bize kızmayın, verilen talimatları yerine getiriyoruz.

-Bu granitleri niye böyle acımasızca kırıp döküyorsunuz?

-Beyim şaka mı yapıyorsun, bu bir metrelik temel kazıklarını kırıp dökmeden nasıl çakacaktık ki?

-Bari eliniz değmişken Yakutiye Medresesi'ni de yıkın gitsin. Belli mi olur bakarsın yetkililer yerine güzel bir betondan bina yapar!

-Onu ben bilmem. Patron bize nereyi yıkın derse biz orayı yıkarız. Şimdilik granitleri kırın sökün dedi. Biz de öyle yapıyoruz.

Vay anasını vay...

Başımı sağa çevirip baktım, tam karşımda Yakutiye Belediyesi vardı.

Sola dönüp baktım üçyüz metre ileri de kültür müdürlüğü ondan üçyüz metre ileride de Valilik vardı.

Güpegündüz Yakutiye'nin ırzına geçiliyordu ama yüksek makamların hiç biri görmüyor ve duymuyordu!

Vay anasını vay...

O tavassutçu kim ki acaba?

Baksanıza vali'yi de, başkanı da, anıtlar kurulunu da, tayyareden kültür müdürünü de kör ve sağır etmişti?

Haydi buyurun kitap okumaya!

O fuarda benim favorim, Cin Ali'nin hikayeleri ve bir de "Büyüklere Masallar" olacak!

Siz isterseniz, Con Jönter'in, "Aklımı seveyim iyi ki çok zekiyim" kitabını okuyabilirsiniz.

Çünkü fuarı kuran zat da aynı felsefede...

Bi bakmışsınız o zeka size de sirayet eder; siz de böylelikle yırtarsınız.

Adamların derdi "kitap" olsa yanmayacağım. Adım gibi biliyorum ki o kazıkları çakanların da çaktıranların da en son okuduğu kitap, lisedeki ders kitabıdır.

Ama Erzurum kültüre doysun, Erzurum kitap kurdu olsun diye yanıp tutuşuyorlar!

Yerseniz eğer...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ali Zincir 01 Ocak 1970 02:00

    Paris`teki beton yığını olan Eyfel Kulesi ibaresi, "DEMİR YIĞINI OLAN EYFEL KULESİ" olacaktı sanırım.:)

  • kara dadaş 01 Ocak 1970 02:00

    Sayın Şener; aynı hassasiyeti niye ramazan ayında orada kurulan yüksek desibelli verilen konserler için göstermediniz? Tarihi medresenin etrafındaki it kopuk sürüsüne niye ses çıkarmıyorsunuz?

  • koto 01 Ocak 1970 02:00

    GECEN (ESAT PAŞA CAMİİ) CUMA NAMAZI ÖNCESİ ERZURUM VAAZI DEMİŞTİ Kİ DİYANET KİTAP FUARI AÇIYOR HERKESI BEKLIYORUZ SEN BIRDE DİYANET SOR BAKALIM ONLAR NE DİYECEK BAKARA MAKARA YA SES ÇIKARAMAYAN DİYANETE