Eşi ile birlikte ömrünü kitaba ve okumaya adayan Hasan Aktaş, ''Kitap Karavan'' ile Anadolu'nun dört bir tarafını adım adım geziyor
Eşi ile birlikte ömrünü kitaba ve okumaya adayan Hasan Aktaş, “Kitap Karavan” ile Anadolu’nun dört bir tarafını adım adım geziyor.
Karavan ve kitap birlikteliğini 3 hadisenin tetiklediğini belirten Hasan Aktaş, insanlarla kitap ve okuma adına ortak bir payda oluşturmaya gayret ettiklerini anlatarak, “1960 Çorum doğumluyum. Bayburt Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. 61 tane kitap ve 100 üzerinde makalenin sahibiyim. Karavan ve kitap hikayesi beni 3 mekanizma harekete geçirdi. Biri hoca Ahmet Yesevi Anadolu’ya dervişlerini göndermiş şiir ve tahta-kılıçla Anadolu’yu fetih etmiş. Onların çoğu okuma yazma bilmezlerdi ama orada dergâhta öğrendiklerini burada insanlara ilim olarak anlatmışlar. İkincisi Ürgüp’te eşekli kütüphane vardı. Eşeğine kitaplarını yükler, köyleri gezer, insanlara kitap okuturdu, insanlara götürürdü. Üçüncüsü benim dedem Çankırı’dan yolda bir kitap gördü mü okuma yazma bilmediği halde o kitabı satın alır, kitabı birilerine okutturup bilgilenirmiş. Bilgilenmenin yolu artık belki insanlarla sadece gezmiyorum. İnsanlarla sohbet ediyorum, yeni hikayeler oluşuyor. Çok farklı bilgiler duyuyorum ve ulaşıyorum. Çok farklı Türkiye’nin bilmediği bilgilerle muhatap oluyorum” dedi.
“İnsanların ayağına kitabı ve okumanın güzelliğini götürüyoruz”
Yılın belirli aylarında eşiyle birlikte karavanı ve kitaplarıyla Anadolu’nun dört bir tarafına gittiklerini belirten Hasan Aktaş, şöyle devam etti:
"İlk hedefimiz kitabı insanlara götürmek oldu. İnsanlar benden sadece kitap almıyor, sohbet etmeye geliyor. Bilginin dolaşıma girmesi gerekiyor, dolaşıma girmesinin tek bir yolu vardır o da kitaptır. Benim karavanım bilinen sade anlamda bir karavan değil, kitap karavanı, kültür ilim karavanı. Türkiye’nin her tarafına gidiyorum ilçelerine de gidiyorum köyle gidiyorum. Geziler esnasında gezmeleri seyahatnameye dönüştürüyorum. Necip Fazıl’ın ‘Kop Dağına dükkân açmak’ diye bir yazısı vardır. Bunun teorisini yazmış üstat, ben de eyleme geçirdim. Kop Dağı'nda zirvede kitap sergisi açtım, imza günü yaptım. 61 kitap sahibiyim ama hala kirada oturuyorum. Bütün kazancımızı kitaba yatırıyorum. Kitap bizim için önemli. Allah bize kitap göndermiş oku diye. Bizim 3 kelimemiz var ‘Okumak, okumak, okumak’ bir cümle hayat kurtarır.”
“Genç kardeşlerim için fiş dağıtıyoruz”
Kitabın yanında özellikle gençlere ulaşmak için farklı bir metot uyguladıklarını ifade eden Hasan Aktaş, “Öğrenci fişleri yapıyorum. Bilgi dolaşıma girsin diye. Bayburt’ta 5 bin tane dağıttım, Gümüşhane’de 3 bin tane dağıttım. Aynı şekilde Erzurum’da da dağıttım. Yani insanlar bu kelimelerden birini öğrenirse 5 bin tane kelime dolaşıma girmiş demektir. Bu şekilde farklılık oluşuyor. Bu öğrenci fişlerini her gün dağıtıyorum” şeklinde konuştu.
Bedriye Aktaş, eşiyle birlikte belirli bir zaman hayatlarının kitap karavanda geçtiğini ve ihtiyaçlarının tamamını burada karşıladıklarını anlatarak, “Ben de edebiyatçıyım. Eşimin editörlüğünü yapıyorum. Öyküler yazıyorum. 2 tane öykü kitabım var, çalışmalarım var. Ne biliyorsak insanlara ulaştırıyoruz, biz de onlardan bir şeyler alıyoruz” dedi. İHA
Yort Savul Akademisine selam olsun Hasan Aktaş hocam ve Bedriye Aktaş kardeşim bu güzel çalışmalarınızın benim de sekiz yıl görev yaptığım Erzurum ilimize kadar ulaşması beni ayrıca etkiledi. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Akademi dahada çok etkili olacaktır İnşallah. Başarılar dilerim. Selamlar.*Sükuti